"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1217 E., 2023/1186 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/559 E., 2023/262 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Bu nedenle erkek vekilinin İlk Derece Mahkemesinin asıl davanın kabulüne ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin davalı-davacı erkek vekilinin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin asıl davanın kabulü ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin ve ailesinin kadına kötü davrandığını, sürekli hakaret edip aşağıladıklarını, kadın hamile olmasına rağmen erkeğin kadın ile ilgilenmediğini, işten çıkınca ailesinin yanına gittiğini ve eve geç geldiğini, kadına söz hakkı tanımadığını, psikolojik baskıya maruz kaldığını, gece yarısı cam sildirdiğini, şiddete varan fiziki müdahalede bulunduğunu, erkeğin babasının "biz seni hizmet et diye aldık" dediğini, erkeğin annesinin kadını defalarca eleştirip aşağıladığını, kadının haberi olmadan ziynet eşyalarını aldığını, evin kapı kilidini değiştirdiğini ve kadını eve almadığını, eşyalarını almak isteyince erkeğin babasının üzerine yürüdüğünü, yaşadığı stres nedeniyle kanama geçirdiğini ve hastaneye kaldırıldığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatıa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin hamile iken sancılanınca doktora götürmediğini, kadının evi terk etmediğini aksine erkeğin bir neden bularak kadını kendi ailesinin yanına götürdüğünü, kadın eve dönmek istediğinde eve alınmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının evliliğin üzerinden üç ay geçmeden evi terk ederek ailesinin yanına gittiğini, en ufak tartışmayı büyüttüğünü, tehditlerde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının her şeyi problem haline getirdiğini, erkeğin kişiliğine yönelik saldırılarda bulunduğunu, yüksek sesle ve erkek üzerinde otorite kurmaya çalışırcasına konuşmaya başladığını, sürekli boşanmakla tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, evi birden fazla kez terk ettiğini, kadının erkeğin ailesi ile bir araya gelmek istemediğini, erkeğin ailesi geldiğinde ise mutsuz olduğunu, onlara çay dahi ikram etmediğini, diyaloğa girmekten kaçındığını, erkeğin ailesine "senin oğlun yalancı, beni anlamıyor, ben sizinle komşu gibi olmak istemiyorum" şeklinde konuştuğunu, erkeğin annesini hastaneye götürmesini bile problem ettiğini, erkek yemek yerken "bak gözüme batıyorsun, çok yemek yemen beni sinir ediyor" dediğini, ev işlerini yapmaktan imtina ettiğini, bu arada hamile olduğunu öğrenince çocuğu aldırmak istediğini, erkeğin buna izin vermediğini, iş yerine gelerek erkeği aşağılayan şekilde konuştuğunu, kendi ailesine evlilik içindeki her şeyi anlattığını, ailesini erkeğe ve erkeğin ailesine karşı doldurduğunu, bunun üzerine kadının abisinin erkeğin babasını arayarak öldürmekle tehdit ettiğini, ayrı yaşanılan süreçte erkeğin ailesine "geri zekalı" dediğini belirterek birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatıa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eviyle ailesiyle ilgilenmediği, kendi anne babasının lafını dinleyerek hareket ettiği, evin kilidini değiştirerek kadının eve girmesine engel olduğu, kadının altınlarını habersiz alıp bankaya yatırdığı; kadının ise erkeğin annesine "deli ..." diyerek ve erkeğin ailesine "gerizekalı bunlar" diyerek hakaret ettiği, erkeğin ailesine karşı "sizinle oturmak istemiyorum, sizinle yemek içmek istemiyorum" dediği, erkeğe "neden iştahlı yemek yiyorsun sinirlerimi oynatıyorsun" dediği, erkeği istemediğini söylediği, erkeğin annesine "seni hastaneye götürecek ...'tan başka kimse yok mu" dediği, erkeğe ve ailesine "siz yalancısınız" dediği, erkeğin ailesi geldiğinde çay ikramı yapmayıp, hoşgeldiniz demeyerek ve telefonunu alıp arkasını dönüp oturarak saygısız davranışlar sergilediği, kadının sinirlendiğine yüksek sesle konuştuğu, kadının ve ailesinin erkeğin ailesinin evini basıp sizi rezil edeceğiz dedikleri, kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 700,00TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat talebinin reddine, erkek yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde;
Kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini, kadına yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, erkeğin tazminatlarının kaldırılması gerektiğini belirterek birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar, hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadına yüklenen erkeğe ve ailesine yalancısınız deme, sinirlendiğinde yüksek sesle konuşma kusurlarına ilişkin tanık beyanlarının sebep ve saiki açıklamayan, soyut, geçimsizliği ispata elverişli olmayan beyanlardan ibaret olduğu,bu beyanlara dayanarak kadına sayılan kusurların yüklenemeyeceği, taraflara yüklenen kusurlu eylemler değerlendirildiğinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, erkeğin tazminat taleplerinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar ile reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına yüklenen daha fazla kusur bulunmasına rağmen erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatların kaldırılması gerektiğini, asıl davanın tüm fer'î talepleri ile reddi ile birleşen davanın tüm fer'i talepleri ile kabulü gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davanın kabulü., kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3.Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Somut uyuşmazlıkta, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkek ağır, kadın az kusurlu olarak kabul edilmiş ise de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda ikinci paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde davacı-davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Toplanan delillerden tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre dikkate alındığında, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin asıl davanın kabulü ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakasının toptan ödenmesi yönlerinden erkek yararına BOZULMASINA,
3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,”
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.