"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1074 E., 2022/1721 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/175 E., 2021/76 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının asabi, geçimsiz olduğunu, en küçük sorunu büyüttüğünü, müvekkiline bağırıp hakaret ettiğini, saygı göstermediğini, kişiliğine karşı küçük düşürücü ve alaycı davranışlarda bulunduğunu, sürekli tehdit ettiğini, aşağıladığını, psikolojik baskı uyguladığını, müvekkilinin ailesinin eve gelmesini istemediğini, sürekli ...'te yaşayan ailesinin yanına gittiğini, her seferinde bir iki ay kaldığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- karşı davalı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; aldatma iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kadının sık sık ailesinin yanına gitmesi ve müvekkilini yalnız bırakması üzerine duygusal anlamda çöküntüye uğradığını, bir süre başka bir kadın ile konuştuğunu, ancak bu ilişkinin gönül ilişkisi aşamasına asla gelmediğini, müvekkilinin bu durumu 2018 yılı Haziran ayında evliliklerine temiz bir sayfa açmak için eşine anlattığını, eşinin müvekkilini affettiğini, evlilik birliğinin devam ettiğini, bu olaydan sonra tarafların tatile çıktığını, 2019 yılı Ocak ayına kadar beraber yaşadıklarını belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, 2017 yılı başından itibaren sebebini söylemeden müvekkilinden uzaklaştığını, evi terk ettiğini, bu süreçte müvekkiline maddî destekte bulunmadığını, 2017 yılı sonlarına doğru ağabeylerinin baskısı ile eve geri döndüğünü, ancak barışmak için dönmediğini, müvekkilinin evi terk etmesini sağlamak için döndüğünü, sık sık evinden ve müvekkilinden uzaklaştığını, soğuk davrandığını, 22.10.2018 tarihinde erkeğin iki yıldır başka bir kadın ile birlikte olduğunu, vicdan azabı çektiğini, itiraf ettiğini, kendi rızası ile telefonunu verdiğini, bütün mesajları gösterdiğini, Yasemin adlı kadın ile konuşmalarda "Seni seviyorum, çok özledim, dün akşam ne güzeldi" şeklinde mesajlar olduğunu, 2018 yılı Kurban Bayramında ...'da bir otelde kaldıklarını, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina hukuki sebebine dayalı olarak aksi takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının sürekli ailesinin yanına ...'e gittiği, hemen hemen her bayramı ...'te geçirerek erkeği yalnız bırakarak birlik görevini ihmal ettiği, erkeğin evlilik birliği devam ederken başka bir bayanla aynı otel odasında kaldığı böylece zina eyleminin ispatlandığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, karşı dava yönünden ise 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince tarafların zina nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun üstün yararı ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden aylık 350,00 TL yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat koşulları kadın yararına oluştuğundan 10.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, kadının tanıklarının anlatımlarının görgüye dayalı beyanlar olmadığını, kadından aktarılan beyanlar olduğunu, bu sebeple tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını, aldatma iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin başka bir kadın ile konuştuğunu, ancak gönül ilişkisi aşamasına gelmediğini, müvekkilinin bu durumu 2018 yılı Haziran ayında eşine anlattığını, eşinin de affettiğini, bu olaydan sonra tarafların tatile gittiklerini, 2019 yılı Ocak ayına kadar beraber yaşadıklarını, müvekkilinin zina yapmadığını, eylemi zina olarak kabul edilse dahi kadının müvekkilini affettiğini, kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar eşit kusurlu olmalarına rağmen kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğunu, karar tarihinde müvekkilinin çalışmadığını, herhangi bir geliri yokken kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesinin bir dönem kanser tedavisi gördüğünü, müvekkilinin annesine bakmak için ...'e gittiğini, müvekkilinin zor dönemde tedavi amacıyla ailesini yanına gitmesinin müvekkili aleyhine boşanma sebebi gösterilmesinin hatalı olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, müvekkili yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların az olduğunu, yoksulluk ve iştirak nafakasının da az olduğunu, müvekkilinin işsiz olduğunu, iş aradığını ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kadının kabul edilen kusurlu davranışına karşılık erkeğin diğer kusurları yanında birlik görevlerini de yerine getirmediği, yine de erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadının kusura ilişkin istinaf talebinin kabulüne, bilertilen kusurun da erkeğin kusurlarına eklenerek kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile ortak çocuk lehine aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, kadının gelirinin ve gelir getiren mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği ve boşanmaya sebep olan olaylarda kadının az kusurlu olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat mimtarının az olduğu gerekçesiyle kadının maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, diğer istinaf itirazları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı isabetli bulunduğundan kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılıklı görülen boşanma davasında tarafların kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadının zina nedenli davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın ve çocuk lehine nafakaya, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesi ile nafaka ve tazminat miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, af olgusunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi,161 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalı-davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.