"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2394 E., 2023/1433 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaburun Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/29 E., 2021/90 K.
Taraflar arasındaki mal rejimi değişikliği sözleşmesinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 1967 yılından beri evli olduklarını, davalı eş tarafından zina nedeniyle boşanma davası açıldığını, davacı müvekkilinin başka bir hanımla olan gönül ilişkisinin boşanma davasında konu edildiğini, taraflar arasında meydana gelen geçimsizlik de aile üyelerinin özellikle müvekkilinin büyük kızının baskısı ile tartışmaların büyüdüğünü, bu arada müvekkilinin ağır bunalım geçirdiğini, psikolojik tedavi görecek hale geldiğini, depresyon nedeniyle tedavilerinin devam ettiğini, müvekkilinin ağır manevî baskı ile sağlıklı düşünme imkanını kaybettiğini, müvekkilinin büyük kızının baskısı ile İzmir 32 nci Noterliğine eşi ve kızı ... ile birlikte giderek 24.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numaralı mal rejimi değişikliği sözleşmesinin kızı ve noter tarafından hazırlandığını, müvekkilinin hiç bakmadan okudum yazdığı ve imzaladığını, işbu mal rejimi değişikliği sözleşmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) hükümlerine göre geçersiz olduğunu, kanunda yazılı sözleşmeler dışında sözleşme yapılmasının mümkün olmadığını, mal rejimi değişikliği sözleşmesinin müvekkilinin serbest iradesi ile de yapılmadığını, gabin ve iradenin sakatlığının tüm koşullarının mevcut olduğunu, edimler arasında aşırı oransızlık olduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek; İzmir 32 nci Noterliğinin 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesinin iptalini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı asıl 08.06.2021 tarihli celsede; tarafına vasi tayini gerekli olmadığını, kendisini herkes gibi yeterli düzeyde ifade edebildiğini, karar alabildiğini, hukukçu kızının hazırladığı sözleşmeyi lanet olsun diyerek imzaladığını, sözleşmeyi imzaladığı dönemde kızları ve eski eşi tarafından üzerine çok yoğun bir baskı geldiğini, o dönem birlikte olduğu genç hanımın parası için birlikte olduğunu kızları ve eski eşinin iddia ettiğini, bu hususta bana baskı yaptıklarını, kendisinin de bu durum böyle değil diyerek sözleşmeyi imzaladığını, yapılan baskının manevî bir baskı olduğunu beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; sözleşmede taraflar arasındaki mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştüğünün düzenlendiğini, ayrıca 4721 sayılı Kanun'da eşlerin değer artış payı almaktan vazgeçilebileceğinin ve artık değere katılmada başka bir esas kabul edilebileceğinin açıkça düzenlendiğini, mal rejimi değişikliği sözleşmesinin davacının özgür iradesi ile yapıldığını, davacının bu sözleşmeyi yapma iradesini çeşitli defa tekrar ettiğini, davacının bu sözleşmeyi kendisi ve ailesini güvenceye almak için yaptığını, davacının eğitim durumu, yaptığı işer gözetildiğinde gabin şartlarının bulunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 06.02.2018 tarih ve 2015/142 Esas, 2018/36 Karar sayılı kararı ile; sözleşmenin kanunda belirtilen sınırları aştığı, işbu sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüyle İzmir 32 nci Noterliğinin 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiş; işbu kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2020 tarih ve 2018/876 Esas, 2020/1617 Karar sayılı kararı ile davacının iradesinin sakatlığına yönelik iddia yönünden araştırma yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı kadın vekilinin başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklandığı şekilde işlem yapılmasın için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı kadın vekilinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Urla Devlet Hastanesinin 24.05.2021 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda davacı için