"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/815 E., 2023/866 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/49 E., 2021/104 K.
Taraflar arasındaki açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan davasının reddine, 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğin açılan davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraflar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların 2007 yılından itibaren ayrı yaşadıkları, bu süreler içinde bir çok kez dava açtığını, 12 yıldır boşanmaya çalıştığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve 2007 yılından itibaren ayrı yaşamaları sebebiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkek tarafından açılan ve son görülen boşanma davasının davacının feragati nedeniyle reddine karar verildiğini kararın 24.06.2016 tarihinde kesinleştiğini, dava açabilmesi için gerekli yasal sürenin dolmadığını, uzun süredir başka bir kadın ile hayat sürmekte olduğunu, maddî anlamda bir desteğinin olmadığını, psikolojik olarak yıprattığını ileri sürerek davanın reddine, kadın yararına aylık 5.000,00 TL nafaka ile 600.000,00 TL maddî ve 600.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarına göre tarafların yaklaşık 10-15 yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı davalarda reddedilen birden fazla boşanma davası söz konusu ise üç yıllık fiili ayrılık süresi geçmiş olmak koşulu ile bunlardan kesinleşen her hangi birine dayalı olarak eylemli ayrılık nedeniyle boşanma davası açılabileceği, bu nedenle davalının taraflar arasında birden fazla görülmüş olan boşanma davalarından en sonuncusu olan Mersin 3. Aile Mahkemesinin 2016/30 Esas sayılı dosyasının kesinleşme tarihinden sonra üç yıllık süre geçmeden eldeki davanın açıldığı savunmasına itibar edilemeyeceği; erkeğin başka kadınlarla aldatarak sadakatsiz davrandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu; kadının emekli olduğu ve sürekli gelirinin bulunduğu, taşınmazlarının olduğu, kadın yararına yoksulluk nafaka koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan davanın reddine, 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince açılan davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı davasının da kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, kusur durumunun yeterince ve gereğince araştırılmaksızın hüküm kurulduğunu, kendisini eve almadığını, eş olarak vazifelerini yerine getirmediğini, devamlı olarak başka kadınlarla birlikte olduğu yönünde suçlamalarda bulunduğunu ileri sürerek kararın reddedilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma talebi ile tazminatlar yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; eylemli ayrılık hukuksal sebebine davayı davanın kabul şartlarının oluşmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, tazminat miktarlarının az olduğunu, yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 10.07.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının dava dilekçesinin içeriğini tekrar ettiği, uyuşmazlık tespitinde de anlaşamadıkları konuların boşanma ve fer'ilerine ilişkin olduğunun belirtildiği, ön inceleme duruşmasının bu şekilde tamamlanarak uyuşmazlık tespitinin yapıldığı, daha sonra 18.11.2019 tarihli celsede davacının boşanma sebebi olarak hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı hem de fiili ayrılığa dayalı boşanmayı talep ettiğini beyan ettiği, erkek tarafından davalıdan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmanın talep edildiği, dava dilekçesinde fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma sebebine dayanmadığı, ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra da iddiasını genişletemeyeceği, davalı vekilinin bu konuda açık muvafakatinin bulunmadığı gibi davacı erkeğin davasının ıslah da etmediği; davacı erkek dava dilekçesinde maddî vakıa olarak sadece uzun yıllardır ayrı yaşadıklarının belirtildiği, cevaba cevap dilekçesinde ise tanık göstermeyeceğini ifade etmesi karşısında davacı erkek tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı kadının herhangi bir kusurlu davranışının ispat edilemediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur tespitinin doğru olduğu; Mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi nedeniyle kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile yoksulluk nafaka talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ;erkeğin usulüne uygun ileri sürülmeyen 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; kadının yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri hakkında karar verilemesine yer olmadığına; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların bir arada yaşamalarının mümkün olmadığını, 2007 yılından itibaren çeşitli davalar açtığını ve reddedildiğini, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının bulunup bulunmadığı ve kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı dava dilekçesinde olayları anlatırken daha önce de davalar açtığını, halen boşanamadığını, evliliğin artık çekilmez hale geldiğini belirterek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş olup erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkarısında yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve aynı maddenin son fıkrasında yer alan eylemli ayrılık hukuki sebeplerine dayanılarak açıldığının kabulü gerekir.
3.Bölge Adliye Mahkemesi'nin de kabulünde olduğu üzere 10.07.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında da aynen bu sözleri tekrarlamış ve uyuşmazlık bu şekliyle belirlenmiştir. Davacı tarafından daha sonra 18.11.2019 tarihli celsede davacının boşanma sebebi olarak hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı hem de fiili ayrılığa dayalı boşanmayı talep ettiğini beyan etmesinin 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesi gereğince dava dilekçesinin açıklaması olarak kabul edilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davacının bu beyanının ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra yapılması nedeniyle iddianın genişletilmesi olarak kabul edilmesi doğru değildir. Hal böyle iken erkeğin fiili ayrılığa dayalı davasına yönelik istinaf itirazlarının incelenerek karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı boşanma davası yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı erkeğin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.