"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/538 E., 2022/2120 K.
DAVA TARİHİ : 02.09.2016
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/485 E., 2021/133 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı verilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile başvurunun kabulüne, hükmün kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; 26.06.2014 tarihinde evlenen tarafların çocuklarının bulunmadığını, davalının müvekkilinin giyim kuşamına karıştığını, müvekkiline ait pantolonları makasla kestiğini, davalı ve ailesinin müvekkilini büyü yapmakla suçladığını, davalının aşırı kıskançlık gösterdiğini, müvekkilinin istemediği şekilde cinsel birlikteliğe zorladığını, davalının son beş, altı aydır da müvekkilinden uzak durduğunu, davalının 28.07.2016 tarihinde dış göreve gideceğini söyleyerek müvekkilini hızlı trenle babasının evine gönderdiğini, müvekkilinin davalıya mesaj attığında davalının ...'ya vardığı yönünde beyanda bulunduğunu, ancak müvekkilinin telefonuna gelen fotoğraflarla davalının müvekkilini evden göndermek için yalan söyleyip tatile gittiğini, müvekkilinin davalıyla konuşmaya çalıştığında müvekkiline hitaben "seni artık istemiyorum, başının çaresine bak" şeklinde beyanda bulunduğunu, davalının babasıyla görüştüklerinde babasının müvekkili için "kızınız oğlumun gözüne erkek olarak görünüyor, oğlum nasıl alsın da yatsın" şeklinde söylediğini, davalının her tartışmada müvekkilinin boğazını sıktığını, tehdit ettiğini, davalının annesinin eve geldiğinde her şeye karışması ve okuyup üflemesi nedeniyle müvekkili için bu durumun çekilmez hale geldiğini, müvekkiline düğünde takılan altı adet yirmiiki ayar bileziğin 12.12.2014 tarihinde davalı tarafından satıldığını ve tekrar geri verilmediğini, davalının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve doğru olmadığını, kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 900,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her yıl TÜFE-ÜFE oranında arttırılmasına, müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, altı adet yirmiiki ayar yüzyirmi gram bileziğin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 değerindeki ziynet eşyası bedelinin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili, ziynet alacağı bedelini 14.420,78 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; iddia edildiği gibi müvekkilinin davacıya yalan söylemediğini, davacının ...'da olduğu dönemde müvekkilinin kardeşinin ...'e geldiğini, müvekkilinin kardeşiyle birlikte Ertuğrulgazi Türbesiyle, ... Kentpark'ta bulunan yapay plaja gittiğini, fotoğrafların da bu yerlerde paylaşıldığını, telefondaki uygulama sayesinde müvekkilin çektiği telefonların davacı tarafın telefonunda da göründüğünü, müvekkilinin ...'da değil ... Mamuca Köyünde olduğunu yazdığı halde telefonun bunu ... olarak düzelttiğini, tarafların anne-babaları arasında geçen konuşmaların da boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin eşiyle ters ilişkide bulunduğunun doğru olmadığını, müvekkilinin yapıcı davranmaya çalıştığını, ancak aynı anlayışı eşinden göremediğini, müvekkilinin hiç bir şekilde eşine hakaret etmediğini, aksine davacının müvekkilinin işi nedeniyle dış göreve gitmesine anlayış göstermediğini, müvekkilini başkaları ile kıyaslamak suretiyle baskı yaptığını, davacının sihir ve büyü işleri ile uğraştığını, müvekkilinin annesini evden kovduğunu ve "ya aileni yada beni seçeceksin" şeklinde söylediğini, davacının takılarını anne-babasının evine bıraktığını, bozdurulduğu iddiasının doğru olmadığını beyanla, davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi durumunda ise müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 09.11.2017 tarih ve 2017/68 Esas, 2017/830 Karar sayılı kararı ile; erkeğin dış göreve gideceği bahanesiyle eşini 28.07.2016 tarihinde hızlı trenle ...'ya anne-babasının yanına gönderdiği, yine bu dönemde eşinin aramalarına da cevap vermediği, kadının, eşinin dış göreve gitmediğini öğrendiği, kadının barışma girişimlerine de erkeğin, eşi için kendisine farklı göründüğü, ona sevgiyle bakamadığını söylediği, kadının pantolonlarını kestiği, kadın için ortak yaşamı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ziynet eşyalarının ise erkeğin isteğiyle bozdurulduğu, parasının da erkeğe verildiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile kadının boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar devamına, boşanma kararı kesinleştiğinde toptan 20.000,00 TL yoksulluk nafakası ile kadın yararına 12.