Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7756 E. 2024/3159 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davada taraf sıfatı bulunmayan bir tarafın, hükümde adının belirtilmiş olması nedeniyle temyiz hakkı bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle bankanın taraf sıfatı kalmadığı ve hükümde gösterilmiş olmasının taraf sıfatı kazandırmayacağı gözetilerek davalı bankanın temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1527 E., 2023/1005 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun usulden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/5 E., 2022/343 K.

Taraflar arasındaki aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksikliklerin giderilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalı eş tarafından ilk önce davalı olan davalı ...'ın teyzesinin oğlu kuzeni davalı ...’e 21.05.2009 tarihinde sattığını, davalı ... konut kredisi ile taşınmazı aldığından Yapı Kredi Bankası tarafından 100.000,00 TL bedelli birinci derecede ipotek tesis edildiğini, ...'ın yeniden kredi kullanması sonucu 19.12.2013 tarihinde 500.000,00 TL değerinde ikinci derecede ipotek tesis edildiğini, taşınmazın 16.02.2016 tarihinde davalılardan davacı ile davalının ortak çocukları ...'a satıldığını, davalı ...'ın iyi niyetli olmayıp davalı ...'ın da konutu alacak güce sahip olmadığını, bu işlemlerden davacının haberinin olmadığını, bu satışlarla birlikte tesis edilen ipoteklerin geçersiz olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğinde davasının kabulüne satışın ve 21.05.2009 tarih, 100.000,00 TL tuturlı ve 19.12.2013 tarih, 500.000,00 TL tutarlı ipotek şerhlerinin kaldırılmasına, taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; davacının taraf sıfatının olmadığını, müvekkili banka ile davacı arasında hukuki bir ilişkinin bulunmadığını, davalılardan ... ile müvekkili bankanın kredi ilişkisine girdiğini, davalı eşinin muvafakatinin alındığını, davacının eşinin 2009 yılında taşınmazı sattığını, davacının bu nedenle 2013 yılındaki satıştan da haberinin olduğunu, Borçlar Kanun'un 39 uncu maddesine göre zaman aşımı süresinin geçtiğini, aile konutu ile ilgili şerh bulunmadığını, müvekkili bankanın iyi niyetli olup davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; 2008 yılından itibaren eşi davacı ile birlikte oturduklarını, davalı ...'ın konut kredisi almak isteyince davacının haberi olmadan taşınmazı satış gibi gösterdiğini, davalı ...'ın ödeme güçlüğü çektiğini, bunun üzerine taşınmazı diğer davalı oğluna devrini sağladığını, davaya bir diyeceğinin olmadığını söylemiştir.

3. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacı ... eşinin kredi borçlarının olması nedeni ile evi 175.000,00 TL 'ye sattıklarını, bankadan 100.000,00 TL kredi çektiğini, davacı ... eşinin evdeyken ekspertizler geldiğini, abonelikleri kendi üzerine yaptığını, kapıya kendi ismini yazdığını, evde oturmaktan vazgeçince davalı ...'in evi kiralayarak oturduğunu, maddî sıkıntılara girince evi Tahsin'e sattığını, kredi borçlarını ödeyeceklerini söylediğini, borçları ödemediklerini, davacının amacının bankaya olan borçlarını ödememek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2018/186 Esas, 2019/879 Karar sayılı kararı ile tapuda kayıtlı taşınmazın aile konutu olduğu, davalı eşin, davacının açık rızası bulunmadığı halde davalı eşin aile konutunu sattığı ve aile konutu üzerinde ipotek tesis ettiği, işlemlerin geçersiz olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesi gereğince davanın kısmen kabulüne,... adına bulunan taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin davasının reddine, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebin kabulü ile taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, davalı banka lehine konulan ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı eşin yaptığı satışın hükümsüz olduğunu, davalılardan ...'ın aile konutu olduğunu bildiğini, bu nedenle iyi niyetli olmadığını, tapu iptal davasının kabulüne, ayrıca vekâlet ücreti olarak 37.950,00 TL'ye hükmedilmesi gerekirken eksik vekâlet ücretine karar verildiğini ileri sürerek tapu iptal davasının reddi, vekâlet ücreti yönünden; davalı banka vekili bankanın davacı ... eşi ile bir hukuki ilişkisinin olmadığını, davacının ipoteğin terkini istemesinin yasal dayanağının bulunmadığını, hak ve iddia edemeyeceğini, bankanın iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu ileri sürerek hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15.12.2021 tarih ve 2020/517 Esas, 2021/2027 Karar sayılı kararı ile davacının, aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin kaldırılması davasının dinlenilebilmesi için, tapu iptal tescil davasının kesinleşmesinin gerektiği, aksi takdirde aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin kaldırılması davalarının incelenmesi hukuken mümkün olmayacağı, o halde, ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davanın, tapu iptali ve tescil davasından tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmesi, tapu iptali ve tescil dosyasının bekletici mesele yapılıp, sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davacının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu yapılan taşınmazın davacı ... eşi ...'