"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/720 E., 2023/896 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminatların miktarları yönlerinden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 05.05.2005 yılında evlendiklerini, davalının, müvekkilini 2018 yılı mayıs-haziran aylarında bir ramazan günü, iftar saatinde darp ettiğini, olayın karakola ve şikayete kadar geldiğini, başka bir konutta ve geçici ilişkiler yaşadığı kız arkadaşları ile kalmaya başladığını, gece hayatına ve eğlenceye daldığını, aldatma olayını öğrenen davacının daha sonrasında davalının sosyal medyada yer alan fotoğraf ve görüntülerinden öğrendiğini, tarafların ortak çocuğu olan ...'un astım hastası olduğunu, davalıdan kaynaklanan ağır kusurlu davranışları nedeni ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedeniyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyet haklarının müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, davacının, çoğu zaman davalı eşin kıyafetlerini yıkamadığını, ütülemediğini ve ev hanımı olduğu halde üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının çoğu zaman müvekkilinden ayrı yattığını, müvekkilinin hiçbir zaman sadakat yükümlülüklerine aykırı davranmadığını, müvekkilinin ailesi ve çocukları için harcayan bir eş ve baba olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirme imkanı kalmadığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2021 tarihli ve 2019/506 Esas, 2021/31 Karar sayılı kararıyla; boşanmada kusurun erkeğe ait olduğu, kadının kusurunun ispatlanamadığı, erkeğin evlilik birliğinin yüklediği sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, hakaret ettiği, tehdit ettiği, kadına ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık ayrı ayrı 400,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 600,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.04.2022 tarihli ve 2021/519 Esas, 2022/706 Karar sayılı kararıyla; kadın lehine hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğu, bu nedenle, kadın lehine aylık 1.750,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek kadının yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunun kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm tesisine, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın tarafından, tazminatlar ve nafaka miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden yönlerden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 02.11.2022 tarihli ve 2022/6062 Esas ve 2022/8792 Karar sayılı kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.
3.Dairemizin bozma ilamı öncesinde dosyaya ibraz edilen davacı vekilinin 25.10.2022 tarihli feragat beyanı kapsamında yeniden değerlendirme yapılması yönünde dosya Bölge Adliye Mahkemesince Dairemize gönderilmiş, Dairemizin 11.01.2023 tarihli ve 2022/11045 Esas-2023/148 Karar sayılı ilamı ile; "12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı HMK’nun (6100 sayılı Kanun) "Hükmün tashihi" kenar başlıklı 304 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
" (1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. ... "6100 sayılı Kanun’da ise karar düzeltme kanun yolu düzenlemesine yer verilmediği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine göre, Dairemizce temyiz incelemesi sonucunda verilen kararda maddî hata saptanamadığı gibi, maddî hataya dayandığı ileri sürülen hususun hukuki nitelendirmeye ilişkin olduğu Dairemizce bozma kararı verildiği an itibariyle, fiilen ve Uyap sistemi üzerinde dilekçe görülmediğinden, verilen kararda maddî hata bulunmadığı gibi, mahkemece bozmaya uyulduğu takdirde feragat konusunda karar verilebileceğinin de anlaşılmış bulunmasına göre, maddî hata talebinin reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle maddî hatanın düzeltilmesi talepli dilekçenin reddi yönünde karar verilerek dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma konusu olan maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden yeniden değerlendirme yapılmasından önce, öncelikle, davacı vekilinin dosya Yargıtayda temyiz incelemesinde iken Uyap'tan gönderdiği 25.10.2022 tarihli feragat beyanı içerir dilekçenin değerlendirilmesi gerektiği, davacı vekilinin bu dilekçesi incelendiğinde, "müvekkili ..., davadan feragat edilmesini istediğini belirterek huzurdaki boşanma davasından (velâyet ve nafakaya ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla) feragat ettiklerini" bildirdiği, boşanma davasının davacı kadın tarafından açıldığı, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükme karşı davacı tarafından nafaka ve tazminat miktarları yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur tespiti, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğu, istinaf edilmeyen boşanma, velâyet, kişisel ilişki süreleri yönünden yerel mahkemece verilen kararın istinaf edilmediğinden kesinlemiş olduğu, davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde bu yönlerden de talep bulunması kesinleşme durumunu ortadan kaldırmayacağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 nci maddesinde feragatin tanımlanmış olduğu, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak ifade edildiği, feragat davaya son veren taraf işlemlerinden biri olup, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, yine feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı ancak feragatin, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği gibi, kesin ve açık bir irade beyanı ile hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, böyle olunca, mahkemece verilen bir kararın temyizi aşamasında, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş bir karar olmadığından, davadan feragat edilmesinin mümkün olduğu, boşanmanın kesinleşmiş olması nedeniyle, asıl için hüküm ve sonuç doğurmayacağı kabul edilen feragat iradesinin, fer'îler için geçerli olduğunun söylenemeyeceği, kaldı ki, davacı vekilinin feragat dilekçesinde, velâyet ve nafakaya ilişkin hususlar saklı kalmak şartı yazılı olup, bu şekildeki beyanın 6100 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasındaki emredici kurala aykırı olduğu, boşanma davasından feragat edildiği takdirde, feragatin boşanmanın ferileri yönünden de hukuki sonuç doğuracağının muhakkak ise de; asıl iradenin boşanmaktan feragat yönünde ortaya konulduğu, boşanma kararının kesinleştiği, o halde boşanma kesinleştiği için, boşanmadan bağımsız hale gelen feri talepler yönünden, her bir talep için feragat iradesinin açıklanmasının zorunlu olduğu, davacı tarafın da gerek bozma ilamına karşı beyan dilekçesinde, gerekse duruşmada alınan beyanında, müvekkilinin boşanmanın fer'ileri yönünden feragat iradesinin bulunmadığını, davanın tamamen boşanma dahil reddi amaçlı feragat ettiklerini, aksi halde; boşanmanın kesinleştiği kabul edilirse, fer'ilerine yönelik bir feragat iradelerinin bulunmadığını beyan ettiği, bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, gerek boşanma kararı kesinleştiği, gerekse feragat beyanının şarta bağlı tutulduğu dikkate alındığında, davacı vekilinin feragat beyanının hem kesinleşen hususlarda hem de kesinleşmeyen fer'iler için bozma konusu maddî ve manevî tazminat konusunda hukuken sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle uyulmasına karar verilen bozma ilamı uyarınca, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, filli evlilik süresi, paranın alım ve erkeğin ödeme gücü, hakkaniyet ilkesi gözönünde tutularak, davacı kadın lehine 200.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; müvekkilin evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu olmadığı gibi davacı kusurundan daha fazla kusuru da söz konusu olmadığını, yoksulluk nafakası ve tazminat şartlarının oluşmadığını, iştirak nafakalarının miktarlarının oldukça yüksek olduğunu ileri sürerek; kusur, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın için hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)309 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.