Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7718 E. 2024/5918 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranı, yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosyadaki tüm belgeler değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/858 E., 2023/915 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kırşehir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/347 E., 2022/148 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının sürekli hakaret ettiğini, küçük düşürdüğünü, müşterek hiçbir paylaşımda bulunmadığını, tarafların evlendiğinde maddî durumunun bulunmaması nedeniyle erkeğin ailesi ile birlikte yaşamaya başlandığını, kadının bu durumu sorun ederek boşanmakla tehdit ettiğini, erkeğin annesine ev işlerinde dahi yardım etmediğini, ayrı eve çıkıldığını, bu sefer kadının kıskançlık nedeniyle her gün psikolojik baskı yatığını, akrabaların yanında erkeğe hakaret ettiğini, akrabalarına da hakaret ettiğini, erkeği sürekli abisi ile kıyasladığını, hatta eski eşi ile kıyasladığını, 2019 yılında erkeğin babasının vefat etmesi nedeniyle kadının erkeğin annesinin taraflarla birlikte yaşamasını istediğini, birlikte yaşamaya başlayınca da annesine her gün hakaret ettiğini, son tartışmada hakaret ve tehdit edip evi terk ettiğini, evlilik süresince eviyle ve erkekle ilgilenmediğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; evlendikten sonra 7 ay erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıklarını, sorunlar olunca ayrı eve çıktıklarını, kayın babasının vefatı ile kayın validesi ile tekrar aynı evde yaşamaya başladıklarını, erkeğin annesinin sözünü dinleyerek kadını ezdiğini, huzursuzluk çıktığını, kayın validesinin kadınla konuşmadığını ve kendisini darp iddiasında bulununca erkeğin kadını ittiğini, kadının da annesinin evine gittiğini, erkeğin daha sonra kadının eşyalarını gönderdiğini, erkeğin kadına sahip çıkmadığını, baskı ve şiddet gördüğünü belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadını kendi annesiyle aynı evde yaşamak zorunda bıraktığı; kadının da erkeğe ve annesine son kavgalarında hakaret ettiği, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatlar, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflara yüklenen kusurların sabit olduğu ancak kadının yüklenen kusurlara ek olarak davacı tanığı ....'nın beyanında "boşayacağım, sizi öldürteceğim, şerefsiz diyerek üzerine yürüdüğünü" belirttiğinden tehdit kusurunun da bulunduğu, bu halde tarafların eşit kusurlu oldukları, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakasının miktarına, erkeğin ise kusur belirlemesi ve hükmedilen tazminatlara ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadının tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 1.000,00TL yoksulluk nafakasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen yoksulluk nafakasının haksız olduğunu, kadının çalıştığını ve bunu duruşmada beyan ettiğini, erkek yararına tazminata hükmedilmesi gerektiğini, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen nafaka miktarının az olduğunu, tazminatların reddinin hatalı olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl ve karşı davaların kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası, tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.