Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7919 E. 2023/5208 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek temyiz itirazlarının reddiyle karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/660 E., 2023/1032 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı-karşı davacı kadının tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin davalı kadının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının evlendikten sonraki davranışlarının erkeğe karşı fiziksel tepkiye kadar vardığını, davalının düğünden sonra yol boyunca takılarla meşgul olduğunu, ortak konutta da takıları saymakla vakit geçirdiğini, davacı ile ilgilenmediğini, düğünün ertesi günü erkeğin ailesinin bahçe evinden ayrılırken neden annene hoşçakal dedin, nispet mi yapıyorsun diyerek kavga çıkardığını, düğünden sonraki birkaç hafta boyunca dilekçe ver boşan, ayrılalım dediğini, tartışma yarattığını, düğünden sonraki kurban bayramının üçüncü günü davacıya fiziksel şiddet uyguladığını, sonra kendi boğazına tırnaklarını batırdığını, kendini yere atıp dövünmeye başladığını, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuk istemediğini söylediğini, davacının bu konudaki teklifini büyük tepkilerle reddettiğini, davacının ailesine son derece mesafeli yaklaştığını, davacının akrabaları ile ilişki dahi kurmadığını, davacının çalıştığı için eve geç geldiği zamanlarda tartışmalar çıkardığını, üzerine yürüdüğünü, fiziksel şiddet uyguladığını, kendini yerlere attığını, boşanmak istediğini dile getirdiğini, valizimi toplar giderim gibi söylemlerde bulunduğunu, erkeğin ortak konutun oturma odasındaki çalışma masasının üzerinde nokta konmuş ve bitmiş en güzel hikayem 20.01.2018 yazılı, kadının el yazısı ile yazılmış not bulduğunu, bunun üzerine eşinin instagramda eski erkek arkadaşının sayfasını takip ettiğini ve bu şahsın 20.01.2018 tarihinde evlendiğini fark ettiğini beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir

II. CEVAP

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin evlilik akabinde İstanbul'da yaşanacağını söylediğini ancak kadını Çankırı'da yaşamaya mecbur bıraktığını, takılan tüm ziynetleri aldığını, her mutluluğu sinirli ve agresif şekilde kadının burnundan getirdiğini, düğünde takılan takıların erkeğin anne ve babasının uhdesinde olduğunu, düğünden sonraki üçüncü gece kadınla birlikte uyumak yerine gidip yeğeni ile uyuduğunu, ...'da bulunan eş, dost ve akrabalara, en yakınlara ile el öpmeye gitmelerine müsaade etmediğini, kadını azarladığını, aşağıladığını, sözlü şiddet uyguladığını, geç saatlerde eve geldiğini, bekar bir adam gibi gerekçesiz olarak olarak şehir dışına ve yurt dışına gittiğini, kadını yalnız bıraktığını, sen benim hayatıma karışamazsın dediğini, evliliğin ikinci ayından itibaren yatağını ayırdığını, çalıştırmadığını, evlilik süresince eve hiç harçlık bırakmadığını, alışveriş yapmadığını, pazar alışverişinin çoğunu anne ve babasının bahçesinden eksik karşıladığını, kadının anne ve babasına muhtaç ettiğini, cep telefonunu elinden bırakmadığını, kadının uygunsuz ve yarı çıplak resimlerini eski kız arkadaşına gönderip resim üzerinde kritik yaptığını, aşağıladığını, onur kırdığını, üniversite bursunu ödemediğini, bir gece önce eve gelmeyen erkeğin 20.01.2018 tarihinde eve gelip, bayan olduğu düşünülen bir şahsa canım sen de çok yoruldun, ben yatıyorum, sen de yat artık dediğini, dava dilekçesinde bahsedilen notun erkek için yazıldığını beyanla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, lehine yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) oranında arttırılmak üzere aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, lehine yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın ikinci cevap dilekçesinde özetle; bayram ziyaretlerinde ve sonrasında erkeğin iki ablasının ve iki ağabeyinin evine uğramadığını, telefon dahi etmediğini, yeğeninin nişanına gelmek istemediğini, sonrasında geldiğinde de erken ayrıldığını, eniştesinin cenazesine gelmediğini, ailesinin yaptığı baskıya göz yumduğunu ve yalan söylediği iddialarına eklemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2020 tarihli ve 2018/176 Esas, 2020/203 Karar sayılı kararıyla; erkeğin kadının çalışmasına izin vermediği, birlik giderlerine katılmadığı, eşinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadını eve almadığı, eve geç geldiği, maddî destekte bulunmadığı, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek ispatlanan kusur bulunmadığı belirtilerek iddialarını ispat edemeyen erkeğin davasının reddine, kadının davasının ise kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, kadın için belirlenen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının devamına verilen tedbir nafakasının kararı kesinleştiğinde yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine, boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadının lehine 10.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli ve 2021/441 Esas, 2022/989 Karar sayılı kararıyla; erkeğe yüklenen kadını eve almama kusuruna kadın dayanmadığı halde erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğe yüklenen diğer kusurların ise sabit olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu, kadının yoksulluk nafakasının TÜFE uyarınca arttırılması talebi bulunduğu halde bu yönden İlk Derece Mahkemesince karar verilmediği, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil etmediği halde kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna uygun bulunmadığı gerekçesiyle kararının kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren geçerli olmak ve her yıl TÜFE oranında arttırılmak üzere kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası takdirine, kadının manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilerek erkeğin kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden, kadının ise lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne ve tarafların sair hususlardaki istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar vermiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 10.01.2023 tarihli ve 2022/9063 Esas ve 2023/107 Karar sayılı kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın lehine takdir edilen maddî tazminat miktarının az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu yine, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu, bu kusurlu davranış aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşullarının oluştuğu halde bu isteğin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın ve yoksulluk nafakasının miktarı ile manevî tazminat yönlerinden hükmün bozulmasına, hükmün bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler bir bütün halinde değerlendirilerek, tarafların evlilik süresi, boşanmaya yol açan olaylardaki kesinleşen kusur dereceleri, kusurlu davranışların niteliği, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı göz önüne alındığında, kadın lehine boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddî tazminat ile 30.000,00 TL manevî tazminata ve aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın gelecek yıllarda TÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kadının ağır kusurlu olduğunu, erkeğin çalışmadığı ve gelirinin olmadığı, dolayısıyla müvekkil aleyhine maddî ve manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, hükmedilen miktarlarında yüksek olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, erkeğin kadına ait ziynet eşyalarının annesi ve babası tarafından alıkonulmasına müsaade ettiğini, erkeğe bu nedenle de kusur yüklenmesi gerektiğini, nafaka miktarının gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile nafaka miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ömer'e yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Aslı'ya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.