"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/159 E., 2023/943 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Turgutlu Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/848 E., 2021/1215 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının kahve alışkanlığının olması, çalışmaması, ortak hareket etmemesi, sosyal hayatta müvekkilini yalnız bırakması, hakaret ve küfür etmesi, aşağılaması, bağırıp çağırması, saygısızca davranması, müvekkilinin ve ortak çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilenmemesi, çocukların yetişmesine katkıda bulunmaması, sorumluluk almaması, eğitimleriyle ilgilenmemesi, müvekkiline hizmetçi muamelesi yapması, küçük meselelerden dolayı çocuklara fiziksel şiddet uygulaması, bu sebeple çocukların psikolojik destek almak zorunda kalmaları nedenleriyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının çalışmaya başlayınca hayat anlayışında ve beklentilerinde değişiklikler olması, müvekkilinden taleplerinin artması, hep gezmek ve eğlenmek istemesi, gereksiz harcamalar yapması, müvekkilini beğenmemeye başlaması, istemediğini söylemesi, küçümsemesi, hakaret etmesi, eve geç saatlerde gelmesi, cinsel hayattan uzaklaşması, yatağını ve odasını ayırması, ilgisini tamamen kesmesi, aşırı sinirli ve öfkeli davranması, tutarsız ve garip hareketler yapması, çocuk ile ilgilenmemesi, çocukların çalışmalarına, eğitimlerine engel olması, ortak evi ve çocukları ihmal etmesi nedenleriyle davacının kusurlu olduğunu beyanla davanın reddine, aksi halde ayrılık kararı verilmesine, çocuklarla tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, boşanma halinde çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının, davacıyı aile ve akraba ziyaretlerinde yalnız bıraktığı, davacıya aşağılayıcı sözler söylediği ve hakaret ettiği ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, tarafların diğer iddialarını ise ispat edemedikleri, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir, ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davacı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, çocuk ... hakkında sağlık tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin davalının boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde ve maddi vakıa tespitinde bir usulsuzluk görülmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunduğundan davasının kabulüne karar verilmesinde ve ayrılık kararına hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği, ortak çocukların yargılamanın başından beri anne ve annenin yakın çevresi ile birlikte yaşadıkları, sosyal yaşam ortamlarını annenin yanında oluşturdukları, sosyal inceleme raporunda velayetlerin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olacağı görüşü karşısında, velayetlerin anneye verilmesinde bir usulsüzlük görülmediği, çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin; babalık duygularını tatmine elverişli, yeterli ve makul bulunması karşısında usulsüzlük görülmediği, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiğinden tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek yargılama boyunca ortak çocuklar lehine tedbir nafakalarına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında isabetsizlik görülmediği ve makul olduğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocukların yaşına uyumlu ihtiyaçları, eğitim giderleri, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında, çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarlarında usul ve kanuna aykırılık görülmediği ve makul olduğu evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olayların davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve davacının boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitireceği anlaşılmakla, davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları dikkate alındığında takdir edilen tazminat miktarlarında usul ve kanuna aykırılık görülmediği ve makul olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiğinden tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek yargılama boyunca ortak çocuklar lehine tedbir nafakalarına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında isabetsizlik görülmediği ve makul olduğu, davacının asgari ücretli çalıştığı, ailesi ile yaşadığı, başkaca geliri ve mal varlığının bulunmadığı, davalının ise ailesi ile birlikte çiftçilikle uğraştığı, ziraat mühendisi olduğu, ailesine ait evde yaşadığı, dosya kapsamından gelirinin kadına göre çok daha iyi olduğu ve bu suretle kadının boşandıktan sonra yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, ülkedeki ekonomik göstergeler ve hakkaniyet ilkesi de gözetildiğinde makul olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi ile davanın kabulü ve boşanma yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.