Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7229 E. 2024/2090 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan taşınmaz devrine ilişkin hükmün icrasının mümkün olmaması nedeniyle açılan yargılamanın iadesi davasının kabul edilip edilmeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın iadesi sebeplerinden olan “hileli davranış” iddiasının ilk derece mahkemesince esastan incelenip reddedildiği, “mahkemenin kanuna aykırı teşekkül etmesi” iddiasının ise hak düşürücü süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/964 E., 2023/1034 K.

DAVA TARİHİ : 24.03.2022

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kuşadası Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/233 E., 2022/839 K.

Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; müvekkilinin davalıdan zina sebebiyle boşanma davası açıp boşanmak istemesine rağmen davalının anlaşmalı boşanma konusunda ısrar edip müvekkilini ikna etmesi üzerine müvekkilinin de bilgisizliği ve tecrübesizliğinden yararlanılarak güven telkini ile, İstanbul Beykoz Tapu Sicil Müdürlüğü'nde kayıtlı A Blok 61 nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olan 1/2 hissesinin davacıya kalacağının tespiti şeklinde icrası ve infazı mümkün olmayan hatalı bir protokol hükmü ile anlaşmalı boşandıklarını, Mahkemenin tapu kaydını celp etmediği ve kararı da eda hükmü içerir şekilde vermediği için kanuna aykırı teşekkül ettiğini, bu sebeple tapu kaydının devrine ilişkin hükmün tapuda infaz edilemediğini, bunun üzerine davalının, kendi istek ve gerçek iradesi ile müvekkilinin evlenmeden önceki birikimleri ve ailesinin katkılarıyla aldığı taşınmazın tamamının müvekkiline devri için 20 yıllık muhasebecisi Işılay Yılmaz'a Bodrum 21. Noterliği'nin 25.10.2018 tarihli vekâletnamesi ile yetki verdiğini, taşınmazın tamamının 30.10.2018 tarihinde tapuda müvekkiline devredildiğini, aynı akşam davalının müvekkilinin ikametgahına gelerek tartışma çıkardığını, tehdit ve hakaret ettiğini, tarafların birbirini şikayet etmesi üzerine davalı aleyhine Bodrum 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce mahkumiyet kararı verildiğini, davalının bu olay sonrasında müvekkiline husumet besleyerek Mahkemenin boşanma kararındaki taşınmazın devrine ilişkin boşluktan yararlanıp vekâlet görevinin kötüye kullanıldığından bahisle 27.12.2018 tarihinde müvekkili aleyhine Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/816 Esas sayılı dosyası ile taşınmazın tapu kaydının iptali, adına tescili istemli dava açtığını, davalının kötü niyetli davrandığını, haksız davasını halen devam ettirdiğini belirterek, davalının boşanma kararına hileli şekilde tesir eden davranışta bulunmuş olması, mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemesi, en önemlisi kararın eda hükmü içermemesi ve bu sebeple infazının mümkün olmaması nedeniyle, Kuşadası 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi'nin 2017/458 Esas, 2017/388 Karar sayılı kararı hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 374 üncü ve 375 inci maddeleri gereğince yargılamanın iadesine, tarafların gerçek iradesi olan ilama konu İstanbul İli, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı Sokak, Sahipmolla Çiftliği mevkiinde bulunan ve tapunun 1/2 pafta, 6 parselde kayıtlı, 560/615750 arsa paylı, A blok, 61 nolu bağımsız bölümün tamamının müvekkiline devir edileceğine ilişkin eda içeren ve infazı mümkün olan bir hüküm kurulmasına, aksi halde Mahkeme ilamının 7. maddesinde hüküm altına alınan taşınmazın devrine ilişkin maddenin hükümden çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; davacının ileri sürdüğü yargılamanın iadesi taleplerinin söz konusu olmadığını, hiç birinin yasada sınırlı olarak sayılan yargılamanın iadesi sebeplerine girmediğini, davacının bahse konu anlaşmazlığı en geç 2018 yılında öğrendiğini, yasanın belirlediği 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Davacı taraf vekili Kuşadası 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/458 Esas, 2017/388 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, yapılan protokolde davalı tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması ile Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması iddialarıyla boşanma kararı hakkında yargılamanın iadesi ile ilama konu İstanbul İli, Beykoz İlçesi, Çavuşbaşı Sk. Saip Molla Çiftliği Mevkiinde bulunan 6 Parselde kayıtlı A Blok 61 Bağımsız bölüm nolu taşınmazın tamamının müvekkile devir edileceğine ilişkin eda içerir ve infazı mümkün hüküm kurulmasını talep ettiği; Kuşadası 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/458 Esas 2017/388 Karar sayılı dosyasına