Logo

2. Hukuk Dairesi2023/697 E. 2023/798 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tarafların karşılıklı boşanma davalarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, tarafların kusurlarının bulunup bulunmadığı, kadının zina yaptığı iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığı ve kadının ziynet alacağı talebinin dayanağının olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların son olaydan sonra evliliği devam ettirdikleri, bu nedenle önceki kusurlarının affedilmiş sayıldığı, kadının zinasına dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve kadının ziynet alacağı davasında pasif husumet mevcut olduğu gözetilerek yerel mahkemenin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının açığı ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma ve ziynet alacağı davalarının reddine, erkeğin açtığı birleşen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddelerine dayalı boşanma davalarının ise kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin asabi ve geçimsiz bir kişiliğinin olduğunu, en küçük sorunları bile büyüttüğünü, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başladığını, hiçbir saygı göstermediğini, hakaretlerde bulunduğunu, bu davranışlarını toplum içerisinde de sürdürdüğünü, aile baskısı nedeniyle evlendiğini, mutsuz olduğunu dile getirdiğini, davalının aşırı kıskaçlığı yüzünden tarafların kavga ettikleri, son olayda davacının arkadaşı evde iken erkeğin kadının arkadaşını evde istemediğini söylemesi ile kadının arkadaşının evden çıkıp gittiği, daha sonra davalı-davacı erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, üzerine eşya fırlattığını, kendisini banyoya kilitleyerek hayatını zor kurtardığını, bunalıma girdiğini ve banyoda bulduğu yer temizleme ilacını içerek hayatına son vermeye çalıştığını, şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığını, bu olay nedeniyle erkeğin iki ay uzaklaştırma cezası aldığını, kadının bir süre anne ve babasının yanında kalması için bıraktığını, sonra ortak konuta geri döndüklerini, erkeğin iki gün ortak konutta kaldıktan sonra ortak konuttan ayrıldığını ve bir daha geri dönmediğini, yine ziynetlerinin erkeğin annesi tarafından alındığını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 900,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadına ait 22 ayar 5 adet bilezik bedelinin yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili davalı-davacı erkeğin birleşen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı davasına sürede verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, önceki iddialarını yinelediklerini, erkeğin son yaşana olayda fiziksel şiddetten dolayı ceza aldığını belirterek haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.

3.Davacı-davalı kadın vekili davalı-davacı erkeğin birleşen 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı davasına sürede verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, boşanma davası açıldıktan sonra bir süre müşterek konutta yaşamaya devam ettiğini, daha sonra anne ve babasının yanında yaşadığını, iddia edildiği gibi üçüncü bir kişiyle birlikte kalmadığını, delil olmadığını, dayanak olarak gösterilen tanığın bilgi ve görgüye dayalı beyanı olmadığını, tanık ... beyanının aktarım olduğunu, erkeğin öfkeyle intikam almaya çalıştığını belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kusurlu tarafın davacı kadın olduğunu, kadının sorumluluklarını yerine getirmediğini, birliğe uygun olmayan davranışlar içinde olduğunu, intihar girişiminde bulunduğunu, eve geç saatlerde geldiğini belirterek kadının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili 27.09.2017 tarihli birleşen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı açtığı boşanma dava dilekçesinde; davacı-davalı kadının sorumluluklarını yerine getirmediğini, birliğe uygun olmayan davranışlar içinde olduğunu, saygı göstermediğini, eşi olarak görmediğini, eve geç geldiği gibi bazı günler gelmediği gibi nerede olduğunu da söylemediğini, yaşam tarzında sadakatsizlik şüphesi uyanmasını haklı kılacak davranışlar içinde olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, telefon kayıları da bu konuda delil olduğunu, kız arkadaşı ve onun erkek arkadaşının kendi mahremiyetlerine girmesine izin verdiğini uyarmasına rağmen arkadaşının evden ayrılmasını istemediğini ve bu nedenle çıkan tartışmadan sonra intihar girişiminde bulunduğunu, kadının kendisi hakkında uzaklaştırma kararı alınmasına rağmen yine affeden olduğunu, buna rağmen karşılık bulamadığını belirterek zina nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine yasal faizi ile 15.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı erkek vekili birleşen 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı açtığı boşanma dava dilekçesinde; birleşen 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı ilk davasında dinlenen tanıklardan ... Sağlamel'in verdiği beyan ile kadının üçüncü bir kişi ile üç ay aynı konutta birlikte kaldıklarını, bu şekilde aldatıldığını öğrendiğini, dava sırasında da tarafların birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğünün devam ettiğini belirterek tarafların zina nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine yasal faizi ile 15.000,00TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen tanık beyanlarından, davalı erkeğin davacı kadını darp ettiği, hakaret ettiği ve aldatma olayına dair görgüye dayalı bir bilgileri olmadığından bu hususlar ispat edilemediği, erkeğe yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı; erkeğin birleşen boşanma davaları yönünden ise, davacı-davalı kadının eve geç geldiği, bazı günler gelmeyerek arkadaşları ile vakit geçirdiği, iş çıkışı yirmi beş yaşlarında bir erkekle kol kola beraber yürüyerek, davacının tek başına ikamet ettiği eve girdikleri, kadının asıl dava açıldıktan sonra kiraladığı evde başka bir erkekle kaldığı anlaşıldığından zina iddiasının ispatlandığı, kadının ziynet alacağı davasının ise ispatlanamadığı gerekçesi ile kadının boşanma ve ziynet alacağı davalarının reddine, erkeğin birleşen her iki boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, erkek yararına kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebi ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-birleşen davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkek tarafından açılan davaların haksız ve uzatmak amaçlı açıldığını, fiziksel şiddet mahkeme kararıyla sabit olduğunu, zina iddiası ispat olunamadığını tanık beyanları duyuma dayalı olduğunu belirterek asıl boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulü, erkeğin birleşen boşanma davalarının reddi gerektiğini belirterek kararı her üç dava yönünden istinaf etmiştir.

