Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7421 E. 2024/3946 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında imzalanmış bir sözleşmeye dayalı alacak davasının, tarafların anlaşmalı boşanma protokolüyle karşılıklı haklarından feragat etmiş olmaları nedeniyle kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu sözleşmenin, anlaşmalı boşanma protokolünden önce imzalanmış bir ödünç sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan alacağından ayrıca feragat etmediği, davalının da borcu ödediğine dair bir savunmasının bulunmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesinin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2011 E., 2022/1946 K.

KARAR : Kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/87 E., 2021/187 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve davalının 29.08.1988 tarihinde evlendiklerini, aralarında gecen maddî hususlar için anlaşma yaptıklarını, taksitler halinde 536.000,00 TL ödemenin yapacağını, son taksit ödeninceye kadar dava açılmayacağını, müvekkilinin davalının taksitleri zamanında ödeyeceğini düşünerek sözleşmeyi imzaladığını, tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıklarını, kararın Türkiye'de tanındığını ve 23.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, ancak taraflar boşandıktan sonra davalının ödeme yapmayacağını beyan ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı müvekkili ile davalı arasında ikame edilmiş sözleşmeye dayalı olarak davacı müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğu toplam 536.000,00 TL alacağın, yine sözleşmede yer alan ödeme planı dikkate alınarak vade tarihlerinden itibaren hesaplanacak yıllık yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, Avusturya Cumhuriyeti Meidling Bölge Mahkemesi'nin boşanmaya ve eşler arasındaki malların paylaşımına dair uzlaşma kararı gereğince tarafların karşılıklı olarak tüm alacak ve borçlarından vazgeçtiklerini, sözleşmedeki yazılı hususların 01.04.2014 tarihinde kesinleşen mahkeme kararı ile ortadan kalktığını, davacının daha önce açmış olduğu katkı payından doğan alacaktan kaynaklanan davasının reddedildiğini, aynı nitelikteki davanın davadan feragat nedeniyle reddedildiğini, yine davacı tarafından davalı müvekkili aleyhine açtığı maddî-manevî tazminat ile nafaka davasının da tarafların boşanmadaki geriye dönük tüm taleplerinden ve nafaka taleplerinden vazgeçmeleri nedeniyle reddedildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların anlaşmalı boşanma olarak açtıkları davada boşanma kararından önce sözleşmenin imzalandığını, akabinde yapılan anlaşmalı boşanma sözleşmesiyle her iki tarafın hak ve tasarruflarından vazgeçtiğini, bu yönde mahkemece kararın verildiğini ve Türk Mahkemelerince tanındığını, davacının 2017 yılında açmış olduğu katkı payı alacağından da feragat ettiğini, dolayısıyla sözleşme nezdinde evliyken taraflar arasında alacak -borç ilişkisinin bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmenin boşanma tarihinden önce olduğunu, anlaşmalı boşanma protokolünün ise daha sonra taraflarca düzenlendiğini, davacının talep ettiği bedelin yasal dayanağının bulunmadığını ve bu nedenle davacının alacaklı olduğunu ispatlayamadığını belirterek sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, taraflar arasında düzenlenen 13.02.2014 tarihli ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğunu, söz konusu davalarda davacının davaya dayanak teşkil eden sözleşmedeki haklarından feragat etmesi ve davalıyı ibra etmesinin de söz konusu olmadığını, Borçlar Kanunundan kaynaklanan müstakil bir sözleşme olduğunu, sözleşmedeki imzanın davalıya ait olduğunun anlaşıldığını, davacının borcun ödendiği yönünde de bir savunmasının bulunmadığını, yukarıda belirtilen davalar nedeniyle davacının sözleşmedeki hakkından feragat etmiş olduğunun kabul edilemeyeceğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulü ile; 536.000,00 TL alacağın, 50.000,00 TL'sinin 17.08.2014 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.12.2014 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.03.2015 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.06.2015 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.09.2015 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.12.2015 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.03.2016 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.06.2016 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.09.2016 tarihinden, 50.000,00 TL'sinin 17.12.2016 tarihinden, 36.000,00 TL'sinin 17.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında görülen alacak davasının ispat edilip edilmediği, kabulünün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun sözleşme hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.