sunulan protokolde "Halen davalı ...'nun maliki bulunduğu İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı Sok. Saip Molla Çiftliği Mevkii 12 Pafta, 6 Parsel sayısında kayıtlı olan gayrimenkulün davalı adına kayıtlı olan 1/2 hissesinin boşanma kararını takiben 15 gün içinde davalı ... Tarafından davacı ... Başoğlu'na devredilecektir." denildiği ve protokolün davanın asilleri tarafından imzalandığı, yine ilgili Mahkemenin 11.09.2017 tarihli karar celsesinde davacı asil ile vekili ve davalı asilin hazır olduğu duruşmada taraflarca imzalanan protokol hakim huzurunda taraflarca herhangi bir itiraz bulunmadan onaylanarak ilamın hüküm kısmının 7. bendinde " Davalının maliki bulunduğu İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı Sok. Saip Molla Çiftliği Mevkii 12 Pafta, 6 Parsel sayısında kayıtlı olan gayrimenkulün davalı adına kayıtlı olan 1/2 hissesinin boşanma kararını takiben 15 gün içinde davacıya kalacağının tespitine, devir ve harç masraflarının davalıya ait olacağının tespitine" şeklinde hüküm kurulduğu, imzalanan protokolün kararın eki sayıldığı ve kararın 30.01.2018 tarihinde kesinleştiği, yargılama neticesinde davacı taraf vekilinin davalı tarafın dava konusu taşınmazın tamamını davacı müvekkiline verme taahhüdüne aykırı olarak protokolün düzenlenmiş olduğuna ilişkin iddiasının taraflar ve davacı vekilinin hazır bulunduğu duruşmada taraflarca herhangi bir itiraz bulunmaması ve hakimin imzalanan protokolü onaylaması ile sözü edilen anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra sözleşme niteliğinde olan protokol hükümleri taraflar için bağlayıcı hâle gelecek olup kesinleşen sözleşme hükümlerinden tarafların vazgeçmesi mümkün olmadığından tarafların Mahkeme haricinde Mahkemeye sunulan protokol dışında diğer uyuşan beyanlarının tespitinin istenmesi yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak değerlendirilemeyeceği, davacı vekilinin 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinde yer alan "Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması" iddiasının bir an için kabul edilmesi halinde dahi kanun koyucu tarafından aynı kanunun 377 nci maddesinde yer alan madde ile yargılamanın iadesi talebinin dinlenebilmesi için Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre tanındığı, davacı taraf aleyhine davalı tarafça Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/816 Esas sayılı tapu iptal ve tescil davasının açılmasıyla öğrenildiği ancak davacı tarafça bu hakkın verilen hak düşürücü sürede kullanılmadığı gerekçesiyle davacı tarafın yargılamanın iadesi isteminin 6100 Sayılı Kanun'un 375 inci vd. maddesindeki şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını yeniden tekrarlamak suretiyle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, hile iddiasının incelenmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın usulden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil edeceği, davanın hem usulden, hem de esastan reddine karar verilmesi mümkün olmadığı, nitekim yargılamanın iadesi taleplerinde 6100 sayılı Kanun'un 379 uncu maddesi gereğince işin esasının incelenmesinden önce talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığı, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığı ve ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığının mahkemece kendiliğinden inceleneceği, bu koşullardan biri eksik ise hâkimin davayı esasa girmeden reddedeceği düzenlendiği, İlk Derece Mahkemesince "hileli davranış" nedenine dayalı yargılamanın iade istemi yönünden işin esası incelenmiş, hileli davranışın söz konusu olmadığı tespitinde bulunularak bu taleple ilgili istemin esastan, Mahkemenin kanuna aykırı şekilde teşekkül ettiği iddiası yönünden ise hak düşürücü sürenin geçtiği belirlemesinde bulunulmasına rağmen, bu talep yönünden de davanın esastan reddedildiği, oysa Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2021/2137 Esas, 2021/5148 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, dava hem esastan hem de usulden reddedilemeyeceği, davacı, davanın reddinin hem esastan hem de usulden hatalı olduğu yönünde istinaf talebinde bulunmakla, bu hususa da itiraz ettiği kabul edilerek, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konunun düzeltilmesine, hükmün buna ilişkin ilk fıkrasının kaldırılarak davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle usulden reddine, istinaf edenin sıfatına göre ise, davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yargılamanın iadesi davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 375 inci maddesi, 377 nci maddesi, 379 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.