ın aile konutu olduğu, davacının aile konutu niteliğindeki taşınmazın satışına açık rızasının bulunduğunun karşı tarafça ispatlanamadığı, dava konusu taşınmazın satışında davacının rızası ve bilgisi bulunduğuna dair yazılı ve itibar edilebilir bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dava konusu taşınmazın satımında davacının açık rızasının bulunduğunun ispat yükümlülüğünün davalılara ait olduğu, devralan üçüncü kişinin konutun aile konutu olduğunu ve taşınmazı kendisine devredenin medeni durumunu (evli olduğunu) bilebilecek durumda olduğu, davacının açık rızası alınmadan davalı adına kayıtlı aile konutunun önce davalı ...'nın kuzeni olan ...'a devredildiği, daha sonrasında da ...'ın dava konusu taşınmazı davacı ... eşi olan ...'nın ortak çocuğu olan ...'a devrettiği, davacının aile konutu olarak özgülendiği anlaşılan taşınmazın devrine açık rızası olduğunun ispatlanamadığı, işlemin geçerli olduğunu kabul etmenin imkansız olduğu her ne kadar dava konusu taşınmaz davalı ...'nın kuzeni olan ... tarafından rızaen davacı ... eşi olan ...'nın ortak çocuğu ...'a devredilmişse de davacı ... eşi olan ...'nın ortak çocuğu ...'nın dava konusu taşınmazın davacı annesi ve diğer davalı babası ...'nın aile konutu olduğunu bildiği, bu nedenle davalı ...'nın kazanımının iyiniyetli 3. kişinin kazanımı şeklinde olmadığı, davalı ...'ya yapılan devir gerçek bir satış işlemi olmadığından, TMK'nın 1023 üncü maddesi gereğince kazanımının korunmasının mümkün olmadığı, davalı ...'ya yapılan devrin 4721 sayılı Kanun’un 1023 üncü maddesi kapsamında korunması gereken bir devir niteliğinde olmadığı ve dava konusu taşınmazın 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesinin sağladığı korumadan yararlanması gerektiği gerekçesi ile tapu iptali ve tescil davasının kabulü ile aile konutu olan dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mah. 41683 ada, 2 parsel, Blok D, Kat:10 bağımsız bölüm No:40'da tapuda kayıtlı taşınmazın davalı ... ve ... adına yapılan satış işlemlerinin ve davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmiştir. karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; bankanın davacıyla diğer davalılar arasındaki ilişkiden haberinin olmadığını, davalılardan ...'ın talebi üzerine kredi kullandırıldığını, taşınmaza ipotek konulduğunu, aile konutu şerhinin bulunmadığını, bankanın iyi niyetli olduğunu, bankanın önceki maliklerden ve ailesinden haberinin olmadığını, davalılar .. ile ...'nın işbirliği içinde banka ipoteğinden kurtulmak için birlikte hareket ettiğini, davanın muvazaalı olduğunu, davacı kötü niyetli olup aradan sekiz yıl geçtiğini ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından davanın kabul edildiğini, eksik kalan harcın tahsili, yargılama gideri ve davacı yararına vekâlet ücretinin davalıların tümü tarafından müşterekken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, bankaya mükellefiyet yükletilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın belirtilen yönlerden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından açılan tapu iptali tescil davası ile ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davasının tefrikine karar verildiği, iş bu dosyada dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı adına tesciline karar verildiği, tapu iptali tescil davasında davalı bankanın taraf sıfatı kalmadığı taraf sıfatı kalmayan bankanın hükümde gösterilmesi onu taraf haline getirmeyeceği, artık tapu iptali tescil davasında davalı bankanın taraf sıfatının kalmadığı dikkate alındığında, davalı bankanın yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağı; davalı bankanın istinaf hakkı olmadığı, katılma yoluyla istinaf başvurusunun asıl istinaf başvurusuna bağlı olduğu 6100 sayılı Kanun’un 348 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davacının katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile banka vekilinin istinaf başvurusunun usulden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Kanun’un 348 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle banka tarafından başlatılacak olan takibin baskısından kurtulmaya yönelik olup davacı davasını kötüniyetle tesis edilen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davada taraf sıfatı olmayan tarafın, hükümde adının belirtilmiş olmasının temyiz hakkı verip vermeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 50 nci ve devamı maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı banka vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.