"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3146 E., 2023/952 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde; davalı ile 1992 yılından beri evli olduğunu, bu evliliklerinden 4 çocuklarının bulunduğunu, bu çocuklardan ...'nün reşit olmadığını, davalı ile zaman zaman geçimsizliklerinin olduğunu, ancak sorunlarını çözdüklerini ve bu şekilde devam ettiklerini, son yaptığı ihaneti kabul edemediğini, eşinin kendisini aldattığını, bu durumun telefon kayıtları ve tanıklar dinlenildiğinde ortaya çıkacağını, bu nedenlerle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayuılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği davalı ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduklarından kabul etmediğini, evliliklerinde dişe dokunur sorun olmadığını, ... taşımacılığı yaparak evini geçindirdiğini ve çocuklarını büyüttüğünü, şuan öğrenci servisi sürdüğünü, hiç vukuatının bulunmadığını, bir evde evin beyinin olmaması halinde o eve gitmediğini, kendisinden yardım isteyen aileye beyiniz gelince arayın gelirim dediğini, kışın 8 ay okul sezonunda çalıştığını, bu nedenle gereksiz ve yersiz açılan davanın reddine, takdire göre ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, gerçeklere dayanmayan aşırı miktarlardaki nafaka ve tazminatın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2019/123 Esas, 2020/145 Karar sayılı kararıyla; dinlenen tanık beyanları, telefon kaydı dökümleri birlikte değerlendirildiğinde; kadının, erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğunun aile içinde uzun zamandır bilindiği, söz konusu kadının aynı zamanda komşuları olması nedeniyle kendisinin de görüştüğü, bu olayları öğrendiği 1-1,5 yıldır görüşmeyi kestiği, erkek ise dolmuş şoförlüğü yapması nedeniyle sadece iş gerekçesiyle görüştüğü şeklinde açıkladığı, aldattığı iddia edilen kadının aynı zamanda tarafların komşusu olduğu, kadının iddiası kanıtlanmış olsa dahi davacı tanığı ... 'nün beyanı ve taraf beyanlarında belirtildiği üzere "....mahkemeyi açtıktan sonra dahi bir süre daha evde yaşamaya devam etmesi.." bu tarihten önceki tüm vakalar affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılanmış olduğundan erkeğin kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine kadın ve ortak çocuk lehine hükmedilen aylık ayrı ayrı 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davalının akrabaları tarafından davacı evden kovulurken davalının müdahale etmediği, davanın reddi kararının hatalı olduğu, tarafların boşanma iradelerini mahkemenin dikkate almadığını belirterek kararın kaldırılması, davanın kabulüne karar verilmesi talebi ile, davalı erkek vekilinin ise; müvekkilinin kusurunun bulunmadığına yönelik tespitin doğru olduğu, boşanma süresince davalının hem eşi hem de çocuklarının hakaretlerine maruz kaldığı, şiddet gördüğü, müvekkilinin duruşmada boşanmak istediğini açıkça beyan ettiği, her iki tarafın da boşanma iradesini ortaya koyduktan sonra tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılması, boşanmaya karar verilmesi talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.04.2022 tarihli ve 2020/1593 Esas, 2022/1081 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece tarafların dava açıldıktan sonra dahi bir süre daha aynı evde yaşamaya devam etmeleri nedeniyle davacının davalının varsa bile kusurlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmişse de toplanan delillere göre, davalı erkeğin komşuları olan ... isimli kadının evine sık sık gittiği, erkek tarafından da bu durumun inkar edilmediği ancak işi nedeniyle gittiğini iddia etmişse de davalının servis şoförü olduğu, evine gittiği kadının okul çağında çocuğunun olmadığı, bu nedenle bu kadının evine gitmesi için makul bir sebebinin bulunmadığı, ayrıca davacı kadının bu durumdan rahatsız olduğu, bu nedenle bu kadınla görüşmeyi kestiği, buna rağmen davalı erkeğin bu kadınla görüşmeye devam ettiği, dosya içerisine alınan telefon kayıtlarının incelenmesinde ... isimli kadının eşine ait olduğu belirlenen ... nolu hat ile davalı adına kayıtlı ... nolu hat arasında hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde ve sıklıkta telefon görüşmesinin bulunduğu, davalının da telefonla görüştüğünü kabul ettiği, sosyal inceleme raporunda uzmana verdiği ifadesinde eşinin ... isimli kadınla görüşmelerini istemese de ... hanım ve ailesiyle geçmişe dayalı bir dostluğa sahip olduklarını bu yüzden görüşmeye devam edeceğini beyan ettiği, gerek telefon kayıtları gerekse tanık beyanlarından davalı erkeğin eşini aldatmasa bile güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, davalının 16.01.2020 tarihli duruşmadaki davacı kadının evi terk ettikten sonra tekrar eve döndüğü, eve döndükten sonra ne davacının ne de kendisinin konuşmadıkları, sonra davacının evden çıkıp gittiği yönündeki beyanı dikkate alındığında tarafların davacı eve döndükten sonra evlilik birliğinin gerektirdiği şekilde ortak bir yaşantılarının ve paylaşımlarının olmadığı, bu yönde başka bir delil de bulunmadığı, boşanma davası açıldıktan sonra kadının bir süre daha ortak evde davalı ile birlikte yaşamasının davalıyı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlamına