Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6969 E. 2024/5774 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/912 E., 2023/1859 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkına hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Şarkikaraağaç Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/193 E., 2021/259 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sürekli tartışmalarda küfür ve hakaret içeren sözler sarf ettiğini, ayrıca anne babasının etkisi altında kalıp onların müdahalelerine ses çıkarmadığını, müvekkiline destek olmadığını, davalının annesi ve dayısına miras yoluyla kalan konutun yabancı kişilere gitmemesi amacıyla davacı ve davalı tarafından alınması konusunda anlaşıldığını, ödemesinin ortak hesaptan bulunan ücretten ve kredi kullanılmak suretiyle ödendiğini, konutun davalının annesi üzerine yapıldığını, ancak daha sonraki aşamalarda konutun tapu devri ve ödemeler konusunda davalının güven sarsıcı davranışlar sergilediğini, ayrıca davalının evlenmeden önce dayısı ile duygusal ilişkinin ötesinde ilişki yaşadıklarını belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, velâyetin babaya bırakılmasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin “... benle misin ailenle misin düşün taşın kararını ver bende ona göre yoluma bakayım, seçimi sen yapacaksın cevap bekliyorum vermezsen de boşanmak için işlemleri başlatacağım sonrası Allah kerim” şeklinde mesaj yazdığını, davada ileri sürülen taşınmazın alım satımı konusunda davacının sergilemiş olduğu tavır, evliliği bitireceğine yönelik tehdit vari sözleri ve eşinin ailesine karşı sergilediği tavır ve hareketlerin erkeğin kusurları olduğunu, davacının taşınmazın tapusunun sadece kendi üzerinde olmasını istediği için taraflar arasında şiddetli tartışmalar yaşanmaya başlandığını, çocukla ilgilenmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, aksi halde velâyetinin davalı anneye bırakılmasına, dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 1.750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 200.000.00 TL maddî, 200.000.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası ve tazminat talebinde bulunduğu ancak usulüne uygun harçlandırılan bir dava veya karşı davasının bulunmadığı belirtildikten sonra; eşini ailesine karşı korumayan, ailesinin etkisi altında kalan, toplum içinde eşine hakaretvari sözler söyleyen kadın ile eşini boşanmakla tehdit eden erkeğin eşit kusurlu oldukları, davalı kadının evlenmeden önce başka bir erkekle ilişkisi olduğu ve bu durumu davacıya sonradan söylediği vakıasının evlilik öncesine ait olduğu, bunun ancak evliliğin iptali davasına konu edilebileceği, bu haliyle davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, olayların akışı karşısında tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına,

tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı annenin velâyet görevini gereği gibi yerine getiremeyeceğine ilişkin bir delil bulunmadığından velâyetin anneye tevdiine, mahkemenin 04.02.2020 tarihli ara kararı ile takdir olunan aylık 750,00 TL iştirak nafakasının karar tarihi olan 29.11.2021 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye çıkartılarak ortak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak üzere davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, velâyet ve erkeğin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma davasında tazminat ve nafaka taleplerinin feri talepler olduğunu, ayrıca harç yatırılmasına gerek bulunmadığını belirterek boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eşler arasındaki temel sorunun ev bedelinin paylaşımına yönelik olduğu, her ne kadar bir kısım tanıklarca kadının eşine hakaret içeren sözler sarfettiği belirtilmiş ise de, sebep ve saik içermeyen soyut nitelikli beyanların hükme esas alınabilmesinin olanaklı olmadığı, yine davalı kadının "eşini ailesine karşı korumadığı" ve "ailesinin etkisi altında kaldığı" belirtilerek kadına kusur yüklenmiş ise de, bu iddiayı destekler delil bulunmadığı, kadının taşınmaz bedelinin paylaşımı konusundaki ailesinin beyanları karşısında sessiz kalmış olmasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kaldı ki kadının ailesinin, erkeğin payını vermeyi de kabul ettiği, bunun yanında davacı erkeğin taşınmaz bedeli konusunda yaşanan tartışma sonucu eşlerin fiilen ayrı yaşamaları üzerine erkeğin boşanma yönündeki açıklamalarının tehdit olarak kabul edilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını kabule elverişli kusuru ispatlanamadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, davanın reddine, ortak çocuğun anne yanında bulunduğu anlaşılmakla kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere velâyetin anneye verilerek baba ve çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, davalı kadın ve ortak çocuk lehine aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasına, tarafların sair tüm istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının evlilik öncesi görüştüğü kişiyle halen görüşüyor olmasına vakıa olarak dayandıklarını, yine kadının ailesinin müdahalesi ve hakaret ettiğinin sabit olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, tedbir nafakalarının da düşük olduğunu belirterek kusur durumu ve nafaka miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkeğin boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kusur belirlemesi ve tedbir nafakalarının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.