Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7632 E. 2024/5886 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat, iştirak nafakası ve vekalet ücretine ilişkin itirazlar.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-davacı erkeğin zina yaptığı otel kayıtları ile sabit olduğundan ve davacı-davalı kadının barışma iradesini gösteren deliller sunulamadığından, davacı-davalı kadının kusursuz olduğu kabul edilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminat, iştirak nafakası ve vekalet ücretine ilişkin hükümleri de hakkaniyete uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/673 E., 2023/727 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Bakırköy 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/222 E., 2021/127 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı kadın vekili tarafından açılan davanın kabulüne, davalı-davacı erkek vekili tarafından açılan davanın reddine, kadının ziynet alacağı davasının da reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının sağlık personeli, erkeğin ise matbaa ve yayıncılık şirketinde grafiker olarak çalıştığını, erkeğin ailesi tarafından kadına evlilikleri süresince psikolojik şiddet uygulandığını, aile konutunun bir anahtarının da erkeğin ailesinde olduğunu, 2018 yılı Kasım ayında yaşanan tartışmada eşi tarafından darp edilip boğazına bıçak dayanarak ölümle tehdit edildiğini, komşular yardımıyla eşinin elinden kurtulabilen kadının ailesinin yanına Balıkesir'e gittiğini, uzunca bir süre aramayan ancak daha sonra pişman olduğunu belirten erkeğin ısrarı, çocuğunu babasız bırakmak istememesi ve ailesinin telkinleri nedeniyle davacının 2019 yılı Ocak ayında yeniden aile konutuna döndüğünü, bu dönemde yaşadıkları nedeniyle aile terapistine giden kadının eşinin eski telefonunu bulup elektronik postalarını incelediğinde eşinin kendisine gece vardiyasında olduğunu söylediği, 22.01.2019 tarihinde Yalova'da ve 14.11.2018 tarihinde de Isparta'da bir otelde konakladığını gördüğünü, başlangıçta aldattığını inkar eden erkeğin daha sonra N. G. isimli kadınla birlikte olduğunu itiraf ettiğini, erkeğin kendisini daha nişanlılık döneminden çocuğun doğumuna kadar olan dönemde Kevser isimli başka bir kadınla da kendisini aldattığının öğrenildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL, kadın için aylık 1.000,00 TL nafakaya, 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, nafakaların yıllık TEFE-TÜFE oranında arttırılmasına ayrıca erkek tarafından harcandığını ileri sürdüğü 108 gr.lık üç adet beşi bir yerde nedeniyle ıslah hakkını saklı tutarak 1.000,00 TL ziynet alacağının erkekten yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ve delil olarak sunulan navigasyon kayıtları, Whatsaap yazışmaları ve bir takım kayıtların bizzat kadın tarafından kurgulanmış, olayları ters yüz ederek sonlandırmak istediği evliliği ekonomik kazanca dönüştürme amaçlı delili üretme ve yasa dışı delil elde etme girişimleri olduğunu, iddiaların samimiyetsiz, haksız ve gerçek dışı olduğunu, ortak konutun anahtarının her iki tarafın rızası ile ve her iki tarafın ailesine de verildiğini, eşi tarafından darp edildiği, boğazına bıçak dayandığı iddialarının da kurmaca olduğunu, aksine yaşanan tartışmada kadının kucağında çocuk olan eşine telefonunu fırlattığını ve duvardaki aynaya isabet ederek aynanın kırılmasına sebep olduğunu, erkeğin bağıran kadını kollarından tutarak sakinleştirmeye çalıştığını, erkeğin eski telefonunun kadın tarafından bulunduğu iddiasının da komik ve gerçek dışı olduğunu, davalının eski telefonu olmadığını, N. G. isimli kişi hakkındaki açıklama ve itiraf iddialarının da gerçek dışı olduğunu, K. S. ise davalının evlilik öncesi arkadaşı olduğunu, evlilik sonrası bir ilişkisi olmadığını, 4721 Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata ve yatırım amacıyla evlilik birliği içinde alınan ve kadın tarafından giderken götürüldüğünü ileri sürdüğü 5 adet ata beşli altını, 80 gr. gram altın, 1 adet cumhuriyet altını, bir adet yarım altın, 4 adet çeyrek altın ve erkeğin annesine ait tek taş yüzüğün karşılığı olarak 10.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin cinsel partner seçme amaçlı bir arkadaşlık sitesine üye olması, yine N.. isimli kadına ait telefonla arasında çok sayıda arama ve mesaj kayıtlarının mevcut olması, otel kayıtlarına göre erkeğin 17.06.2018-18.06.2018 tarihleri ile 21.01.2019 ve 22.01.2019 tarihlerinde B. O. isimli bir hanımla aynı odada gecelediklerinin sabit olduğu, erkeğin başka bir kadınla geceyi bir otel odasında geçirmiş olması zinanın varlığının kabulünü gerektirdiğinden davalı-davacının kusurlu, davacı-davalının ise kusursuz olduğu, davacı-davalı kadın vekili tarafından açılan asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, davacı-davalının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocukları ...'in velâyetinin davacı-davalı anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk için takdir olunan iştirak nafakasının sonraki yıllarda o yıl için TÜİK tarafından Ocak ayında açıklanacak yıllık ÜFE oranı üzerinden arttırılmasına, davacı-davalı için aylık 