Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7406 E. 2023/5409 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, boşanmanın fer'ileri ve özellikle kadının maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığının sabit olması, kadının ise eşine hakaret ve tehditte bulunmasının kesinleşmiş ceza mahkemesi kararıyla sabit olması karşısında tarafların eşit kusurlu oldukları, bu durumda eşit kusurlu kadının boşanma davasının da kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğu, ancak erkeğin boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmesi sebebiyle kadının boşanma davasının konusuz kaldığı, davalı erkeğin eşit kusurlu olması sebebiyle lehine maddi-manevi tazminata hükmedilmesinin ve eşit derecede kusurlu olmayan kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/11 E., 2023/1377 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Konya 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/162 E., 2021/183 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının tedbir nafakası talepli asıl davasının kısmen kabulüne, erkeğin karşı boşanma davası ile kadının birleşen boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının birleşen boşanma davasının reddine, erkek yararına boşanmanın ferilerine, erkeğin sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen hüküm ... kadın tarafından istinaf edilmediğinden kesinleşmekle, ... kadının erkeğin boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre ... kadın tarafından tedbir nafakası davasında temyize konu edilen yıllık toplam nafaka miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle ... kadının tedbir nafakası davasına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

... kadın vekilinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin miktardan kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili tedbir nafakası istemli dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanma aşamasında olduğunu, kadının yeğeninin yanında kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi uyarınca yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. ... kadın vekili birleşen boşanma davasında özetle; erkeğin kadına evlenirken vermiş olduğu sözlerin hiçbirini yerine getirmediğini, emekli olmasını sağlayacağını söylemesine rağmen çalıştırmadığını, kadının işten ayrılmak zorunda kaldığını, kadının tazminatını erkeğin kullandığını, kadının banka kartını güvenerek eşine verdiğini ancak erkeğin bu durumu kötüye kullandığını, kadına ait paraları ve altınları harcadığını, kadının kimseyle görüşmesine izin vermeyerek baskı kurduğunu, çocuklarını dahi görmesine izin vermediğini, hakaret ettiğini, evden kovduğunu, evin giderlerini karşılamadığını, kadınla ilgilenmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili asıl cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının çocuklarının erkeğe hakaret içerikli mesajlar yolladığını, kadının eşinden habersiz şekilde gebeliğini sonlandırdığını, hakaret ve tehdit ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, intihara teşebbüs ettiğini, ölümle tehdit ettiğini ileri sürerek kadının davasının reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 200,000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının şahsi parasının erkeğin evinin tadilatında ve masraflarında kullanılması nedeni ile tarafların arasında huzursuzluk olduğu, erkeğin, kadının ...'da bulunan evinin kirasını kendi oğluna vermesinden sonra huzursuzluk çıkardığı, bu şekilde kadına ekonomik şiddet uyguladığı, kadının abisinin ortak konuta gelmesini istemediği, kadının da erkeğe hakaret ettiği ve kadını tehdit ettiği, bu konusa Konya 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/584 Esas sayılı dosyası ile kadının erkeğe karşı hakaret ve tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının birleşen boşanma davası ile erkeğin karşı boşanma davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, karar kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası takdirine, tarafların eşit kusurlu olmaları gerekçesi ile yasal şartları oluşmayan karşılıklı maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının tedbir nafakası talepli asıl davasının kısmen kabulüyle boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla aylık 500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının, kadının asıl ve birleşen davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadına yüklenen kusurların kararın kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği, erkeğe yüklenen kusurların hatalı olduğu, tanık Zahide'nin erkeğin, kadının abisini eve almadığına dair beyanının soyut olduğu, erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığına dair dinlenen tanık beyanlarından Dudu ve Nural'ın beyanlarının kadından duyuma dayalı olduğu, tanık Zahide'nin beyanından kadının ortak konutun bakımı için para harcadığı anlaşılmakta ise de erkeğin bu durumu inkar etmemesinin başka bir ifadeyle sessiz kalmasının ve itiraz etmemesinin kabul anlamına gelmeyeceği, aynı tanığın kadına ait evin kirasının kadının oğlu tarafından alınmasına yönelik beyanının da taraflar arasında nasıl bir sorun oluşturduğunu izah etmeye yeterli olmayıp soyut olduğu, aleyhe istinaf yasağı gereği erkeğe ek kusur verilemeyeceği, erkeğin de kadının ek kusurunu ispat edemediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin kusursuz, kadının tam kusurlu olduğu, boşanmaya karar verilebilmesi için karşı yanın az da olsa kusurunun ispatlanmasının gerektiği, hiç kimsenin kendi kusurundan lehine hukuki sonuç çıkaramayacağı, bu itibarla kadının birleşen boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, tam kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası ödenmesine ilişkin koşulların oluşmadığı, tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve tedbir nafakası miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, tedbir nafakası davası yönünden ise; kadının ayrı yaşamda haklılığını ispat edemediği ancak aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle yasal olarak ayrı yaşam hakkına kavuştuğu, aleyhine açılan dava tarihi itibariyle ayrı yaşam nedeniyle nafakaya müstahak olduğu, taktir edilen tedbir nafakası miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, kadının yaşına ve ihtiyaçlarına göre makul olduğu, ancak kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere değil karşı dava tarihi olan 05.10.