gelmeyeceği, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davacının davalıyı affettiği gerekçesiyle davalıya kusur yüklenmeyerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu; her ne kadar davalı taraf mahkemece verilen boşanma davasının reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuşsa da davalının açmış olduğu bir boşanma davasının bulunmadığı, anlaşmalı boşanma şartlarının da gerçekleşmediği, verilen red kararının davalının menfaatine olduğu, davalının kararı istinaf etmekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından davalı tarafın yapmış olduğu istinaf başvurusunun usulden reddine, davacı tarafın boşanma davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk 2003 doğumlu ...'in yargılama sırasında ergin olması nedeniyle velâyeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk için takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının çocuğun reşit olduğu tarih olan 04.08.2021 tarihine kadar devamına, çocuk ergin olduğundan iştirak nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın için aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadının maddî-manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 02.11.2022 tarihli kararı ile; "dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi davalı erkeğin istinaf talebini hukuki yararı olmadığından bahisle usulden reddetmiş, davacı kadının istinaf talebinin kabulü ile davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Davalı erkeğin istinaf dilekçesinin incelenmesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı kadının kusurlu olduğunun iddia edildiği, sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararını kusur belirlemesi yönünden istinaf ettiği anlaşılmaktadır. Dava reddedilmiş olsa dahi kararın davalı tarafından kusur belirlemesi yönünden istinaf edilmesinde davalının hukuki yararı olduğu açıktır. O halde davalı erkeğin ilk derece mahkemesi kararını kusur belirlemesi yönünden de istinaf ettiği hususu da gözetilerek istinaf incelemesi yapılmak üzere..." kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda tarafların istinaf başvurularının incelenmesine karar verildiği, Mahkemece tarafların dava açıldıktan sonra dahi bir süre daha aynı evde yaşamaya devam etmeleri nedeniyle davacının davalının varsa bile kusurlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmişse de toplanan delillere göre, davalı erkeğin komşuları olan ... isimli kadının evine sık sık gittiği, erkek tarafından da bu durumun inkar edilmediği ancak işi nedeniyle gittiğini iddia etmişse de davalının servis şoförü olduğu, evine gittiği kadının okul çağında çocuğunun olmadığı, bu nedenle bu kadının evine gitmesi için makul bir sebebinin bulunmadığı, ayrıca davacı kadının bu durumdan rahatsız olduğu, bu nedenle bu kadınla görüşmeyi kestiği, buna rağmen davalı erkeğin bu kadınla görüşmeye devam ettiği, dosya içerisine alınan telefon kayıtlarının incelenmesinde ... isimli kadının eşine ait olduğu belirlenen .... nolu hat ile davalı adına kayıtlı .... nolu hat arasında hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde ve sıklıkta telefon görüşmesinin bulunduğu, davalının da telefonla görüştüğünü kabul ettiği, sosyal inceleme raporunda uzmana verdiği ifadesinde eşinin ... isimli kadınla görüşmelerini istemese de ... hanım ve ailesiyle geçmişe dayalı bir dostluğa sahip olduklarını bu yüzden görüşmeye devam edeceğini beyan ettiği, gerek telefon kayıtları gerekse tanık beyanlarından davalı erkeğin eşini aldatmasa bile güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, davalının 16.01.2020 tarihli duruşmadaki davacı kadının evi terk ettikten sonra tekrar eve döndüğü, eve döndükten sonra ne davacının ne de kendisinin konuşmadıkları, sonra davacının evden çıkıp gittiği yönündeki beyanı dikkate alındığında tarafların davacı eve döndükten sonra evlilik birliğinin gerektirdiği şekilde ortak bir yaşantılarının ve paylaşımlarının olmadığı, bu yönde başka bir delil de bulunmadığı, boşanma davası açıldıktan sonra kadının bir süre daha ortak evde davalı ile birlikte yaşamasının davalıyı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlamına gelmeyeceği, boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurlu davranışın varlığının ispatlanamadığı; gerekçesiyle davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk 2003 doğumlu Kerim'in yargılama sırasında ergin olması nedeniyle velâyeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk için takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının çocuğun reşit olduğu tarih olan 04.08.2021 tarihine kadar devamına, çocuk ergin olduğundan iştirak nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın için aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadının maddî-manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek davacı tarafın boşanma davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, davalı tarafın istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; davalı müvekkilin kusurlu olduğu yönünde değerlendirme yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu değerlendirmeyi kabul etmediklerini, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek; kabul edilen dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.