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine, toplam 119.18 gram altı adet yirmiiki ayar bileziğin aynen, olmadığı takdirde bedeli olan 14.420,78 TL'nin erkekten alınıp kadına verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili, sözlü yargılama aşamasında mazeret dilekçesi sundukları halde mazeret hakkında bir karar verilmeden ve taraflara süre verilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, nafaka ile maddî ve manevî tazminat, miktarları ve ziynet alacağı davasının kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2020 tarih ve 2018/732 Esas, 2020/526 Karar sayılı kararı ile; taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı verilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;erkeğin dış göreve gideceği bahanesiyle eşini 28.07.2016 tarihinde hızlı trenle ...'ya anne-babasının yanına gönderdiği, yine bu dönemde eşinin aramalarına da cevap vermediği, kadının, eşinin dış göreve gitmediğini öğrendiği, kadının barışma girişimlerine de erkeğin, eşi için kendisine farklı göründüğü, ona sevgiyle bakamadığını söylediği, kadının pantolonlarını kestiği, kadın için ortak yaşamı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ziynet eşyalarının ise erkeğin isteğiyle bozdurulduğu, parasının da erkeğe verildiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile kadının boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına takdir edilen 600,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 12.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine, toplam 119.18 gram altı adet yirmiiki ayar bileziğin aynen, olmadığı takdirde bedeli olan 14.420,78 TL'nin erkekten alınıp kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, müvekkilinin evlilik birliğini sürdürmek istediğini, ziynet eşyalarının davacının önceden götürdüğünü, bozudurulup harcandığı iddiasının doğru olmadığını, ilk kararla toplu ödenmesine hükmedilen nafaka ile bu kararla aylık ödeme şeklinde hükmedilen nafaka yönünden usuli kazanılmış hakkın zedelenebileceğini, nafaka ve tazminat kararlarını kabul etmediklerini, miktarlarının fahiş olduğunu, beyanla; boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat, miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden alınması zorunda olduğundan boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına maddî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, erkek tarafından bozdurulan ve kadına iade edilmeyen ziynet eşyalarının iadesine ilişkin verilen kararda, her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, müvekkilinin evlilik birliğini sürdürmek istediğini, ziynet eşyalarının davacının önceden götürdüğünü, bozudurulup harcandığı iddiasının doğru olmadığını, ilk kararla toplu ödenmesine hükmedilen nafaka ile bu kararla aylık ödeme şeklinde hükmedilen nafaka yönünden usuli kazanılmış hakkın zedelenebileceğini, nafaka ve tazminat kararlarını kabul etmediklerini, miktarlarının fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma ve ziynet davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatnı verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci, 51 inci ve 58 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile kadın yararına toptan 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, karar davacı kadın tarafından istinaf edilmemiştir. Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince hükmün kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesi kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davacı kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile hükmedilen toptan yoksulluk nafakası kararı, davacı kadın tarafından istinaf edilmediğinden, davalı erkek lehine toptan yoksulluk nafakası yönünden usuli müktesep hak oluşmuştur. "Usuli müktesep hak" veya "usule ilişkin kazanılmış hak"; davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Buna göre Mahkemece, verilen ilk karar ile toptan yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek lehine "usuli müktesep hak" oluştuğu dikkate alınmadan, davacı kadın yararına aylık irat şeklinde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının davalı erkek yararına yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.