Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7422 E. 2024/292 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ziyafet alacağı davasında hükmedilen bedelin geç ödenmesi nedeniyle davacının munzam zarar talep edip edemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Munzam zararın, genel ekonomik olumsuzlukların dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, davacı tarafından bu yönde bir ispat sunulmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/76 E., 2023/492 K.

DAVA TARİHİ : 13.04.2022

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/90 E., 2022/250 K.

Taraflar arasındaki maddî tazminat (... zarardan kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine 21.12.2017 tarihinde ziynet alacağı davası açıldığını, Bafra 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2021 tarihli, 2020/529 Esas, 2021/278 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile dava konusu ziynet eşyalarının öncelikle kadına aynen iadesine mümkün olmaması durumunda ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bedel iadesine karar verildiğini, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini ve dava konusu hükmedilen bedelin yasal faizi ile birlikte toplam 115.589,49 TL olarak kadına 30.03.2022 tarihinde ödendiğini, ziynet alacağı davasının açılma tarihi ve ziynetlerin hesaplandığı tarih ile ödeme tarihi arasında geçen zamanda davacının alacağına uygulanan yıllık yüzde dokuz yasal faizin, kadının zararını karşılamaktan uzak olduğunu, altın fiyatlarının çok yükseldiğini ve kadının elde ettiği para ile bu altınları tekrar alma imkanının kalmadığını, ziynet alacağı davasının açıldığı tarihte kadına ödeme yapılsaydı ancak bu şartla dava konusu altınların alınabileceğini, ayrıca Mahkeme tarafından aynen iade yönünde karar verildiği halde davalının kötü niyetle hareket ederek bedel iade ettiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 122 nci maddesi hükmü de dikkate alındığında davalının temerrüte düştüğü tarihin ziynet alacağı dava tarihi yani 21.12.2017 tarihi olduğunu, bilirkişi tarafından dava konusu ziynet bedelinin dava tarihi itibariyle tespit edildiğini, ... zararının doğduğunu, davalının kusurlu olduğunu, ödenen ziynet bedeli ile dava konusu ziynetlerin tekrardan alınamadığını, zararının ispatlandığını iddia ederek davanın kabulü ile ziynet alacağı davasında, aynen iade yönünden hüküm kurulmasına rağmen aynen iade edilmeyip dava tarihinde tespit edilen değeri ve yasal faizi ödemek suretiyle oluşan davacının faiz ile karşılanamayan zararının tespiti ile dava değeri belirlenemediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 inci maddesi hükmü uyarınca şimdilik 1.000,00 TL faiz ile karşılanamayan zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının, davacının eski kayın pederi olduğunu, davacı tarafından davalı aleyhine açılan ziynet alacağı istemine dayalı davanın yapılan yargılaması sırasında dava dilekçesinin davalıya usulsüz şekilde tebliğ edildiğini, bu sebeple cevap dilekçesi sunamadığını ve delil bildiremediğini, dava konusu hükmedilen miktarın ise gecikmeksizin davacıya ödendiğini, munzam zararın, borçlunun temerrütü sonucu doğacağını, somut olayda ise dava konusu bedelin gecikmeksizin davacıya ödendiğini, ülkedeki ekonomik koşulların öngörülemez şekilde bozulduğunu, altın fiyatlarının da bu sebepten arttığını, ülkenin içinde bulunduğu olumsuz koşulların (enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb.) ... zararı ispat için yeterli olmadığını, alacaklının herhangi bir zarara uğradığını ispat etmeksizin enflasyon oranında bir zarara uğradığını varsaymanın, yasal faiz oranını enflasyon oranına çıkarmak anlamına geleceğini ancak bunun ise mümkün olmadığını, somut olayda, ... zarar tazmininde bulunan davacının sırf altın fiyatlarındaki artışa dayanması, enflasyon ve mevduat faizinin yükseldiği gibi genel olgulara dayalı bir iddia olduğu, davacının zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak kesin bir biçimde ispatlayamadığını, 6098 sayılı Kanun'un 105 inci maddesi uyarınca genel ifadeler ile zararın olduğunu iddia etmesi ispat için yeterli olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, ... zarara yönelik alacak istemine dayalı olduğu, somut uyuşmazlık konusu ile benzer nitelikte bir olay ile ilgili olarak Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2020/265 Esas 2020/3160 Karar sayılı ilamında ''...Buna göre somut olayda; davacı