Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7223 E. 2023/5069 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, erkeğin sadakatsizlik nedeniyle tam kusurlu bulunması üzerine verilen boşanma kararına, nafaka, tazminat miktarları ve ziynet eşyalarının iadesi taleplerinin reddine yönelik itirazlar.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğunun tespit edilmesi, nafaka ve tazminat miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranına göre uygun bulunması, ziynet eşyası talebinin ispatlanamaması ve hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2287 E., 2023/1003 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/377 E., 2022/390 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin sadakatsizliği, güven sarsıcı davranışları, birlikte olduğu kadın sayısıyla övünmesi, eşine hakaret etmesi, küfür ve aşağılayıcı sözler söylemesi, evden kovması, eşine çok eşlilikten kaynaklanan cinsel yolla geçen hastalık bulaştırması, borçlarını kapatmak için müvekkilinin bütün ziynetlerini alması, evi terk etmesi, eşinin ve çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmemesi sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, erkeğin iddilarının asılsız olduğunu, kabul etmediklerini beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaz ise şimdilik 1.000,00 TL bedelinin faizleriyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının iddialarının gerçek olmadığını, kabul etmediklerini, kadının tüm ihtiyaçları karşılanmasına rağmen memnuniyetsiz olduğunu, eşinin ekonomik durumunu gözetmediğini, keyfi isteklerde bulunduğunu, müvekkilinin babasının maddi yönden sürekli taraflara yardım ettiğini, buna rağmen kadının, müvekkilinin ailesine soğuk davrandığını, evlerine gelmelerini istemediğini, müvekkiline hakaret ettiğini, aşağıladığını, son dönemde sürekli eşinden evden gitmesini istemesi sebebiyle müvekkilinin evden ayrılmak zorunda kaldığını, ancak evin ve çocuğun giderlerini karşılamaya devam ettiğini, talep olunan nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, ziynet eşyalarının kadından alınmadığını beyanla, kadının davasının ve taleplerinin reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, başka bir kadınla ilişkisi bulunduğu, bu suretle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadın tarafından iddia edilen diğer vakalar ile erkek tarafından ileri sürülen iddiaların ispatlanamadığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin annesine verilmesine, çocuk ile babası arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk ve kadın lehine 24.03.2020 tarihli ara karar ile hükmedilen tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere çocuk lehine aylık 1.200,00 TL iştirak, kadın lehine 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, erkeğin sadakatsizliğinin sabit olduğunu ve zina sebebi ile boşanma kararı verilmesi gerektiğini, ziynet alacağı davasının reddedilmesinin hatalı olduğunu, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat miktarlarının az olduğunu, kabul edilen tazminat miktarları üzerinden lehe vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hukuki nitelendirme, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat miktarları, vekalet ücreti, reddedilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili, davanın ispatlanamadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ve reddine karar verilmesi gerektiğini, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi, manevi tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin"sadakat yükümlülüğünü ihlal etme" maddi vakıasının gerek kadın tanıklarının, gerekse erkeğin tanığı babasının beyanları ve özellikle sosyal inceleme raporundaki erkeğin "haftanın çoğu günü kız arkadaşı ile birlikte yaşadığı" yönündeki kabulü ile sabit olduğu ve erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının zina hukuki nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi bu yönde usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslahı da bulunmadığı, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, kadın vekilinin 25.11.2021 tarihli celsedeki "zina, terditli olarak da birliğin sarsılması sebebiyle boşanma" isteğinin iddianın genişletilmesi niteliğinde olmasına ve erkek vekilinin talebe muvafakat etmemiş bulunmasına göre, kadın vekilinin öncelikle zina sebebine dayalı boşanma kararı verilmesi gerektiği yönündeki talebinin yerinde olmadığı, sosyal inceleme raporu ve ortak çocuğun annesi ile yaşamak istemesine göre çocuğun velayetinin anneye verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, gerçekleşen kusurlu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanmakla kadının eşinin madi desteğini yitireceği, kadın lehine maddi ve manevi tazminatın kanuni şartlarının oluştuğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen tazminat miktarlarının yerinde olduğu, boşanmanın fer'i niteliğinde olan maddi ve manevi tazminat isteklerinin harca tabi olmadığı, kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat sebebiyle ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir yanlışlık bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, yargılama sırasında ev hanımı olduğu, sürekli, düzenli ve kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli bir geliri ve malvarlığı bulunmadığının belirlendiği, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, buna göre kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir edilen nafaka miktarında isabetsizlik görülmediği, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun yaşına uyumlu ihtiyaçları, eğitim giderleri, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının makul olduğu, ziynet eşyası davasının ispat edilemediğinden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili, erkeğin sadakatsizliğinin sabit olduğunu ve zina sebebi ile boşanma kararı verilmesi gerektiğini, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat miktarlarının az olduğunu, kabul edilen tazminat miktarları üzerinden lehe vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; boşanma hukuki sebebi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat miktarları, vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebi ile açılan davada, erkeğin zinası sebebi ile boşanma kararı verilip verilemeyeceği, hukuki nitelendirmenin doğru yapılıp yapılmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevi tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı, davacı kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar yönünden lehe nispi vekalet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 327 inci, 328 inci ve 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı ve 33 üncü maddesi, 141 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.