"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1543 E., 2023/962 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Turgutlu Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/852 E., 2021/350 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, tedbir nafakasına ilişkin olarak verilen hüküm davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise reddedilen yön dışındaki yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1979 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, kadının, psikolojik rahatsızlıkları olduğunu, erkeğin ailesini istemediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, hakaret ve beddua ettiğini, ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, erkek yararına 1 milyon maddî tazminat, 1 milyon manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeğe aykırı olduğunu, erkeğin, hakaret ve tehdit ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, baskıcı olduğunu, birden fazla kez ortak konuttan kovduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına 10.000,00 TL tedbir nafakası, 10.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 1 milyon maddî tazminat, 1 milyon manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediği, hakaret ettiği, erkeğin ise kadına hakaret ettiği, kadına birden çok fiziksel şiddet uyguladığı, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan erkeğin davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 35.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu erkeğin yasal şartları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadının, sabit ve yeterli gelirinin olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği dikkate alınarak boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı kazanan kadın yararına aylık 550,00 TL tedbir nafakası, kadının yasal şartları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının olmadığı, kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tazmin taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu bir davranışının olmadığı, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, tedbir nafakası ile tazminatların miktarlarının çok az olduğu, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve tazminatların miktarları ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada dinlenen ve beyanı hükme esas alınan tarafların ortak çocuğu ... hakkında, hükümden sonra yalan tanıklık suçundan kamu davası açıldığı ve bu şahıs hakkında ceza mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi halinde, hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına geldiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen durumlarda, sanığın suçlu olduğu konusunda ulaşılmış bir vicdani kanaat bulunmakta ve bu kanaatin kasten yeni bir suç işlenmemesi şartına bağlı olarak hüküm ifade etmediği, sanığın suçluluğu konusunda ulaşılmış olan vicdani kanaat ve ceza mahkemesinin kararı, tespit ettiği maddî olgular bakımından hukuk hakimini bağlayacağı, bu sebeple bu tanığın Kurban Bayramında yaşandığını bildirdiği, erkeğin kadına yönelik hakaret ve fiziksel şiddet içeren davranışlarda bulunduğu yönündeki kabulün ve gerekçenin hükümden çıkarılması gerektiği, ancak, söz konusu tanığın beyanı dışında kadının tanıklarından ...'ın anlatımları dikkate alındığında, erkeğin kadına hakaret ettiği vakıasının diğer delillerle de sabit olduğu ve erkeğe bu sebeple kusur yüklenmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, diğer taraftan erkek hakkında Turgutlu 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/640 Esas sayılı dosyasında eşe basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralama suçundan kamu davası açıldığı, yargılama sonunda 04.11.2020 tarih, 2020/453 Karar sayılı kararla suçun sabit görülerek neticeten erkeğin 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği, kararın itiraz edilmeksizin 12.11.2020 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince suç tarihi olan 21.10.2019 tarihinin, boşanma dava tarihi olan 15/.10.2019 tarihinden sonra olması sebebiyle, bu olayın kusur tespitinde dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de karşı dava tarihinin 23.10.2019 tarihi olması karşısında, kadının delil olarak dayandığı ceza dava dosyasının kusur belirlemesinde dikkate alınmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, Turgutlu 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.11.2021 tarih, 2019/640 Esas, 2020/453 Karar sayılı ceza dava dosyasındaki mahkumiyet kararı ve Turgutlu Devlet Hastanesinde düzenlenen 21.10.2019 tarihli kesin doktor raporu dikkate alındığında kadının dayandığı fiziksel şiddet vakıasının da sabit olduğunun da diğer delillerle ispatlandığı, erkeğin dayandığı diğer vakıalardan; kadının psikolojik rahatsızlığı ve geçimsiz kişiliği olduğu, geçirdiği rahatsızlığı çevresine mevcut durumdan daha ağır olduğu şeklinde anlattığı, ameliyat sonrası ortak konut yerine daha çok ...'de kaldığı, ortak konuttaki ev işlerini yapmadığı, hakkında uzaklaştırma kararı almakla tehdit ettiği, baba ile oğulun arasının düzelmesine engel olduğu, eşi hasta iken habersiz adına kayıtlı taşınmazı kızına devrettiği, ortak konutun tapusunun üzerine yapılmasını istediği yönündeki; kadının dayandığı diğer vakıalardan ise; tehdit edildiği, taşınmazını kendisine devretmeye zorlandığı, son dönemde evin ihtiyaçlarının karşılanmadığı, evden kovulduğu yönündeki vakıalara yönelik ise somut bir delil bulunmadığı, ev işlerinin yapılmamasına ilişkin delil olarak sunulan fotoğrafların ne zaman ve hangi koşullarda çekildiğinin belli olmaması, diğer bir kısım maddî vakıaların üzerinden uzun zaman geçtiği, sonrasında evliliğin devam ettiği, bu sebeple bu olayların affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulünün gerektiği, tanıkların bir kısım sözlerinin bizzat görgüye dayanmadığı, duyumlardan ibaret olduğu, bu sebeple de tanık beyanlarına dayalı olarak taraflar aleyhine başkaca kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumuna göre erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun tespiti ile her iki davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği ancak takdir edilen tazminat miktarlarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları da dikkate alındığında az olduğu, boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı kazanan kadın yararına tedbir nafakası takdir edilmesinin isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında tedbir nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az kusurlu kadının, babasından kalan biri kullanılamaz iki ev ile bir dükkanı bulunduğu kendi beyanından, 8.000,00 TL kira geliri bulunduğu 10.08.2020 tarihli sosyal ve ekonomik durum araştırma raporundan, adına 8 adet mesken, 1 adet dükkan kaydı olduğu, 2 adet tam hisseli taşınmazını ise dava tarihinden iki ay kadar önce devrettiği TAKBİS pasif kayıt sorgulamasından anlaşılan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu sebeple de lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının gerçekleşmediği, buna göre İlk Derece Mahkemesince kadının sabit ve yeterli gelirinin bulunduğu, bu nedenle boşanma yüzünden yoksulluk halinin oluşmayacağı gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş olmasında, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, ülkedeki ekonomik göstergeler ve hakkaniyet ilkesi de gözetildiğinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kadın yararına 300.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminat, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatlar, tedbir nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve tazminatların miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, af olgusunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin tedbir nafakası yönünden, istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin ise reddedilen yön dışındaki temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.