vasi tayinine gerek olmadığı, Mahkemece dinlenmesinde yarar olduğunun mütalaa edildiği, davacı asılın 08.06.2021 tarihle celsedeki beyanında davacının kendisini ifade ettiği, herhangi bir sorunun gözlemlenmediği anlaşılmakla, davacının dava ehliyetine sahip olduğunun kanaatine varıldığı; talebin sözleşmenin geçersizliğinin tespiti niteliğinde olduğu, davacının iradesinin sakatlandığını iddiasını ispata yarar bir delil sunmadığı, dinlenen bir kısım tanıklar tarafından davacının boşanma davasında baskı altında olduğunun ifade edildiği, mal rejimi sözleşmesinin yapılmasına yönelik bir bilgilerinin olmadığı, bu nedenle tanık beyanları ile de davacının iradesinin hata, hile veya tehdit ile sakatlandığı iddiasının ispatlanamadığı; 4721 sayılı Kanun'da mal rejimi sözleşmesi ile edinilmiş mallara katılma rejiminin hangi hükümlerinin değiştirilebileceğinin belirlendiğini, mal rejimi sözleşmesinin sınırları 4721 sayılı Kanun ile belirlendiğinden bunun dışına çıkılarak yapılacak olan sözleşmelerin geçersiz olacağı, somut olaydaki sözleşmede, 01.01.2002 öncesi ve sonrası taraflara ait menkul ve gayrimenkullerin davalıya ait olacağı belirtilerek sözleşme tarihinden itibaren mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştüğü belirtiltiği, böyle bir sözleşmenin kanunda belirlenen sınırları aştığı, hal böyle olunca sözleşmedeki esaslı unsurların 4721 sayılı Kanun'un eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümlerine aykırı olduğu, eşlerin geçmişe etkili olarak mal ortaklığı rejimini seçemeyecekleri gerekçesiyle, davanın kabulüyle İzmir 32 nci Noterliğinin 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; dava ehliyeti hususunda yeterli inceleme yapılmadığını, yargılama sırasında ön inceleme ve sözlü yargılama aşamalarında usuli hatalar olduğunu, sözleşmenin 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre geçerli olduğunu, gerekçeye dayanak Kanun maddelerinin gerekçeye uygun düşmediğini, davanın boşanma davası ile birleştirilmesi gerektiğini, sözleşmenin tarafların özgür iradeleri ile yapıldığını, sözleşmenin 4721 sayılı Kanun ve 6098 sayılı Kanun çerçevesinde geçersizlik bulunmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, gerek Karaburun Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/503 soruşturma sayılı evrakında davacı ile ilgili alınan 9 Eylül Üniv. Tıp Fak. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 22.02.20216 tarihli sağlık kurulu raporu içeriği gerek kaldırma kararı sonrası Urla Devlet Hastanesince düzenlenen 27.04.2021 tarigli sağlık kurulu raporları, dinlenen tanıkların somut ve inandırıcı beyanları, davacının boşanma davası yargılaması sırasında Mahkemece bizzat dinlenmesi sırasındaki beyanları, davacı vekilinin eldeki dava dosyasında 06.07.2021 tarihli duruşmadaki "...müvekkilinin aklı başında olduğunun tespit edildiğine ilişkin beyanı birlikte değerlendirildiğinde Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi sözleşme sırasında davacının irade bozukluğu halinin gerçekleşmediği, bu iddianın ispatlanamadığı; davacının bir başka kadın ile ilişki içerisinde olduğu iddiasını kabul ettiği, davacının zorda kalma halinin kendi kusuru ile gerçekleştiği ve hiç kimsenin kendi kusurundan faydalanarak hak elde edemeyeceği, kaldı ki dinlenen tanıklardan Verda ve Meltem'in beyanlarına göre bu şekildeki tasarrufta bulunma teklifinin bizzat davacı tarafından yapıldığı, hatta davacının muhasebecisini dahi aradığı, noter onaylaması öncesinde 20.07.2015 tarihinde anılan sözleşmeyi adi yazılı şekilde imzaladığı, noterden de yapılması gerekebileceğini yine kendisinin bizzat belirttiği, bunun üzerine aynı sözleşmenin noter tarafından da onaylandığı, sözleşmenin taraflarının noter huzurunda içeriğini okuduklarını el yazıları ile belirttikleri, taraflarca düzenlenen boşanma protokolünde aynı şartlar ve noter belgesinin de yer aldığı, tarafların sosyal konumları, eğitimleri de birlikte dikkate alındığında aşırı yararlanma halinin varlığından bahsedilemeyeceği; sözleşmenin "... TMKnun yürürlüğe girmesinden önce edinilmiş mallar hakkında malların taksimi konusunda taraflar şu şekilde anlaşmışlardır:... adına tapuda tescil edilmiş olan gayrımenkuller ile sahip olduğu menkul malların ...'a ait olduğu bu mallar üzerinde ...'