150,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, davacı-davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-davalı lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacıdan alınarak, davacı-davalıya verilmesine, barışma sonrası için kadının kusurlarının ispat edilmediğinden davalı-davacının davasının reddine, davalı-davacının manevî tazminat talebinin reddine, davacı-davalının ziynet alacağı talebinin reddine, davalı-davacının mal rejiminin tasfiyesi kapsamındaki tazminat talebinin karar kesinleştiğinde bu dosyadan ayrılarak ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davacı-davalının zina nedeniyle boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların barıştığını, Mahkemenin delillerin değerlendirmesinde hataya düştüğünü, davacı-davalı tarafından hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin hükme esas alındığını, müvekkilinin telefonundaki yazışmaların gizlice alındığını ve delil kurguladığını belirterek kusur tespiti, manevî tazminat talebinin reddi, davacı-davalı lehine hükmedilen tedbir nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddi yönünden maktu vekâlet ücreti 4.080,00'er TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 4.80,00'er TL vekâlet ücretine karar verildiğini, vekâlet ücretlerinin düzeltilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, ziynet eşyasının reddi kararının hatalı olduğunu belirterek kusur tespiti, maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakası miktarları, yoksulluk nafakasının reddi, ziynet alacağı talebinin reddi, vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince boşanma kararı 07.07.2022 tarihinde kesinleştirildiği, somut olayda, dosya kapsamındaki otel kayıtlarından davalı-davacının 17.06.2018 - 18.06.2018 tarihleri ile 21.01.2019 - 22.01.2019 tarihleri arasında B. O. isimli kadın ile aynı odada konakladığının anlaşıldığı, davalı-davacının üçüncü kişi kadın ile otelde konakladığı tarih 21.01.2019-22.01.2019 tarihi, dava tarihinin ise 26.03.2019 tarihi olup, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, erkeğin, kadın ile barıştıklarını, ... Termal Otel'de 01.03.2019-03.03.2019 tarihleri arasında birlikte konakladıklarını beyan etmiş ise de, davacı-davalının taraflar arasında yaşanan tartışma sonucu 2019 yılı Kasım ayında Balıkesir'e ailesinin yanına gittiği, 2019 yılı Ocak ayında ortak konuta tekrar geri döndüğü, davalı-davacının üçüncü kişi kadın ile 21.01.2019 - 22.01.2019 tarihleri arasında otelde konakladığı, tarafların birlikte otelde konakladıkları 01.03.2019 - 03.03.2019 tarihleri arasında davacı-davalı kadının zina eylemini bildiği ve affettiği davalı-davacı erkek tarafından kanıtlanamadığı, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların zina sebebiyle boşanmalarına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, karşı davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, erkek vekili 07.07.2022 tarihli dilekçesinde asıl davanın 161inci maddesi gereğince kabulü ile karşı davanın reddi kararları yönünden istinaf talebinden feragat ettiğini beyan ettiği, kadın ve ortak çocuk lehine tedbir nafakasına karar verilmesi ve miktarı hakkaniyete uygun olduğu, kadının düzenli gelirinin olduğu ve yoksulluğa düşmeyeceğinden yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, ancak miktarlarının hakkaniyet gereğince az olduğu, ayrıca davacı-davalı vekili dava dilekçesinde tazminatlara yasal faiz uygulanmasını talep etmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesince bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru görülmediği, iştirak nafaka miktarının az olduğu, kadın vekilinin tazminatlara, iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılarak ortak çocuk 24.07.2018 doğumlu Hamza lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminatın, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı-davalının ziynet alacağı davası yönünden yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı tarafa yemin teklifinin hatırlatıldığı, davacı-davalı vekilinin karşı tarafa yemin teklif etmediklerini beyan ettiği, bu nedenle davacı-davalı ziynetleri davalı-davacı tarafından alındığını ve iade edilmediğini ispat edemediğinden İlk Derece Mahkemesince davacı-davalının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddi kararları yönünden davacı-davalı lehine her iki dava yönünden maktu vekâlet ücretine karar verilmiş ise de, gerekçeli karar hüküm kısmında asıl ve karşı dava yönünden maktu vekâlet ücreti olarak 4.080,00'er TL vekâlet ücreti yazılması gerekirken, maddî hata sonucu 4.080,00'er TL yazıldığının anlaşıldığı, bu bakımdan davacı-davalının vekâlet ücretlerine yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, davacı-davalı İlk Derece Mahkemesinde vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince asıl davanın kabulü yönünden 4.080,00 TL, karşı davanın reddi yönünden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin işsiz kaldığını, miktarların yüksek olduğunu, boşanma kararına itirazları bulunmadığını belirterek kararı; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, iştirak nafakası, vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar, vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.