"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1075 E., 2023/894 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/309 E., 2021/504 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının canı istediği zaman işe gittiğini, her gün alkol aldığını, müvekkilini başka bir kadınla aldattığını, müvekkiline ve çocuklara şiddet uyguladığını, müvekkilini ölümle tehdit ettiğini, müvekkilini iki defa ormana götürüp bıçakla tehdit ettiğini, müvekkili istemeden cinsel birlikteliğe zorladığını, müvekkilinin doktora gitmesini engellediğini, ortak çocuk ...'nun düğününde takılan paraların bir kısmını aldığını, çocuklarının psikolojisini bozduğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci, 162 nci veya 166 ncı maddesine göre zina veya hayatta kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı lehine 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline, mal rejimine ilişkin taleplerinin güvence altına alınması için dava konusu İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mah., 372 ada 12 parsel sayısında kayıtlı 4. kat 8 nolu bağımsız bölüm dubleks daire ve 9 holu dükkan adresindeki taşınmazın satışını ve devrini engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, mal rejiminden kaynaklanan haklarının edinilmiş mal rejimine göre tasfiyesiyle davacının katkı alacağının tespiti ve kişisel eşyanın aynen iadesi, mümkün olmadığı halde ikame değerlerinin ödenmesi amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak yasal faizi ile davacıya ödenmesine, davacı lehine, dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ise tedbir nafakasının (her yıl ÜFE artış oranında artırılarak devam etmek üzere) yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde, müvekkilinin evin geçimini tek başına sağladığını, işlerinin eskisi gibi düzenli gitmediğini, müvekkilinin, davacının bu nedenle evi terk ettiğini düşündüğünü, davacının iddia ettiği gibi başka bir kadınla yaşamadığını, davacının kusur yüklemeye çalıştığını, davacının en küçük şeyleri bahane ederek kavga çıkardığını, yaşanıldığı iddia edilen olayların affedildiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama ücreti ve vekâlet ücretinin davacı tarafça karşılanmasına karar verilmesini talep etmiştir,
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalının davacıya hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kusursuz, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, 161 inci ve 162 nci maddeleri gereğine açılan davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla daha önce tedbir nafakası takdir edildiği dikkate alınarak 17.06.2021 tarihinden karar kesinleşene kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere aylık 300,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 20.000,00 TL maddî tazminatın ve 15.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının alkol kullanımının bağımlılık seviyesinde olmadığını, tarafların ortak çocukları olan davacı tanıklarının taraflı beyanda bulunduklarını, davacının işsizlik maaşı olduğunu ve kira geliri bulunduğunu, davalının ise emekli maaşı ile geçindiğini, yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiğini ispatlanamayan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, boşanma, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının yeterli olmadığını, nafaka artış oranının belirlenmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının işsizlik maaşını 10 ay gibi bir süre aldığını, davalı tarafın emekli maaşı bulunduğu gibi halihazırda dubleks bir dairede oturduğunu, kira geliri olan bir dükkanı bulunduğunu, davacının evlilik birliği içerisinde sürekli olarak davalı yandan şiddet gördüğünü, ölüm korkusu içerisinde yaşadığını, yıllarca fiziksel, duygusal psikolojik ve cinsel şiddete maruz kaldığını, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespiti doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, ancak, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu, ayrıca, davacının nafaka artış oranını belirlenmesi talebi ile maddî ve manevî tazminata faiz uygulanması talebinin de değerlendirilmediği, bu nedenle, davacı lehine aylık 900,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, 50.000,00 TL maddî tazminat ile 40.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının alkol kullanımının bağımlılık seviyesinde olmadığını, tarafların ortak çocukları olan davacı tanıklarının taraflı beyanda bulunduklarını, davacının işsizlik maaşı olduğunu ve kira geliri bulunduğunu, davalının ise emekli maaşı ile geçindiğini, yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiğini belirterek kararı; kusur tespiti, boşanma, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.