"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2427 E., 2023/834 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/709 E., 2020/98 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 29.06.2002 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten bir çocukları bulunduğunu, bununla birlikte davalının önceki evliliğinden de bir çocuğu olduğunu, davalının 2003 yılı başından itibaren düzenli olarak eve geç ve alkollü geldiğini, ilgisiz tavırlar sergilediğini, hem fiziksel hem psikolojik şiddet uyguladığını, çocuğun doğumundan sonra aynı ev içinde davalının ev yaşantısına katılmayı reddettiği, çocuğa karşı umursamaz tavırlarının evliliği çekilmez hale getiren başka bir sebep olduğunu, çocuk büyüdükçe baba sevgisine ve ilgisine olan ihtiyacının artmasına rağmen davalının sürekli çocuğunu ihmal ettiğini, 2011 yılında müvekkilinin rahim kanseri şüphesi ile hastaneye yatırıldığını, davalının bu zor zamanda eşinin yanında olmadığı gibi çocuğa bakmayı dahi kendisine bir yük gördüğünü, bunlarla birlikte evlilik birliği içerisinde eşi yerine başka üçüncü kişilerle ilişki yaşayarak sadakatsiz davrandığını,çocuğa karşı umursamaz tavırlarının evliliği çekilmez hale getiren başka bir sebep olduğunu, çocuk büyüdükçe baba sevgisine ve ilgisine olan ihtiyacının artmasına rağmen davalının sürekli çocuğunu ihmal ettiğini, 2011 yılında müvekkilinin rahim kanseri şüphesi ile hastaneye yatırıldığını, davalının bu zor zamanda eşinin yanında olmadığı gibi çocuğa bakmayı dahi kendisine bir yük gördüğünü, bunlarla birlikte evlilik birliği içerisinde eşi yerine başka üçüncü kişilerle ilişki yaşayarak sadakatsiz davrandığını, 26.06.2015 tarihinde davalının başka birisiyle ilişkisi olduğunu ve ilişki yaşadığı kadının hamile olduğunu müvekkilinin yiğeni . ...'a söylediğini, birlikte olduğu kadını annesinin tanıdığını, müvekkilinin bu konuşmadan 27.06.2015 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin bu durumu öğrendikten sonra önce davalının annesi ile konuştuğunu, daha sonra davalıya sorduğunu ancak davalının müvekkili ile konuşmaktan kaçındığını, bir süre sonra müvekkiline yalvarıp bir hata yaptığını ve kendisini affetmesini istediğini, kadından ayrılacağını, çocuğu aldıracağını ve onu ülkesine göndereceğini söylediğini, tarafların müşterek çocuğununda bu olayı duyduğunu, bir yanda çocuğun annesi ile babasının ayrılmasını istememesi, diğer yandan davalının müvekkilinden özür dileyerek herşeyi düzelteceğini söyleyerek barışma isteği sebebiyle müvekkilinin davalıya kendisine affedebileceğini söylediğini, sonrasında davalının cebinde söz konusu kadının yaşadığı yere ait aidat makbuzu bulduğunu, bu makbuzda belirtilen adrese gidip o adreste yaşayanların adresten ayrıldığını öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalıyı affetiğini, olaydan sonra müvekkili ile müşterek çocuğun müvekkilinin Kıbrıs'ta yaşayan ailesinin yanına tatil amacıyla gittiklerini, davalının işlerini bahane ederek gelmediğini, tatil dönüşü müvekkili ve çocuğun İstanbul'a geldiklerini ancak davalının ilgisiz davrandığını, bir süre kafasını toplamak için annesi ile yaşamak istediğini söylediğini, müvekkilinin ısrarla sorunları çözmek istediğini söylemesine rağmen davalının kendi annesinin evine gittiğini, müvekkilinin defalarca eşini evine dönmesi için çağırdığını ancak davalının kabul etmediğini, 14.02.2016 tarihinde davalının eve döndüğünü ancak davalının verdiği sözleri tutmadığını, kısa bir süre sonra eve yine geç ve alkollü gelmeye başladığını, davalının 30.09.2017 tarihinde müvekkili ve müşterek çocuk tatildeyken müvekkilini arayarak çok zor durumda olduğunu, daha önce birlikte olduğu kadının geri döndüğünü ve ne yapacağını bilmediğini söylediğini, müvekkilinin eşi için oldukça kaygılandığını, müvekkilinin tatilden döndüğü akşam davalının maç izleyeceğini ve eve geç geleceğini söylediğini, müvekkilinin davalıyı arayarak eve gelmesini istediğini, davalının "tamam geliyorum" dedikten sonra telefonu kapatmayı unutarak bindiği taksici ile konuşmaya başladığını, davalının taksicinin bulunduğu duraktan bir şoförün kendisini sürekli ... sitesinden alıp Merter'e götürdüğünü, o kişiye selam söylemesini, yabancı arkadaşının geldiğini ve ...'a da o şoför arkadaşı beklediğini iletmesini istediğini, müvekkilinin duydukları karşısında adeta şok olduğunu zira davalının maç izleyeceği konusunda yalan söylemesi yetmezmiş gibi ... sitesinde o kadınla ayrı bir hayatınının olduğunu da alenen duyurduğunu, müvekkilinin eşine olan güvencini ve inancını tamamen kaybettiğini, o kişiden çocuğu olduğunu da öğrendiğini, tüm bu nedenlerle şiddetli geçimsizliğe dayalı olarak tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, çocuk için aylık 5000,00 TL, müvekkili için aylık 3000,00 TL tedbir-yoksulluk-iştirak nafakasına, müvekkili için 300.000,00 TL manevî ve 200.000,00 TL maddî tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın eş vekili birleşen Bakırköy 2. Aile Mahkemesi'nin 2018/64 Esas- ve 2018/31 Karar sayılı dosyasında sunduğu dava dilekçesinde; zina sebebine dayanan boşanma davası ile Bakırköy 4. Aile Mahkemesi 2017/922 Esas Sayılı davasının, davalar arasındaki irtibat ve usul ekonomisi yönlerinden işbu dava ile birleştirilmesine, tarafların zina sebebiyle boşanmalarına, müşterek çocuk ...'in velayetinin anneye verilmesine, dava tarihinden itibaren müşterek çocuk ...'in her türlü giderleri için aylık 5.00,000 TL tedbir nafakasına, davacı müvekkilin giderleri için de aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına tensiple birlikte hükmedilmesine, dava sonunda müşterek çocuk ... adına iştirak nafakası olarak, davacı adına yoksulluk nafakası olarak devamına, 300.