2.Davalı-birleşen davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kadın yararına belirlenen tedbir nafakası ile erkek lehine belirlenen tazminatların az olduğunu belirterek kararı katılma yoluyla istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı açılan boşanma davaları yönünden; evlilikten kısa bir süre sonra eşler arasında sorunlar yaşanmaya başlandığı, kadının geç vakitlere kadar dışarıda bulunması ve eşinin istememesine rağmen müşterek konuta kız arkadaşını getirmesi nedeniyle tartışmalar yaşandığı, son yaşanan olayda yine müşterek konuta gelen kadının arkadaşının erkeğin isteği ile müşterek konuttan ayrıldığı, söz konusu eylemler esnasında erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, kadının da temizlik maddesi içmek suretiyle intihara teşebbüs ettiği, Serik 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/233 Esas 2017/338 Karar sayılı ilamı ile erkek hakkında eşe karşı kasten yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurularak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 23.11.2017 tarihinde kesinleştiği, yine erkek hakkında evden uzaklaştırma tedbiri uygulandığı, söz konusu tedbirin uygulandığı dönemde eşler ve ailelerinin bir araya gelerek sorunları görüştükleri ve tarafları barıştırdıkları, uzaklaştırma kararı uyarınca erkeğin müşterek konuta gelemediği ve ailesinin evinde kaldığı, kadının bu dönemde erkeğin ailesinin evine giderek bir kaç gün eşiyle birlikte kaldığı, tedbir kararı sona erdikten sonra da erkeğin müşterek konuta döndüğü, tüm bu durum karşısında eşlerin birbirlerinin bu tarihten önceki kusurlu eylemlerini affettikleri, en azından hoşgörüyle karşıladıklarının kabulü gerektiği, belirtilen dönem sonrasında eşlerin başkaca kusurlu eylemi de ispatlanmadığından her iki boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kadının davasının reddine ve erkeğin birleşen 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı-davacı erkeğin birleşen 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma davası yönünden ise; her ne kadar erkek tarafından eşinin başka bir erkekle aynı konutta birlikte yaşadığı belirtilmek suretiyle zina nedeniyle boşanmaya karar verilmesi talep edilmiş ise de, toplanan delillerle kadının zinası ispatlanamadığı, bu yolda dinlenilen erkek tanıkların beyanları zinanın varlığını kabule elverişli olmaktan uzak olduğu, davacı-davalı kadının ziynet alacağı davası yönünden ise kadına ait ziynetlerin erkeğin annesi tarafından alındığı öne sürülmesine rağmen kadının iddia etmediği hususların tartışılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının, kendisine ait ziynetleri alan kayınvalidesine karşı dava açması gerekmekte iken herhangi bir hukuki bağlantı kurmadan husumeti eşine yöneltmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile tarafların boşanma davalarının reddine, kadının ziynet alacağı davasının pasif husumet nedeniyle reddine karar vererek kadının erkeğin kabul edilen davaları ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine ziynet alacağı yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-birleşen davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeği affetmediğini, barışmadığını belirterek reddedilen boşanma davası yönünden kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı-birleşen davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadınla bir barışma olmadığı gibi kadının güven sarsıcı davranışlara devam ettiğini belirterek kararı reddedilen her iki birleşen boşanma davaları yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davalarında tarafların son olay tarihinden sonra evliliği devam ettirip ettirmedikleri gibi ispatlanan kusurlarının olup olmadığı ve evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı davaların reddi kararının doğru olup olmadığı, davalı-davacı erkek tarafından açılan zina davasında, kadının zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, erkeğin zinaya dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı, 161 inci, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.