"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/627 E., 2023/874 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/554 E., 2021/235 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1-Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkek ile 1996 yılında evlendiklerini, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, hakaret ve sorumsuz davranışlarının bulunduğunu, evlilikte sevgi saygı ilkelerini ihlal ettiğini, haksız tutum ve davranışlarda bulunduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, 16 yaşındaki ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak nafakasına karar verilmesini, kendi yararına aylık 1000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalının asabi ve geçimsiz olduğunu, saygı göstermediği, hakaret ve küfür ettiği, küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu ,ailesinin etkisi altırda kaldığı, ortak çocukları Bolu İline ailesinin yanına götürdüğünü, çocukları okuldan aldığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini, evin geçimi ile ilgilenmediğini, kazancını anne ve babasına gönderdiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1798 Esas, 2017/619 Karar sayılı ilamı ile cezalandırılmasına karar verildiğini, süregelen fiziksel şiddet eylemleri sonrasında davacının kadın sığınma evine yerleştiğini iddia ederek 30.000,00 TL maddî tazminat ile 30.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Dava dilekçesi davalı erkeğe, 22.09.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı erkek süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Birleşen dava dilekçesi, davalı erkeğe 07.03.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı erkek süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin ortak evin giderlerini karşılamamak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadından evlilik birliğini sürdürmesinin beklenemeyeceği, boşanma davası açmakta haklı olduğu, evliliğin devamı konusunda gerek taraflar gerek toplum için bir fayda kalmadığı, tarafların ortak çocukları ...'ın davalı baba yanında kaldığını beyan etmesi sebebiyle ergin olmadığı, davacı kadının boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkı elde ettiği, ev hanımı olan kadının yoksulluğa düşeceği, manevî tazminatın şartlarının oluşmadığı, tarafların sosyal ekonomik durumları, boşanma nedeniyle davacı kadının beklenen ve mevcut maddî menfaatlerinin ortadan kalktığı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaati gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ortak çocuk ... yararına talep edilen tedbir nafakası talebinin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 15.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının sürekli şiddet uyguladığını, ceza aldığını, hakaret ettiğini, manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, maddî tazminat ve nafaka miktarlarının da düşük olduğunu ileri sürüp kararın kusur belirlemesi, birleşen davada kabul edilen maddî tazminat miktarı ile reddedilen manevî tazminat talebi bakımından kararın kaldırılmasına karar verilemesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının çocuklarıyla problemlerinin olduğunu, tanık dinletme talebinin reddedildiğini, erkeğin kusurlu olduğuna dair tanıkların bilgilerinin olmadığını, davacının aile konutunu satıp yeni ev almak istediğini, davalının ekonomik koşullarının uygun olmadığını, düzenli işinin bulunmadığını, tazminatları kabul etmediklerini, davacının da çalıştığını, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürüp kararın kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, birleşen dosyada kabul edilen maddî tazminat miktarı bakımından kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilen boşanma kararında ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı kadının ev hanımı olup sürekli bir işi ve gelirinin olmadığı, bir tane arabasının olduğu, davalı erkeğin inşaat işçisi olup asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğu, Ankara Altındağ'da bir evinin olup arabasının bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen davacı kadının davalı erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından davalının maddî desteğini yitirdiği, kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, maddî tazminat miktarının isabetli olduğu, davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından, davacı kadının manevî tazminat talebinin reddi kararı doğru olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru olduğu gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının uygun olduğu, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafaka miktarının uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvurusunda özetle; davacının çocuklarıyla problemlerinin olduğunu, tanık dinletme talebinin reddedildiğini, erkeğin kusurlu olduğuna dair tanıkların bilgilerinin olmadığını, davacının aile konutunu satıp yeni ev almak istediğini, davalının ekonomik koşullarının uygun olmadığını, düzenli işinin bulunmadığını, tazminatları kabul etmediklerini, davacının da çalıştığını, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürüp kararın kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, birleşen dosyada kabul edilen maddî tazminat miktarı bakımından kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin tanıklarının dinlenmemesinin usul ve yasaya aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddeler, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanunu'nun 126 ncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 240 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.