"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/209 E., 2021/287 K.
KARAR : Kısmen kabul
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Taraf vekilleri
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın ve ziynet alacağı davasının ayrı ayrı reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
Taraf vekilleri tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini, evliliklerinin ilk günlerinden bu yana sürekli tartıştıklarını ve evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan 19.10.2001 tarihli duruşmada; davacı erkek alınan beyanında; dava dilekçesini tekrar ettiğini, kadına nafaka vermeyi kabul ettiğini, anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
2.... erkek vekili birleşen davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davada dayanılan vakaların gerçek olmadığını, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, derdestlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın, Mahkemece yapılan 19.10.2001 tarihli duruşmada alınan beyanında; boşanmayı kabul ettiğini belirtmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, erkeğin, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tehdit ettiğini, alkol kullandığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 10.000,00'TL tedbir nafakası, 10.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 20.000,00 TL tedbir nafakası, 20.000,00 TL yoksulluk nafakası, 2.000.000,00 TL maddî tazminat, 2.000.000,00 TL manevî tazminat, kadına ait olan ve erkeğin uhdesinde kalan ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmaması durumunda ise bedelin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.06.2002 tarihli ve 2001/885 Esas ve 2002/813 Karar sayılı kararı ile, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 15.01.2020 tarihli 2019/8067 Esas 2020/186 Karar sayılı kararı ile davanın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) ikinci kitabında düzenlendiği, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakma görevinin, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu'nun 2 inci maddesi hükmü uyarınca o yerdeki asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu, somut olayda; Mahkemece verilen karardan sonra yargı çevresinde aile mahkemesi kurulduğu, davanın görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmek üzere hükmün bozulması gerektiği, kabule göre de; erkek tarafından 14.06.2001 tarihinde açılan boşanma davasında, mahkemece tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği ve gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmadan, hükmün kesinleştirildiği, erkek tarafından geçen uzun süreye rağmen kararın usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmamasının 4721 sayılı Kanunu'nun 2 inci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu ve bu süre içinde tarafların birlikte yaşamaya devam etmesi, tarafların ortak çocukları 12.09.2003 doğumlu Eylül ve Efe'nin dünyaya gelmiş olmasının tarafların boşanma iradesinden vazgeçtiğini gösterdiği, bu bakımdan kararın oluşmasından sonra uzun süre tarafların birlikte yaşamaya devam etmeleri olgusunun hükmün sonucuna etkili olduğu, gerçekleşen bu duruma göre boşanma iradelerinin samimi olmadığının anlaşıldığı ve tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Dairemizin bozma ilamı gereği Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2020 tarih ve 2020/205 E., 2020/172 K. Sayılı kararı ile davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine ve taraflarca müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Küçükçekmece Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Küçükçekmece 9. Aile Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların 20.10.2010 tarihinde evlendikleri, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18.06.2002 tarih, 2001/885 E. 2002/813 K. sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, Dairemizin 15.01.2020 tarihli 2019/8067 Esas 2020/186 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verildiği, dinlenen tanık beyanlarında, Mahkemece verilen ilk karardan sonra birleşen dava açılana kadar tarafların birlikte yaşadıklarının beyan edildiği, 12.09.2003 doğumlu iki ortak çocuklar olduğu, bu haliyle boşanma iradelerinden vazgeçtikleri, anlaşmalı boşanmaya ilişkin mahkeme kararının usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmadan usulsuz kesinleştirme işlemi yapıldığı, bu sebeple erkeğin asıl boşanma davasının kesinleştiğine dair iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle asıl dava dosyası bakımından davanın reddine, birleşen dava dosyası bakımında ise erkeğin, fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, pavyona gittiği gece geç saatlerde geldiği ve başka bir kadınla dans ederek güven sarsıcı davranışlar sergilediği, bu durumun dinlenen tanık beyanları, mesaj kayıtları, sağlık raporu ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın tarafından ses ve görüntü kayıtları sunulmuşsa da bu kayıtların hukuka aykırı olarak elde edildiği ve hükme esas alınmadığı belirtilerek birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların ergin olamaları sebebiyle kadının, velâyet ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadının gelirinin olmadığı, erkek adına 35 adet taşınmaz kaydı bulunduğu, vergi kayıtlarının incelenmesinde, 2018 yılı için beyan edilen 252.992,42 TL kira geliri olduğu, banka hesap hareketlerinin de bu hususu destekler nitelikte olduğu, her ne kadar ara kararla kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişse de aradan geçen zaman, enflasyon artışı, paranın alım gücünün düşmesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına karar kesinleşinceye kadar aylık 6.000,00 TL tedbir nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi, evlilikte geçen süre dikkate alınarak kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davası yönünden yapılan incelemede ise dosya içerisindeki mevcut deliller dikkate alındığında kadının iddia ettiği ziynet alacağını tanık beyanı, belge, fotoğraf ile ispatlayamadığı anlaşıldığından ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı, ziynet alacağı davası ve vekâlet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 31.05.2023 tarihli 2022/6613 Esas, 2023/2791 Karar sayılı kararıyla; kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğu yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
1.... erkek vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; tarafların usule uygun şekilde anlaşmalı olarak boşandıkları ve kararın kesinleştiğinin dikkate alınmadığı, kararın tebliğinin usule uygun olduğu, aradan geçen zaman nedeni ile dosya imha edildiği halde tebligatın usulsüz olduğu tespitinin nasıl yapıldığının anlaşılamadığı, ortada evlilik kalmadığından birleşen davanın da reddi gerektiği, kaldı ki kusurların da ispat edilemediği, tanık beyanlarının duyum ve aktarımdan ibaret olduğu, nafaka ve tazminat miktarlarının yükseltilmesi kararının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olmadığını belirterek asıl ve birleşen boşanma davalarında hükmün tümü yönünden kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili karar düzeltmeye cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı üzerinden nispi vekâlet ücreti takdiri gerekirken karar verilmediği bu konuda kararın düzeltilmesi amacıyla dosyanın onanmasına olmadığı takdirde yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ettiğini belirterek; katılma yoluyla vekâlet ücreti yönünden karar düzeltme talebinde bulunduğu kabul edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında 31.05.2023 tarihli 2022/6613 Esas, 2023/2791 Karar sayılı kararında düzeltilmesi gereken bir yanlışlık bulunup bulunmadığı ve erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile boşanmanın fer'î niteliğindeki nafaka ve maddî manevî tazminat taleplerinin kısmen veya tamamen kabul ya da reddi halinde bunlar için ayrıca vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü ve 166 ncı maddeleri, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 nci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle kısmen bozulmuş ve kısmen onanmış olup, temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre karar düzeltme istemi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talebinin REDDDİNE,
1086 sayılı Kanun 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 1.470,00 TL para ceza ile 562.65 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenden tahsiline,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.