"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/576 E., 2023/1400 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/755 E., 2022/363 K.
Taraflar arasındaki boşanma davaları sonucu yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile kararın kaldırılarak karar vermek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında daha önceden davacı tarafından açılan Bursa 1. Aile Mahkemesindeki boşanma davasının reddine karar verildiği, tarafların o günden bu yana bir araya gelmediklerini, taraflar arasında çocuklar büyüyene kadar bir sorun olmadığını ancak çocuklar büyüdükten sonra davalının huzursuzluk çıkarmaya başladığını, yoğun baskı kurulduğunu, sağlığının bozulduğunu, buna rağmen davalı ve ortak çocukların davacının üzerine yürüdüğünü, küfür ve hakaret ettiklerini, darp ettiklerini, tartışmalarda davalının eşine saygı göstermediğini, davacının çocukları ve davalı tarafından dışlandığını, tarafların 2010 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinin bozulmasında davalının kusurlu olduğunu, açılan karşı davayı ve dilekçelerindeki iddia ve beyanlarını kabul etmediklerini ileri sürerek, karşı davanın reddi, asıl davanın kabulü ile tarafların reddedilen boşanma davasından sonra 3 yıldır bir araya gelmemeleri nedeniyle boşanmalarını, davacı yararına 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, evlilik birliğinin davacının kusurları nedeniyle sonlandığını, davacının agresif ve yıkıcı tavırları nedeniyle ortak çocuklarla yaşanan tartışmalarda davalının sürekli ortak bir nokta bulmaya çalıştığını, yaşanan her tartışmada davalının çocuklarına davacının psikolojik sorunları olduğunu, alttan almalarını söyleyerek saygısızlık yapmamalarını söylediğini, davacının elde ettiği gelirin yanında davalının da evde dikiş nakış işi ile eve katkı sağladığını, Mudanya'da bulunan taşınmazın davalının ailesinin katkıları ile alındığını ancak örf ve geleneklerden dolayı davacı adına tescil edildiğini, davacının psikolojik sorunları olduğunu, ortak çocuklara karşı düşmanca tavırlar sergilediğini, şiddet eğilimli olduğunu, davalı ve ortak çocuklara defalarca şiddet uyguladığını, evlilik birliğinde başka kadınlarla görüştüğünü, evlilik birliğinin bozulmasında davacının ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarını, talepleri dahilinde davalı yararına 1.000,00 maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesini talep ve dava etmiş, 08.04.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminat talebinde bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 21.07.2017 tarih ve sayılı 2017/714 Esas, 2019/451 Karar sayılı kararı ile, aralarında davalıdan kaynaklı geçimsizlik bulunduğu, davalı tarafından 2009 yılında açılan ve feragât edilen davadan sonra da davacının evlilik birliği içerisinde davalıya şiddet uyguladığı, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, tutarsız tutum ve davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinde başka bir bayan ile görüldüğü, bu nedenle sadakate aykırı davranışlarda bulunduğu, ayrı kalınan dönemde eşinin maddî ve ve manevî ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliğinin bozulmasında davacı kocanın ağır kusurlu olduğu, tarafların halen ayrı yaşadıkları, yeniden bir araya gelme ihtimallerinin bulunmadığı, aile birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmakla, her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, davacı erkeğin daha kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili tarafından boşanmayı kabul ettiklerini, İlk Derece Mahkemesinin maddî ve manevî tazminat, kusur tespiti yönlerinden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, kısmi olarak açılmış davada ıslah için süre verilmediğini, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, nafakaya hükmedilmemesinin yanlış olduğunu, gerekçenin çelişkili olduğunu bildirerek, İlk Derece Mahkemesinin kararının talepleri doğrultusunda kaldırılması için istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2021 tarih ve 2019/1975 Esas, 2021/1597 Karar sayılı kararı ile; gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki nedeni ile kararın denetime elverişli olmadığı, "davalı kadına atfı kabil bir kusurun tespit edilemediği" belirtilmesine rağmen gerekçenin son paragrafında davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu belirtilerek, kendi içerisinde çelişki oluşturacak şekilde gerekçe yazılmasının doğru olmadığı, karşı dava dilekçesinde karşı davacının fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddî tazminat talep ettiği, usulüne uygun ıslah işlemi bulunmadığı halde, talep aşılarak 10.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında önceki mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl boyunca ortak hayatın tekrar kurulmadığının kabulü ile tarafların asıl dava yönünden de boşanmalarına karar vermek gerekmiştir. Davacı-karşı davalı erkek, "fiili ayrılık" nedeni ile boşanma davası açmış, boşanmaya neden olan olaylarda ilk boşanma davasını açarak fiili ayrılığa neden olan ve boşanma sebebi yaratan davacı-karşı davalı erkek tam kusurlu olarak kabul edilmiştir, karşı dava yönünden ise 2009 yılında açılan ve feragat edilen davadan sonra da davacı-karşı davalının evlilik birliği içerisinde davalı-karşı davacıya şiddet uyguladığı, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, tutarsız tutum ve davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinde başka bir bayan ile görüldüğü, bu nedenle sadakate aykırı davranışlarda bulunduğu, ayrı kalınan dönemde eşinin maddî ve ve manevî ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliğinin bozulmasında davacı-karşı davalının kocanın kusurlu olduğu, davalı-karşı davacıya atfı kabil kusurun ispat edilemediği anlaşılmakla, tarafların reddedilen boşanma davasının ardından davacı-karşı davalının kusurlu fiili ile davalı-karşı davalının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu anlaşılmış, karşı davanın kabulüne karar verilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine ıslah dilekçesi dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmdilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddedilmesi gerektiğini, davacı-karşı davalının önceden açtığı davada kusurlu olduğuna karar verildiğini, bu nedenle fiili ayrılık nedeniyle hak elde edemeyeceğini, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu, mahkemece müvekkili yararına re'sen tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı-davacı kadın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddedilmesi gerektiğini, davacı-karşı davalının önceden açtığı davada kusurlu olduğuna karar verildiğini, bu nedenle fiili ayrılık nedeniyle hak elde edemeyeceğini, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu, mahkemece müvekkili yararına re'sen tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek, temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; taraflar arasında kusurun kimden kaynaklandığı, maddî ve manevî tazminat miktarı ile tedbir, yoksulluk nafakaları talep olmasa dahi re'sen karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ikinci ve dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ıncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 369 uncu maddesi, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi, 6098 sayılı Kanun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.