Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7732 E. 2024/5524 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, velayet, nafaka miktarı ve kişisel ilişki tespiti hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuğun üstün yararı ve tarafların sosyal-ekonomik durumları gözetilerek, çocuğun babasıyla kişisel ilişki kurma süresinin yetersizliği ve iştirak nafakası miktarının düşük belirlenmesi nedeniyle kararı veren mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/78 E., 2023/225 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/380 E., 2020/446 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin ilgisiz ve sorumsuz olduğunu, kazandığı parayı nereye harcadığını her saman gizli tuttuğunu, kadına hakaret ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, kadını yatak odasından kovduğunu, son bir yıldır kadının salonda yattığını, erkeğin sürekli eve geç geldiğini, kadını sürekli olarak hor gördüğünü, sürekli olarak bakımsız ve çirkin olduğunu söylediğini, kadınla konuşmaktan imtina ettiğini, kadının sürekli parasız bıraktığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş olup yargılama sırasında sunduğu dilekçe ile de ortak çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini, her evlilikte yaşanabilecek sorunların yaşandığını, boşanmaya sebep olacak sorunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarından tarafların hep ayrı yataklarda yatıkları ve kadının ailesinden ekonomik destek talebinde bulunulduğunun anlaşıldığı, bu nedenle erkeğin kadına duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü Pazar günü saat 12.00 saat ile 16.00 arasında ve her yıl 10 Ağustos günü sabah saat 10.00' dan 20 Ağustos günü saat 18.00' e kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına talep tarihi olan 02.07.2020 tarihinden itibaren aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, ayrıca hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarının az olduğunu belirterek ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihi ile miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kusurunun bulunmadığını, yalnızca kadının tanıklarının beyanları esas alınarak kusur yüklendiğini, kadına ekonomik şiddet uygulamadığını, hükmedilen tazminatların haksız olduğunu, iştirak nafakasının miktarının fazla olduğunu, çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki süreleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren başlatılması gerekirken talep tarihinden itibaren başlatılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kadının çocuk için hükmedilen nafakanın başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 700,00TL tedbir nafakasına, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının az olduğu gerekçesiyle ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki süreleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar, tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki süreleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Somut olayda velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki sürelerinin çocuğun üstün yararına olmadığı, çocuğun 2018 doğumlu olduğu göz önüne alındığında kişisel ilişki sürelerinin artırılması gerektiği açıktır. O halde, çocuğun üstün yararı göz önüne alınarak, ortak çocuk ile baba arasında babalık duygularını tatmin edecek şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Bölge Adliye Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki süreleri yönünden erkek yararına, iştirak nafakasının miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.