ın herhangi bir hakka sahip olmadığı,... adına olan menkuller ile ,adına tescil edilmiş olan gayrımenkullerin ... adına tapuda devir ve tescilinin yapılacağı ..." şeklindeki kısmı yönünden, 01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu 743 sayılı Kanun döneminde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıkların aynı Kanun'un 5 inci maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak sözleşmedeki bu maddenin geçerliliğinin değerlendirilmesi gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce edinilen mallarda mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan mevcut malların sahipleri malları üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkına sahiptirler ve sözleşmenin bu maddesinin davacı tarafından malları üzerinde tasarruf edebilme hakkı kapsamında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılmış bir taahhüt niteliğinde olduğunun ve serbest irade ile yapılan bu taahhütün geçerli olduğunun kabulü gerektiği; sözleşmenin "... Bu sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren, taraflar arasında uygulanacak mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştüğü taraflarca kabul edilmiştir. ..." şeklindeki kısmı yönünden, eşlerin gerek evlenmeden önce gerek evlilikten sonra karşılıklı anlaşarak her zaman mal rejimi sözleşmesi yapabilir ve tabi oldukları mal rejimini mal ayrılığı olarak belirleyebilecekleri, sözleşmenin anılan maddesinin tarafların ayırt etme gücünün bulunması karşısında geçerli olduğu; sözleşmenin "...Tarafların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra edinilmiş mallar hakkında,edinilmiş mallara katılım rejimi kaynaklı haklarının tasarrufu ise şu şekilde kararlaştırılmış:...'ın sahip olduğu menkuller ile adına tapuda kayıtlı olan gayrımenkuller üzerinde ...'ın yasal mal rejimi gereği sahip olduğu 1/2 hakkının ... lehine devir,temlik ve tescili;tapuda ... adına kayıtlı olanlar ile menkul mallar üzerinde ...'ın sahip olduğu 1/2 olan hakkında ... lehine devir,temlik ve tescilinin yapılacağı;/Yukarıdaki kararlaştırılan taksim ve anlaşma şartlarından başka hakları(mal rejimlerinden kaynaklı haklar;değer artış payı.artık değere katılma hakkı gibi vb.haklar)iş bu sözleşme tarihinden itibaren ,tarafların birbirlerine karşı ileri sürmeyecekleri;kanunda belirtilen mal rejimi tasfiye sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde bu sözleşme hükümlerinin geçerli olacağı ..." şeklindeki kısım yönünden, 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra tarafların yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları, sözleşmenin belirtilen kısmının geçerliliğinin 4721 sayılı Kanun'un 237 nci maddesi, 238 inci maddesi ve 227 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda eşlerin 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sözleşme ile mal ayrılığını seçtiği döneme ilişkin uygulanması gereken edinilmiş mallara katılma rejimlerinin mal ayrılığına geçtikleri tarihte sona erdiği, bu döneme ilişkin olarak, kadının edinilmiş mallara katılma alacağı ile ilgili payının serbest ve özgür iradeleri ile tam pay olarak belirlenmesini amaçladıklarının anlaşıldığı, her ne kadar tarafların istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içerisinde seçebilir, kaldırabilir ya da değiştirebilir ise de eldeki davada kanun da yer alan sınırlamaların söz konusu olmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 227 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca da eşler, yazılı anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebileceklerinden