"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/669 E., 2023/1806 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/756 E., 2021/740 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle ; tarafların 28.03.2006 tarihinde evlendiklerini, ortak üç çocuklarının bulunduğunu, 2015 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, davacının hırsızlık tehlikesi nedeni ile ortak konutun çevresine kamera taktırdığını, kamera görüntülerinde davalının bazı hareketlerini davacının fark ettiğini, görüntülerin davacıda büyü yapıldığı izlenimini uyandırdığını, davacının amcası tarafından darp edilirken davalının hiçbir müdahalede bulunmadığını, tarafların ayrı yaşadıkları dönemden itibaren davacının tüm ev işlerini tek başına yaptığını beyan etmiş, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın boşanma davasına temel ve gerekçe olamayacak soyut sebeplerle boşanma davası açtığını, davacının amcası tarafından darp edilmesi olayının davalı tarafın iradesi dışında meydana gelen bir olay olduğunu, davalının erkeklerin kavgasında kadın başına birşey yapamayacağını, davalının evlilik birliği içinde kocasının izni ve bilgisi dışında hiçbir yere gidip gelmediğini, müşterek konutta davacının yaşadığını, davalının konuta gelmesine davacının izin vermediğini ve bu nedenle davalının yaklaşık 5 yıldan beri müşterek konutun alt katı olan konutta kayınvalidesi ve ortak çocuklarla birlikte yaşadıklarını, diğer taraftan da eşi ile çiftçilik yaparak evin geçimine destek verdiğini, davalının maddî hem de manevî olarak evlilik birliğinin kendisine yüklediği tüm yükümlülükleri fazlası ile yerine getirdiğini, davalının altınları evlilik birliği içerisinde davacı eş adına satın alınan tarlanın alımı sırasında bozdurduğunu ve davacı tarafından halen de iade edilmediğini beyan etmiş davanın reddini, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının müşterek konutu terk etmediği ayrı yaşama tercihinde bulunanın davacı olduğunun dinlenen tanık beyanları ile ispatlandığı, davalının davacının kendi amcası tarafından darp edilirken araya girmemesine ilişkin olarak kadın olması dikkate alındığında davalıdan böyle bir davranışın beklenmesinin mümkün olmadığı, keza davalının davacının amcası ile birlikte hakret ettiğine yönelik delil sunulmadığı, bu kapsamda davalıya kusur atfedilemeyeceği anlaşılmış, davalının büyü yaptığına ilişkin olarak ise bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen görüntülerde davalının bir kitap okuduğu (muhtemelen Kuran-ı Kerim) ve kitap okuduktan sonra secdeye kapandığı, secdeye kapanma eyleminin tilavet secdesi niteliğinde olabileceği değerlendirilmiş ve ibadetini yerine getiren davalıya kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmış, benzer şekilde davacının fiziksel şiddet uygulandığına dair fotoğrafların incelenmesinden kim tarafından ne şekilde şiddet uygulandığının tespit edilememesi karşısında ispata yarar delil olarak değerlendirilememiş, tüm delillerin değerlendirilmesi sonucu davalının az da olsa kusurunun mevcut olmadığı anlaşılmakla yasal şartların oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7 yıldır süren fiili bir ayrılığın olduğunu, davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; uzun süren fiili ayrılığın olduğunu, davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.