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ve boşanma davasında kadın yararına ödenen nafaka ile tekerrür oluşturmamak üzere tedbir nafakası ödenmesine ilişkin hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle erkeğin kadının kabul edilen birleşen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi ve kadının tedbir nafakası davasına yönelik istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusursuz, kadının tam kusurlu olduğunun tespitine, tarafların kusur durumlarına göre kadının birleşen boşanma davası ile yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle erkeğin karşı boşanma davası tarihinden itibaren geçerli olmak ve boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasıyla tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla aylık 500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, erkeğin tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf dilekçesinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kadına ait paraları ve altınları harcadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, bu kusur yönünden tanık beyanlarının açık olduğunu, kadının abisini eve almadığına yönelik tanık beyanlarının da somut ifadelerle ispatlandığını, fiziksel şiddet uyguladığını, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kadının boşanma davasının reddi, tedbir nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkeğin kabul edilen maddî ve manevî tazminat talepleri, tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının reddine ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların kusur durumlarına göre erkek yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesi ile kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca hükmedilen tedbir nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve nafakanın başlangıç tarihi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı erkeğin eşine ekonomik şiddet uyguladığı ve eşinin abisi eve geldiğinde kabul etmediği, ... kadının ise eşine hakaret ettiği, eşini tehdit ettiği, bu fiillerin kesinleşmiş ceza mahkemesi kararıyla sabit olduğu, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek hüküm tesis edilmiş, kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, erkeğe yüklenen kusurların ise soyut ve duyuma dayalı tanık anlatımları neticesinde tesis edildiği, böylece erkeğe kusur yüklenmesinin isabetsiz olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının boşanma davasının reddine karar verilmişse de yapılan yargılama, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından taraflar evlendikten sonra kadının ...'da bulunan evinin kirasını davalı-davacı erkeğin aldığı, bu dönemde tarafların arasında sorun bulunmadığının tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, sonrasında kadının kira ücretini oğluna vermesi nedeniyle erkeğin bu durumdan rahatsızlık duyduğu ve taraflar arasında sıkıntı başladığı, yine taraflar evlendikten sonra erkeğin evinin tadilatı için kadının parasının ve altınlarının kullanıldığı, erkeğin kadının altınlarını geri iade etmediği, bu durumun erkeğin de kabulünde olduğu, böylelikle erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığının dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu anlaşılmaktadır. O halde eşine hakaret eden ve onu tehdit eden kadın ile eşine ekonomik şiddet uygulayan erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu durumda ... kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru değil ise de; erkeğin boşanma davasının kabulü ile tesis edilen boşanma hükmü, kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, kadının boşanma davası konusuz hale gelmiştir. Bu sebeple mahkemece, kadının boşanma davası yönünden dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurmak ve davadaki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konusunda karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

3.Yukarıda ikinci paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine göre, boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre az kusurlu olması gerekir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Somut olayda davalı-davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. Hal böyle iken, Bölge Adliye Mahkemesince kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince kadının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de; yukarıda 2. paragrafta belirtildiği üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. O halde tarafların kusur durumları ile ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak, usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.... kadın vekilinin, erkeğin boşanma davasının kabulüne ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. ... kadın vekilinin asıl tedbir nafakası davasının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

3.... kadını vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2.), (3.) ve (4.) paragrafta gösterilen sebeplerle kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden ... kadın yararına BOZULMASINA,

b)... kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (1.) paragrafta gösterilen sebeplerle; bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.