vekili, ziynet eşyaları için açılan Zile Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2017/446 esas, 2018/170 karar sayılı kararının Yargıtay 2. HD'sinin kararı ile onandığını ve onama kararının taraflarına 16/11/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak yargılamanın uzun sürmesi sebebiyle altın fiyatlarındaki artış nedeniyle müvekkilinin ziynet eşyaları yönünden zarara uğradığını, zira mahkemece verilen kararda 40 adet çeyrek altının öncelikle aynen iadesi, olmadığı takdirde 5.000,00.TL olan bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verildiğini, davalının aynen taksimden, bedelinin tahsilinin daha az olması sebebiyle kaçındığını, karar verilen bedelin ise davalının maaşından tahsil edildiğini, böylelikle munzam zarar oluştuğunu iddia etmektedir. Davacı ziynet eşyalarının iadesine ilişkin davayı yalnızca 40 adet çeyrek altının iadesine yönelik açma imkanı varken, aynen iade, bu mümkün olmaz ise bedele hükmedilmesini talep etmiş, mahkeme de bu talebi kabul ederek hüküm altına alınan ziynet bedeline yasal faiz uygulamıştır. Davacı terditli talep olarak altınların bedelinin hüküm altına alınmasını talep etiğine göre, davacının iadeye yanaşmaması artık davalıya kusur olarak yüklenemez. Öte yandan borçlu ödemeyi zamanında yapmış olsaydı bile, alacaklının elinde iken paranın alım gücünde yine azalmanın meydana geleceği ortadadır. Bu durumda altın fiyatlarının yükselmesi kaynaklı munzam zarar nedeni ile davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığından, davanın reddi yerine kabulü isabetsizdir...'' şeklinde belirtildiği üzere davacının ziynet eşyasına ilişkin davayı açarken terditli olarak açması ve bu doğrultuda davalının aynen iade yerine bedeli ödemesinin davalıya yüklenebilecek bir kusur olmadığı gerekçesiyle ... zarar talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçede emsal olarak alınan kararın temyiz incelemesinde geçmeden kesinleştiği, somut olayda temerrüt tarihinin dava tarihi olduğu, ziynet alacağı bedelinin bu tarih itibariyle istendiği, ... zararın ispatlandığı, davalı tarafın borcunu zamanında ödemediği, ... zarara ilişkin yasal düzenlemenin ülkedeki enflasyon oranı, düşük faiz uygulaması ve piyasa koşulları sebebiyle olduğu, yargılamanın uzun sürmesi sebebiyle de zararın oluştuğu, ret kararının hakkaniyet ilkesine de aykırılık oluşturduğu, paranın alım gücünü kaybettiği, davacıya ödenen para ile dava konusu ziynetleri aynen alamadığı, ziynet alacağına ilişkin dava tarihinde borcun ödenmesi durumunda davacının zararının oluşmayacağı, altın fiyatlarının çok yükseldiği, İlk Derece Mahkemesince, ziynet alacağı davasında davacı tarafından aynen iadenin talep edildiği, aynen iadenin değil de bedel iadesinin yapılmasının tek başına kusuru ispatlamadığı yönündeki gerekçesinin de yetersiz olduğu, kararın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından vekâlet ücretine dair düzenlemenin hatalı yapıldığı, maktu vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğu, nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği belirtilerek; vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davanın ... zararın tazmini talebine ilişkin tazminat niteliğinde bulunması sebebiyle davanın reddi sebebiyle davalı taraf lehine mevcut düzenleme sebebiyle davanın görüldüğü mahkeme için öngörülen maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasında herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı, bu sebeple davanın reddine karar verilmiş olmasından dolayı davalı taraf lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde bulunmadığı, bunun yanı sıra özellikle davacının, ziynet eşyasına ilişkin davayı açarken terditli olarak açması ve bu doğrultuda davalının iade yerine bedeli ödemesi davalıya yüklenebilecek bir kusur olmadığından davacının munzam zarar talebinin reddine karar verildiğine yönelik gerekçeyi içeren istinaf incelemesine konu kararın neticesi itibarı ile usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davada varlığı iddia olunan munzam zarar olgusunun ispatına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Kanun'un 122 nci maddesi; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11-938 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararı “...TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan ... (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır... ” şeklindedir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.