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 200.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, tüm talepler için dava tarihinden itibaren avans faizi oranında faiz işletilmesine, nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerinin konusuz kalmaması için davalının adına kayıtlı taşınmaz ve araç sorgulamalarının yapılarak kayıtlarına, karar kesinleşinceye kadar 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, davalının ortağı olarak bulunduğu ... . Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin davalı adına kayıtlı hisse kayıtlarına, karar kesinleşinceye kadar 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, delillerinin toplanılması için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili birleşen Bakırköy 4. Aile Mahkemesi'nin 2017/922 Esas- 2017/901 Karar sayılı dosyasında sunduğu dava dilekçesinde; dilekçesinde özetle; davanın, davalı tarafından daha önce açılmış Bakırköy 4. Aile Mahkemesinin 2017/709 Esas sayılı dava ile birleştirilmesine, şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsılmış olduğundan ve yeniden kurulması mümkün olmadığından, taraflar da ayrı yaşadığından, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar ...'in velayetinin davacı babaya verilmesine, evlilik birliği içinde edinilmiş mal olan ve halen davalının oturduğu taşınmaz (tapu bilgilerinin celbi ile) mal rejimi tasfiyesi ile davacının katılım alacağı hakkı nedeniyle, kaydına ihtiyati tedbir konularak 3. şahıslara devrinin önlenmesine, boşanma kararı kesinleştiğinde ve yargılama sonucunda gerçek alacak miktarını talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL katılım alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. talep ve dava etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin yabancı uyruklu kadın ile ilişkisinin olduğu, kadının halen Türkiye'de yaşadığı yerin davalı erkek tarafından kiralandığı, kirasının ve ortak giderinin evin sahibine koca tarafından ödendiği, yapılan görüşme dökümlerinden erkek ile diğer kadın arasında sık sık ve günün çeşitli saatlerinde görüşmelerin yapıldığı, erkeğin başka bir kadınla ilişkisi olduğunu da çevrede paylaştığı, davalı-birleşen dosya davacısı erkeğin evlilik birliğinde sadakatsiz davranarak şiddetli geçimsizliğe sebep olduğu; diğer taraftan ilişki içerisinde olduğu kadına kiraladığı evde kadının çocuğu ile birlikte halen yaşamaya devam ettiği ve davalı-birleşen dosya davacısı erkeğin zaman zaman eve gitmek sureti ile ilişkisini devam ettirdiği kabul edilerek zina eyleminin de gerçekleştiği anlaşıldığından; davacı-birleşen dosya davacısı kadının şiddetli geçimsizlik ve zina sebeplerine dayalı her iki davasının da kabulü ile tarafların boşnamalarına, davalı-birleşen dosya davacısı erkek her ne kadar şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası açmış ise de; toplanan delillerden kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığı tespit edilemediğinden koca tarafından açılan birleşen boşanma davasının reddine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1400,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 1000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece yalnızca tanık anlatımlarına ve erkeğin bilgisi olmaksızın tuzağa düşürülmek suretiyle hukuka aykırı yollarla elde edilen delillere dayanılarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından, flaş bellek incelenerek sunulan ses kayıtlarını içeren raporda, bu konuşmaların tarihlerinin belli olmadığını, davacı tarafça usulsüz delil oluşturulduğunu, karşı tarafın iddialarını ispatlayamadığını belirterek; birleşen kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenleri, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece yalnızca tanık anlatımlarına ve erkeğin bilgisi olmaksızın tuzağa düşürülmek suretiyle hukuka aykırı yollarla elde edilen delillere dayanılarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından, flaş bellek incelenerek sunulan ses kayıtlarını içeren raporda, bu konuşmaların tarihlerinin belli olmadığını, davacı tarafça usulsüz delil oluşturulduğunu, karşı tarafın iddialarını ispatlayamadığını belirterek; birleşen kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık tarafların karşılıklı açtığı zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davalarında; geçimsizlik ve kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin birleşen davasının reddi kararının doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı, mevcutsa miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, delilerin hukuka aykırı yolla elde edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı -davacı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. İlk Derece Mahkemesince, davacı -davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; toplanan delillerden kadının, düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu, kendisine ait bir evi olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden ortadan KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden davalı -davacı erkek yararına BOZULMASINA,
3.Davalı -davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.