değer artış payına ilişkin sözleşme kısmının geçerli olduğu; sözleşmede eşlerin 4721 sayılı Kanun'un 237 nci maddesi kapsamında kadının artık değere katılma alacağının tam pay olarak kabulüne ilişkin esası benimsedikleri, 4721 sayılı Kanun'un 238 inci maddesine göre de artık değere katılma alacağının 1/2 oranında olduğuna ilişkin yasal kabulden farklı olan bu anlaşma ile ilgili sözleşmeye hüküm konulduğu, bu hali ile sözleşmedeki bu kısımın da 4721 sayılı Kanun hükümlerine uygun olduğu; sonuç olarak sözleşmenin tamamen 4721 sayılı Kanun'un mal rejimi ile ilgili hükümlerine uygun düzenlenmesine, 6098 sayılı Kanun'dan kaynaklanan geçersizlik hallerinin de bulunmamasına rağmen davanın reddi yerine belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davalı kadın vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğunu, davalının ev kadını olup tüm malvarlığının müvekkilinin katkısı ile edinildiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin sözleşme yapma ehliyetinin olduğunu, müvekkilinin yargılama sırasında hiçbir malı kalmadığını, malları davalının muvafakati ile çocuklarına devrettiğini, davalının malvarlığının müvekkilinden fazla olduğunu, tarafların artık bir araya gelmesinin de mümkün olmadığını, davanın devamında da hukuki yarar kalmadığını, sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, sözleşmenin serbest irade ile yapılmadığının ve yapılamayacağının da açık olduğunu, uygulanabilme kabiliyetinin olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mal rejimi değişikliği sözleşmesi adıyla yapılan sözleşmenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejimi değişikliği sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 203 üncü maddesi, 204 üncü maddesi, 205 inci maddesi, 218 ve devamı maddeleri, 227 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 237 nci maddesi, 238 inci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi, 26 ncı maddesi, 27 nci maddesi, 28 inci maddesi, 30 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin davacı erkek vekilinin paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesinin birinci fıkrasında mal rejimi sözleşmesinin evlenmeden önce veya sonra yapılabileceği, tarafların istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilecekleri, kaldırabilecekleri veya değiştirebilecekleri; aynı Kanun'un 179 uncu maddesinin birinci fıkrasında da boşanma halinde mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
3.4722 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde ise 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evlilik tarihinden itibaren geçerli olacağı iki istisna hali düzenlenmiştir.
4.Somut olayda, eşler, 22.05.1967 tarihinde evlenmiş, 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesi başlığı ile mal rejimi sözleşmesi imzaladıkları anlaşılmaktadır.
5.Tüm bu açıklamalara göre, 4721 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesi uyarınca eşlerin ancak kanunda yazılı sınırlar içerisinde mal rejimini düzenleyebileceklerinden geçmişe etkili olacak şekilde 4722 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesindeki istisnalar dışında mal rejimi sözleşmesi düzenleyemezler. O halde, taraflar arasında 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesi başlığı ile yapılan mal rejimi sözleşmesinin geçmişe etkili olacağına ilişkin maddeleri geçerli olmayıp işbu sözleşme yapıldığı tarihten itibaren geçerlidir. Diğer bir deyişle, 20.07.2015 tarih ve 12057 yevmiye numarası ile Mal Rejimi Değişikliği Sözleşmesi başlığı ile yapılan mal rejimi sözleşmesindeki sadece sözleşme tarihinden itibaren mal ayrılığı rejiminin uygulanmasına ilişkin düzenleme geçerli olup Bölge Adliye Mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın reddine yönelik kararı hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2.Davacı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.