"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2211 E., 2022/1369 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/603 E., 2019/752 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinde davalı-davacının babasına ait aile apartmanındaki dairede oturduklarını, davalı davacı erkeğin müvekkilini aşağıladığını, küçümsediğin, hakaret ve küfür ettiğini, 3-4 kez evden kovduğunu, zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin ilk okul mezunu olması sebebiyle "cahil, köylü, yanıma yakışmıyorsun, yürümesini bilmiyorsun" diyerek müvekkilini aşağıladığını, müvekkilinin başkalarıyla görüşmesine izin vermediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, evin mutfak ihtiyaçları, ortak çocuğun ihtiyaçları için eve para bırakmadığını, ya da 5,00 TL gibi miktarlarla para bıraktığını, bunu dahi bırakırken kavga ve hakarette bulunduğunu, evde çoğu sefer yemek yapacak malzeme dahi bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin kendi ailesinden 100,00-150,00 TL gibi miktarla yardım talep etmek zorunda kaldığını, erkeğin eşinden ve çocuğundan esirgediği parayı banka hesabında biriktirdiğini, 2017 yılı Haziran ayı içerisinde evin anahtarlarını müvekkilinden alarak müvekkilini evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 8000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı karşı davalı kadın vekili 19.04.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile yoksulluk ve iştirak nafakalarının her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı kadının dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kadının sürekli tartışma ortamı yarattığını, sebepsiz yere kavga çıkardığını, tutarsız, sinirli ve agresif davranışlarda bulunduğunu, psikolojik sorunlarının olduğunu, ailesine ve kendisine karşı sürekli saygısız hareket ve tavırlarda bulunduğunu, maddiyata düşkün olduğunu, cüzdanını habersizce kurcalayıp para çaldığını, televizyon ve tablette oyun bağımlısı olduğunu, günün ve gecenin her saatinde oturduğu yerden kalkmadığını, çocuğun izlememesi gereken sakıncalı programları izlettiğini ve çocuğun psikolojisinin olumsuz etkilendiğini, ev işi yapmadığını, evin hijyenine önem vermediğini, çocuğun sürekli hastalandığını, vücut temizliğine, dış görüşüne de gereken önemi vermediğini, eşyalarını yanına alarak evi terk ettiğini, evden gittiği sırada müvekkilini "sen göreceksin 300 bin alacağım" şeklinde tehdit ettiğini, evlilik boyunca evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkiline ve çocuklara hakaret ve küfür ettiğini, şiddet uyguladığını iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekiline verilmesine, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, "yaşar, montafon, o..pu, köylü, dağdan gelme, aradan gelme, sülük gibi yapışmışsın kapımdan gitmiyorsun" gibi ağır sözlerle hakaret ve aşağılamalarda bulunduğu, kadını küçümsediği, kadının ailesiyle görüşmediği, bayram günlerinde dahi gitmediği, başkalarının yanında kadını küçük düşürdüğü, ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadına para vermediği, eve bakmadığı, bu nedenle kadının ailesinin kadında maddi destekte bulunduğu, davalı davacı erkeğin, kadını evden kovduğu, davacı karşı davalı kadının ise; evlilik birliği içerisinde müşterek evi sık sık terk edip gittiği, davalı-davacıya el kaldırdığı, vurmaya çalıştığı, çalışmamasına, ev hanımı olmasına rağmen evin temizliği ve yemek hususunda gerekli dikkat ve özeni göstermediği, evde huzursuzluk çıkardığı, eşine hakaret ettiği, tüm bu sebeplerle evlilik birliğinin devamının beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmayı gerektiren olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu, erkeğin boşanmayı gerektiren olaylarda daha fazla kusurlu kabul edildiğinden maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiği, kadının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talep ettiği, boşanmayı gerektiren olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu oluşu, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedeleneceği, kadının en azından eşinin desteğinden mahrum kalacağı, kadının kişilik hakları saldırıya uğradığı, bu kapsamda kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşulları oluştuğu, kadının çalışmadığı ve geliri bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, bu kapsamda yoksulluk nafakası talebinin de kabulünün gerektiği, ortak çocuğun tarafların ayrı yaşadığı süreçte anne ile birlikte kaldığı, anne yanında alıştığı ortam ve düzeninin bulunduğu, uzman tarafından düzenlenen raporda, ortak çocuğun anne yanında kendini rahat ve mutlu hissettiği, sürekli olarak babası ile yaşamak istemediği, annenin velayet hakkını kötüye kullandığı yönünde bir bulguya rastlanmadığı, bu sebeplerle ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin gerektiği, ortak çocuk için tarafların sosyo ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın gerçek satın alım gücü, ortak çocuğun yaşı ve içinde bulunduğu eğitim çağı itibariyle muhtemel tüm masrafları gözetilerek uygun miktarda iştirak nafakasına hükmolunduğu, iştirak ve yoksulluk nafakalarının her yıl takdiren TEFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasının, ilk artışın hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl sonra yapılmasının uygun olacağı gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 350,00 tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 450,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TEFE- TÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi hakiminin yargılamayı taraflı yönettiğini, reddi hakim talebinin reddedildiğini, kadın tanıklarının yalan beyanda bulunduklarını, Fetö kumpası ile maddi manevi zarara uğradığını, kadın eşin maddi durumunun kendisinden daha iyi olduğunu, uzman raporunun habersizce alındığını, nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, ortak çocuğun velayetinin kendisine verilmesi gerektiğini, talep ettiği maddi ve manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu, kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun davacı karşı davalı kadında olmasına rağmen kendisinin ağır kusurlu bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, kusuruna ilişkin hiçbir somut delil olmadığını, kadın yarına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluşmadığını, kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceğini, kadının maddi, manevi hiç bir zararının olmadığını, kadının sigortasız bir işte çalışmaya devam ettiğini, yargılama sırasında velayet hususunda kendisi ile görüşülmediğini, mahkemenin yanlı hareket ettiğini, çocuğun yönlendirildiğini, velayetin kendisine verilmesi gerektiğini belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı davalı kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup, oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocuğun velayet düzenlemesi, davalı davacı kadın yararına maddi ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı ile davalı karşı davacı erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi koşullarını oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.