Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6926 E. 2024/5356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur durumu, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı davranışının davacı-karşı davalı kadın tarafından affedildiği veya hoş görüldüğü kabul edilerek, bu kusurun davalıya yüklenemeyeceği, ancak diğer olaylar gözetildiğinde davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılması ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/635 E., 2023/935 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 22. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/161 E., 2022/41 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı- karşı davacı erkeğin kadını baskı altında tuttuğunu, aşağıladığını, hakaret ettiğini, yatak odasını ayırdığını, sadakatsiz olduğunu, sorumluluklarını yerine getirmediğini, psikolojik şiddet uyguladığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk için 7.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı kadın için 6.000,00 TL yoksulluk nafakasının, 150.000,00 TL maddî, 2.500.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı -karşı davalı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, davacı karşı davalı kadının evi zaman zaman terk ettiğini, hakaret ve tehdit ettiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, faizi ile 2.500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı kadından alınarak davalı karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin kadına karşı onu küçük düşürücü sözlü şiddet eyleminde bulunduğu, ziynet eşyalarını almakla ve ortak çocuğun bir kısım ihtiyaçlarının görülmemesi ve görülmesi sonrasındaki eleştirisi ile ekonomik şiddet uyguladığı, ayrı yatmalarına kocanın sebebiyet vermesi nedeniyle psikolojik şiddet uyguladığı, iş yerinde başka bir kadınla ayrı bir odada bulunmaları ve alkol ile yiyecek servisi yapılarak uzun süre kalındığının belirtilmesi nedeniyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadının da erkeğe sözlü şiddet uyguladığı, ayrıca yazılı beyanlara ek olarak sunulan taraflar arası mesajlaşma içeriklerinde kadının kocaya karşı sözlü şiddet eylemlerinde bulunduğu ve tanık Hüseyin'in anlatımlarına göre kadının agresif ve lükse düşkün yapıda olması nedeniyle bu hususlar kadına kusur olarak yüklendiği, erkeğin kadına göre ağır, kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu kanaatiyle 75.000,00 TL maddî tazminatın, 75.000,00 TL manevi tazminatın davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, kadın yararına mevcut aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakasının şartları oluşmadığından yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, müşterek çocuk Yudum lehine, kadın yararına mevcut aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının, küçüğün yaşı, sağlık ve eğitim-öğretim ihtiyaçları, bireysel ve sosyal harcamaları gibi hususlar değerlendirilerek karar tarihi itibariyle aylık 3.000,00 TL olarak davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, karar kesinleştiğinde işbu nafakanın iştirak nafakası olarak devamı ile davalı karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalıya verilmesine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi uyarınca tedbir nafakası yönünden davanın kısmen kabulü ile boşanma isteminde hükmedilen tedbir nafakasıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, dava tarihi olan 19.06.2020 tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasının davalı karşı davacı erkekten alınarak, davacı- karşı davalı kadına verilmesine, aile konutu şerhi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, velâyet, nafakalar, tedbir nafakası ve aile konutu şerhi davası olmamasına rağmen verilen kararlar, vekalet ücreti, yargılama gideri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davacı- karşı davalı kadının lükse düşkün olduğu ve agresif olduğu kabul edilmiş ise de, tanık Hüseyin'in kadının lükse düşkün ve agresif olduğuna dair beyanının soyut ve yoruma dayalı olduğu, soyut ve yoruma dayalı beyanların hükme esas alınamayacağı, davalı karşı davacı erkeğin bu yöndeki iddiasını da toplanan diğer deliller ile de ispatlayamadığı, bu nedenle kadına bu vakıa nedeniyle kusur yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, yine İlk Derece Mahkemesince davalı karşı davacı erkeğin kadına ziynet eşyalarını almakla ve müşterek çocuğun bir kısım ihtiyaçlarının görülmemesi ve görülmesi sonrasındaki eleştirisi ile ekonomik şiddet uyguladığı kabul edilmiş ise de tanık Hanife ve ...'nın müşterek çocuğun bir kısım ihtiyaçlarının görülmemesi ve görülmesi sonrasındaki eleştirisi ile ekonomik şiddete yönelik beyanlarının müşterek çocuğun 3-5 ile 12 yaşlarında olduğu dönemlere ilişkin olduğu, çocuğun 2006 doğumlu olup 17 yaşında olduğu, tanık ...'nın beyanına göre erkeğin ziynet eşyalarını düğünden bir ay sonra aldığı, buna göre tanıkların erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığına dair anlatımlarına ilişkin olaylardan sonra tarafların fiili birlikteliği devam ettirdikleri, buna göre kadının erkeğin bu kusurunu affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, boşanma sebebi yapılamayacağı, bu nedenle hükme esas alınamayacağı, davalı karşı davacı erkeğin sonrasında da kadına ekonomik şiddet uyguladığının toplanan deliller ile ispat edilemediği, erkeğe bu vakıa nedeniyle kusur yüklenemeyeceği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalı karşı davacı erkeğe yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, yine davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile İlk Derece Mahkemesince güven sarsıcı davranış olarak kabul edilen kamera kayıtlarının çiftlik restaurantın olduğu döneme ilişkin olduğunu, ve restaurantın da 2014 yılında kapatıldığını, sonrasında evliliğin devam ettiğini belirtmiş ise de tanık Hanife kamera görüntülerinin restaurant kapandıktan sonra cereyan eden olaylar olduğunu belirtmesi karşısında davalı karşı davacının bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmediği, dosya kapsamından İlk Derece Mahkemesince erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna dair tespitinin isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre yine de davacı- karşı davalı kadının az, davalı- karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesince de evlilik birliğinin sarsılmasında sonucu itibari ile davacı- karşı davalı kadının az kusurlu, davalı karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, ancak kusurun yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesi gerektiği, davacı karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatların az olduğu, davacı- karşı davalı kadının aile konutu şerhi konulması ve bağımsız tedbir nafakası davası olmadığı halde, bu talepler yönünden karar verilmesi ve kadın yararına bu davalar nedeni ile vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleri ile davacı- karşı davalı kadının kusur belirlemesi ve tazminatların miktarına yönelik, davalı -karşı davacı erkeğin ise kusur belirlemesi, 4721 sayılı Kanun`un 197 nci ve 194 üncü maddelerine dayalı davalara ilişkin kararlara yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararın hüküm fıkrasının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın davalı- karşı davacı erkekten alınarak davacı- karşı davalı kadına verilmesine, davacı karşı davalı kadın tarafından usulüne uygun olarak 4721 sayılı Kanun`un 197 nci ve 194 üncü maddelerine dayalı açılmış bir dava bulunmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasındaki kusur durumu, kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun`un 50 ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davalı -karşı davacı erkeğe yüklenen güvensarsıcı davranıştan sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, erkeğin bu kusurlu davranışının davacı- karşı davalı kadın tarafından affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği, bu nedenle bu kusurun davalı karşı davacı erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı ancak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan diğer olaylara göre de davalı karşı davacı erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.