"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/749 E., 2023/982 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Safranbolu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/110 E., 2021/333 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davaları, ziynet alacağı davaları ve erkeğin birleşen tedbiren kişisel ilişki talepli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, erkeğin birleşen davasının kabulüne, tarafların ziynet alacağı davalarının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, ziynet alacağı davalarının tefrikine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; bağımsız konut olmasına rağmen erkeğin düğünden bir ay sonra erkeğin ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığını, 11 sene erkeğin ailesi ile birlikte oturduklarını, erkeğin annesinin baskıcı davrandığını, hakaret edip aşağıladığını, köle muamelesi yapıldığını, erkeğin de ailesinin etkisinde kalarak kadına hakaret edip şiddet uyguladığını, ekonomik şiddet uyguladığını, haberleşme özgürlüğünü kısıtladığını, kadının ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, erkeğin şiddeti nedeniyle açılan ceza davasından ceza aldığını, kadının bu cezadan sonra ortak konuta çocuğu ile birlikte gittiğini, erkeğin de bu eve geldiğini, bir müddet mutlu yaşadıklarını, sonra erkeğin yine annesi ile birlikte yaşama konusunda baskı kurduğunu, kadın kabul etmeyince kadını evden kovduğunu, kadının kendi ailesinin yanına gittiğini, erkeğin özür dilemesi üzerine ortak konuta geri döndüğünü, erkeğin bu süreçte bir gün ortak konutta bir gün annesinin evinde kaldığını, zamanla erkeğin annesinin evinde kaldığı sürenin uzadığını, bir ay boyunca annesinin evinde kalarak kadını ve çocuğu arayıp sormadığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin babasının hastalığı nedeniyle bazı zamanlarda erkeğin ailesinin evinde kaldıklarını, bunun için kadını zorlamadığını, ceza davasına konu olaydan sonra tarafların bir arada yaşamaya devam ettiğini, kadının evlilik süresince erkeğe ve annesine hakaretler ettiğini, erkeğin yakınlarının ortak konuta gelmesine izin vermediğini, ortak çocuğa gereken özeni göstermediğini, baba ile çocuk arasındaki ilişki kesmeye çalıştığını, keyfi harcama yaptığını, en son kadının erkeği evden kovduğunu belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadını ve çocuğu yalnız bırakarak annesi ile birlikte yaşamaya başladığı; kadının kusurunun ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve 800,00TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 15.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin birleşen davasının kabulü ile ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ziynet alacağına ilişkin davalarının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, erkeğin hakaret ve şiddetinin olduğu, şiddet nedeniyle erkeğin ceza aldığını, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarının az olduğunu, ziynet alacağı davasının kabul edilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddi, ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü gerektiğini, kadının kusurunun bulunmadığı tespitinin hatalı olduğunu, erkeğe yüklenen kusurun haksız olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen maddî tazminatın haksız olduğunu, taraflarca açılan her iki ziynet alacağı davasında usule uygun harç yatırılarak dava açılmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirterek asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen maddî tazminat, ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın miktarlarının az olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi i uyarınca açılan dava kapsamında tesis edilen kişisel ilişkinin boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eden süreçte uygulama alanı bulduğu, boşanma davası sonucu tesis edilecek kişisel ilişkinin, tedbiren uygulanmasına karar verilmediği müddetçe, boşanma kararının kesinleşmesinden önceki dönem için geçerli olacağı, bu nedenle boşanma davası kapsamında velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesis edilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarına, erkeğin asıl davada çocuk ile arasında kişisel ilişki kurulması talebi hakkında karar verilmemesine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 60.000,00TL maddî tazminata, boşanma davasında baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin reddine, tarafların ziynet alacağına ilişkin davalarının tefrikine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak ve ziynet alacağı davası yönünden ise tefrik kararının hatalı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddi, ziynet alacağı davasının tefriki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davasına ilişkin itirazları dışındaki istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, velâyet, tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî tazminat, ziynet alacağı davası yönünden verilen tefrik kararı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 197 nci maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) (50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3.Somut uyuşmazlıkta tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ünsal'a yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden Nahide'ye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.