"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/728 E., 2023/912 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/172 E., 2022/99 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalının süreklilik arz eder şekilde fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, davalının uygulamış olduğu fiziksel ve psikolojik şiddetin dayanılmaz bir hal aldığını, eziyet ve işkence seviyesine ulaştığını, davacının vücudunda davalının uygulamış olduğu fiziksel şiddete dayalı izler, yaralar oluştuğunu, davalının pek çok kez davacıya ortak çocukların yanında tehdit ettiğini, evden kovduğuni, üzerine yürüdüğünü, kıyafetlerini yırttığını, Beypazarı Asliye Ceza Mahkemesi 2018/545 Esas, 2018/618 Esas numaralı dosyalarda görülen davalar bulunduğunu, davacının 03.08.2019 tarihinde davalı tarafından kendisine yapılan şiddete daha fazla maruz kalmamak için ve can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle başkaca bir yolda bulamayarak ortak çocuğu alarak kendi ailesinin yanına sığındığını, davalının alkol bağımlısı olduğunu, her gün düzenli olarak gerek dışarıda gerekse evin içinde ortak çocukları yanında alkol kullandığını, davalının günlük işlerde çalıştığını, kazancını alkole harcadığını, üzerinde uyuşturucu bulduğunu, davalının babasının fiziksel şiddet uyguladığını, sadakatsiz davranışlarının bulunduğunu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 750,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesine, kararın kesinleşmesi halende nafakanın iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesine, aylık 600,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesine, kararın kesinleşmesi halende nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesine, 20.000,00 TL maddî tazminat ile, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; iddiaları kabul etmediğini, davacının davalının alkol aldığını bildiğini, bilerek ve tanıyarak evlendiğini, alkol sebebiyle etrafa zarar vermediğini, taşkınlık yapmadığını, davalının babasının tarafların oturması için bir ev alıp ücretsiz olarak taraflara tahsis ettiğini, davalının ailesinin maddî ve manevî olarak her türlü desteği verdiklerini, ortak çocuk ...'nın doğumuna kadar herhangi bir geçimsizlikleri olmadığını, çocuğun doğumundan sonra davacının düğünde takılan altınlarını eşine haber vermeden annesinin evine bıraktığını, davacının altınların nerede olduğunu soran davalıya karşı cevap vermek üzere, kayın validesi ...’dan altınların kendinde olduğunu söylemesini istediğini, kayın validesi doğruyu söylemesini istediğinde de, bu seferde altınların Ankara’da Bankaya yatırıldığını söylediğini, davalının hiçbir bilgisi olmadan altınlarını Ankara’ya annesine götürdüğünü, oradan da bankaya yatırdığını söylediğini, davacının hakaret ettiğini, balkonda komşuların duyabileceği biçimde hakaret ettiğini, terlik ile vurduğunu, ailesine hakaret ettiğini, ailesi ile görüşmek istemediğini, ailesine kötü davrandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini, 20.000,00 TL maddî tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacıya birden fazla şiddet uyguladığı, uyguladığı şiddetten sonra evlilik devam etmesinin şiddetin süreklilik arz etmesi nedeniyle af olarak değerlendirilemeyeceği, davalının davacıya babasının yanında ağır hakaretlerde bulunduğu ve öldürmekle tehdit ettiği, eve sık sık alkollü geldiği ve evde tartışma çıkardığı, davacının davalıya ve ailesine hakaret ettiği, davacının ortak çocuğa takılan altınları davalının haberi olmaksızın annesine vermesi nedeniyle taraflar arasında yaşanan tartışmaların arttığı, taraflar arasında yaşanan bu olaylara göre evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının kuşkusuz olduğu, evlilik birliğinin devamına fayda ve imkan kalmadığı; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılarak birliğin devamına imkan vermeyecek derecede geçimsizliğe ve huzursuzluğa sebep olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu davacı kadının hafif kusurlu olduğu, çocuk ...'nın anne ile birlikte yaşadığı, annenin velâyet sorumluluğunu üstlenebileceği ve velâyetini almak konusunda istekli olduğu, davacının çalıştığı çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabildiği, kök ailesinin davacıyı desteklediği, çocuk ile aralarında kuvvetli bir bağ bulunduğu davacının velâyete yönelik motivasyonunun yüksek olduğu ve çocuğun davacı annesinin yanında yerleşik düzeninin bulunduğu, davalının dosya kapsamına yansıyan gelir durumu, hakkaniyet ilkeleri, kadının boşanmaya sebep olan olaylarda daha az kusurlu olduğu ancak kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda asgari ücretle düzenli gelir getiren bir işi bulunduğu ve davalının asgari ücretle çalıştığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu bulunmasından, davacının boşanma ile davalının desteğini yitireceğinden, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının davacıya karşı hakaret ederek ve fiziksel şiddet uyguladığı, bu haliyle davacının kişilik haklarının zedelendiği, kişilik hakları zedelenen davacı tarafın, ekonomik ve sosyal durumu, boşanmaya sebep olan fiilerin ağırlığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ,ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesi halinde aylık 450,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilemesine, 15.000,00 TL maddî tazminat ile 15.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının yoksulluk nafakası talebinin ve davalının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî tazminat, manevî tazminat, nafaka ve velâyet düzenlemesi bakımından kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, 4721 sayılı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilen boşanma kararında ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ortak çocuğun idrak çağında olmadığı, anne yanında kaldığı, sosyal inceleme raporunun alındığı, raporda "çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesinin yararına olacağının" belirtildiği, çocuk ...'nın anne yanında kalmasının fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, hemen meydana gelecek bir tehlikenin varlığının da ispat edilmemesi, ortak çocuğun velâyet hususundaki beyanları, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporları, velâyet ve kişisel ilişkiye dair ilamların maddî anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp, koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceğine dair genel ilke ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararına uygun olduğu anlaşıldığından, mahkemenin velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik kararında hata bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde; davacı kadının satış görevlisi olup asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu, anne ve babasıyla birlikte yaşadığı, davalı erkeğin işçi olup asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğu, yalnız yaşadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen davacı kadının davalı erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından davalının maddî desteğini yitirdiği, boşanmaya sebep olan olayların davacının kişilik haklarını zedelediği ,tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi gereği kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının uygun olduğu, erkeğin ağır kusurlu olduğu, gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvurusunda özetle; boşanma, kusur belirlemesi, nafaka, maddî tazminat, manevî tazminat, reddedilen maddî tazminat ve manevî tazminat talepleri bakımından bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kabul edilen maddî tazminat, manevî tazminat nafakalar, reddedilen maddî tazminat ve manevî tazminat noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.