Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7803 E. 2023/5210 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İstinaf edilmeyen ve kesinleşen tedbir nafakası miktarına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun öngördüğü yargılama sistemine göre, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan tarafın, bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmadığı gözetilerek, istinaf edilmeyen tedbir nafakası miktarına ilişkin temyiz isteminin reddine, diğer hususlara ilişkin temyiz talebinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1403 E., 2023/1891 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Vezirköprü 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/282 E., 2018/283 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilmiş, bu karara karşı ... erkek vekilince temyiz talebinde bulunulması üzerine Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının ... erkeğin istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; ... erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından kadın ve ortak çocuk... için hükmedilen tedbir nafakasının miktarı ile iştirak nafakasının devamına dair hüküm kurulmadığı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı erkek tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan kadının, Bölge Adliye Mahkemesinin ortak çocuk... ve kadın için hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; kadının tedbir nafakalarının miktarına yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı-davacı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. ASIL DAVA

Davacı-birleşen davada davalı asıl 08.12.2017 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile 26.06.2004 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, davalı eşi ile evlendikleri günden beri anlaşamadıklarını, sürekli tartıştıklarını, aralarında birbirlerine karşı sevgi ve saygının kalmadığını, defalarca yaşanan tartışmaların kendisine ve çocuklara zarar verdiğini, tartışmalar nedeniyle evden ayrılmak zorunda kaldığını, bu nedenle davalı ile on aydır ayrı yaşadıklarını, bu süreçte eşi tarafından çok sayıda hakaret ve tehdit içeren telefonlar aldığını, yaşananlar nedeniyle evliliğin sürmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davalı ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. BİRLEŞEN DAVA

Davalı-birleşen davada davacı vekili 15.12.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde; tarafların 26.06.2004 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, ilk yıllarda mutlu giden evlilikte erkeğin kusurlu davranışları sebebiyle anlaşmazlıklar meydana geldiğini, karşı tarafın müvekkiline bağımsız konut temin etmediğini, eşine hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, eve gelmemeye veya çok geç saatlerde gelmeye başladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, ayrıca düğünde takılan 14 adet 22 ayar bilezik ve 40 adet çeyrek altından oluşan ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde tespit edilecek bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli ve 2017/282 Esas, 2018/283

Karar sayılı kararı ile; tarafların 2004 yılında evlendikleri, ortak iki çocuklarının bulunduğu, erkeğin eşine bağımsız konut temin etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuklarının ekonomik ihtiyaçları ile ilgilenmediği, evin elektrik ve suyunun dahi kesildiği, evine geç geldiği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, başka bir kadınla birlikte yaşadığı, gerçekleşen olaylara göre boşanmaya tam kusurlu davranışlarıyla sebep olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyasına yönelik davanın kabulü ile 14 adet 22 ayar 12 gram bilezik ile 40 adet çeyrek altının davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bir bileziğin değeri 1.692,00 TL, bir çeyrek altının değeri ise 245,00 TL olmak üzere toplam 33.488,00 TL’nin erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiş, karara karşı erkek tarafından hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları, tazminatlar ile ziynet eşyası davasının kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İlk Derece Mahkemesinin 20.02.2019 tarihli ve 2017/282 Esas, 2018/283 Karar sayılı ek kararı ile gerekçeli kararın davacı-birleşen davalı asıla 17.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf başvurusunun ise yasal süre geçtikten sonra 20.02.2019 tarihinde yapılmış olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin süre yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek karara karşı süresi içinde ... erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18.03.2019 tarihli ve 2019/938 Esas, 2019/853 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu ek kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle ek karara yönelik istinaf isteminin usulden reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarih ve 2019/3788 Esas, 2019/11798 Karar sayılı kararı ile "...Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak karşılıklı boşanma davaları ikame edilmiş, ilk derece mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kadının kusursuz, erkeğin ise tam kusurlu olduğu kabul edilerek; erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile boşanma davası ve fer'ilerine ilişkin hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesinin bu kararına karşı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, ilk derece mahkemesince 20.02.2019 tarihli ek karar ile erkeğin istinaf başvurusunun yasal süre geçtikten sonra yapıldığı gerekçesiyle süre yönünden istinaf talebin reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesinin ek kararı ile birlikte asıl kararına karşı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin istinaf taleplerinin usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı erkek tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.

Mahkemece gerekçeli karar erkeğin mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre mernis adresinde kayıtlı mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Bu haliyle; erkeğin mernis adresine, öncelikle mernis kaydı düşülmeden normal tebligat çıkarılması, bu şekilde tebliğin gerçekleşmemesi halinde, mernis adresine Tebligat Kanunu 21/2. maddesine göre tebligatın çıkarılması gerekirken; muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre yapılan gerekçeli kararın tebliği usulsüzdür. Öyleyse erkeğin istinaf talebi süresindedir. Hal böyle olunca, erkeğin istinaf talebinin esastan incelenmesi gerektiği anlaşılmakla, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesinin istinaf talebinin süresinde olmadığından reddine ilişkin 20.02.2019 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine dair kararının bozulmasına, erkeğin istinaf taleplerinin incelemesi amacıyla dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2020 tarihli ve 2020/166 Esas, 2020/711 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten 01.03.2018 tarihli duruşma davetiyesinin erkeğin “Esentepe Mahallesi Örnekevler Caddesi No:2 İç kapı No:3 Vezirköprü/...” adresine tebliğe çıkarıldığı, söz konusu tebligatın bilgi alınan ve haberdar edilen komşu isminin belirtilmemesi nedeniyle geçersiz olduğu, aynı adrese 13.11.2018 tarihli duruşma davetiyesinin tebliğ edilmesi istenilmiş ise de muhatabın gösterilen adresten taşındığı gerekçesiyle tebligatın iade edildiği, bunun üzerine 18.12.2018 tarihli duruşma davetiyesinin erkeğin adres kayıt sisteminde yer alan ve bir önceki tebligatın iadesine karar verilen adresle aynı olan adrese bu kez mernis kaydı düşülerek tebliğe çıkarıldığı, davetiyenin Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğ edildiği, 27.12.2018 tarihli duruşma davetiyesi ile gerekçeli karar tebliğinin de aynı şekilde yapıldığı, hal böyle olunca erkeğin doğrudan yerleşim yeri adresine Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan bir tebligat bulunmadığı, 13.11.2018 tarihli duruşma davetiyesinin iade edilmesinin ardından Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğ şartlarının gerçekleşmiş olduğu, dolayısıyla takip eden bildirimler ile gerekçeli karar tebliğinin de bu şekilde sağlandığı, böylece erkek eşe gerekçeli kararın usule uygun şekilde 17.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, asılın yasal süre geçtikten sonra 20.02.2019 tarihinde istinaf başvurusunu yaptığı, ilk derece mahkemesinin aynı günlü ek kararı ile süreden ret kararı verildiği, bu ek karara yönelik istinaf başvurusunun reddedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararına karşı süresi içinde erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu Kararının 01.02.2023 tarihli ve 2021/2-172 Esas, 2023/10 Karar sayılı kararı ile; erkeğin açmış olduğu boşanma davasında, adresini Esentepe Mahallesi Örnek Evler Sitesi E blok Kat:2 Daire:3 Vezirköprü/... olarak bildirdiği, İlk Derece Mahkemesince erkeğin bu adresine tensip zaptı ve ön inceleme duruşmasına ilişkin tebligatların yapıldığı, 01.03.2018 tarihli duruşmaya usulüne uygun düzenlenmiş bulunan vekâletname uyarınca davacı erkek vekilinin katıldığı, vekil vasıtasıyla devam edilen davada, vekilin 18.10.2018 tarihli dilekçesi ile vekillikten istifa ettiği, Mahkemece bu istifa dilekçesinin asıla tebliğine karar verildiği, çıkarılan tebligatın 25.10.2018 tarihinde muhatabın gösterilen adresten taşınmış olması nedeni ile iade edildiği, bunun üzerine Mahkemece; istifa dilekçesi ve 18.12.2018 tarihli duruşma davetiyesinin, erkeğin adres kayıt sisteminde yer alan mernis adresi ile iadesine karar verilen tebliğde yer alan adresin birbiri ile aynı olması nedeni ile Esentepe Mahallesi Örnek Evler Sitesi E blok Kat:2 Daire:3 Vezirköprü/... olan adrese mernis kaydı düşülerek tebliğe çıkarıldığı, davetiyenin Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğ edildiği, aynı şeklide sözlü yargılama için tayin edilen 27.12.2018 tarihli duruşma davetiyesi ile gerekçeli kararın da aynı şekilde tebliğ edildiği, ancak erkeğin vekili ile birlikte 26.06.2018 tarihli duruşmaya katıldığı ve mahkemeye adresini Yeşilada Mah. Mehmet Bayraktar Cad. Vezirköprü/... şeklinde bildirdiği, tüm bu genel açıklamalar ışığında; erkeğin dava dilekçesinde bildirmiş olduğu Esentepe Mahallesi Örnek Evler Sitesi E blok Kat:2 Daire:3 Vezirköprü/... şeklindeki bilinen adresi, 26.06.2018 tarihli duruşmada bildirmiş olduğu Yeşilada Mah. Mehmet Bayraktar Cad. Vezirköprü/... adresi ile bilinen en son adres olma özelliğini kaybettiği, bu durumda gerekçeli kararın erkeğe usule uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilmesinin mümkün olmadığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin, erkeğin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulü ile istinaf başvurusunun incelenmesinden ibaret olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmakla, dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ortak çocuk Hasan Umut'un 22.04.2023 tarihinde ergin olup bu tarih itibariye velâyete tabi olmaktan çıktığı, yoksulluk nafakası isteyen kadının SGK hizmet dökümünün incelenmesinde düzenli olarak çalıştığı, kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek, aylık sürekli ve düzenli gelirinin olduğu, kadın yönünden boşanma yüzünden yoksulluğa düşme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle erkeğin kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili; müvekkilin beyanına istinaden, müvekkil ve ortak çocuk... için aylık 500,00 TL şeklinde hükmedilen tedbir nafaka miktarının yeterli olmadığı, yine ortak çocuk... için henüz ergin olmadığı gözetildiğinde iştirak nafakasının devam etmesi gerektiği, ancak söz konusu temyiz konusu ilamda buna ilişkin bir hüküm olmadığı gözetildiğinde söz konusu ilam hükmünün bozulması için temyiz kanun yoluna başvuru yapmak gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, istinaf edilmeyerek kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı-davacı kadının tedbir nafakalarının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı-davacı kadının diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Davalı-davacı kadının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.