Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7918 E. 2023/5614 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadının zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı açtığı boşanma davasında, erkeğin zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı ve kadının zinaya dayalı boşanma talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, erkeğin zina eyleminin tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, boşanma kararının kesinleşmediği gözetilerek kadının zinaya dayalı boşanma davasının da kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/619 E., 2023/1382 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/8 E., 2021/245 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin zina yapması nedeniyle evlilik birliğinin devam edebilmesinin imkansız hale geldiğini, erkeğin ilgisiz davranmaya başladığını, sekreteri M.P.T. ile ilişkisi olduğunu ve evlenmeyi düşündüğünü söyleyerek 06.05.2018 tarihinde evi terk ettiğini, hangi tarihten beri aldatıldığını bilmediğini, ortak çocuklara, akrabalara ve ortak arkadaşlara aldattığını ve ayrılmak istediğini söylediğini, kadınlık gururunu hiçe saydığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL maddî ve 1.000,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilin zina yaptığı iddia edilen kişinin çalıştığı iş yerinde personel olduğunu, yönetici personel ilişkisi dışında bir bağlantısının olmadığını, kadının kıskançlıklarının dozunu arttırarak paranoya haline geldiğini, kadına ve çocuklara güzel bir hayat sunduğunu fakat yaranamadığını, kadının kusurlu olduğunu, erkeğin ailesinin evlerine gelmesini istemediğini ve ailesini aşağıladığını, hakaret ettiğini, onlara yardım etmesine karşı çıktığını, ortak çocuğun düğün hazırlıklarının yapıldığı dönemde üzerine bıçakla yürüdüğünü ve yaralandığını, kalp ve katarakt ameliyatı olduğunda kadının yanına gelmediğini, üzerine düşen görevleri yapmadığını, eşinin sağlığına en küçük duyarlılığı göstermediğini, iş hayatında müvekkili küçük düşürecek her türlü davranışı gösterdiğini, çalışanlarını arayarak erkeğin iş yerinde ne yaptığını sorduğunu, devamlı psikolojik şiddete maruz kaldığını savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine 2.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İlk Derece MahkEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2020 tarih ve 2018/937 Esas ve 2020/248 Karar Sayılı ilk kararı ile erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının ise erkeğin şoförünü sık sık arayarak eşini sorduğu iddiasının ise ispat edildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının zina nedenine dayalı açtığı davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle karşı davasının reddine, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kadın vekili tarafından zina nedeniyle açılan davanın reddi gerekçesi denetime elverişli olmayıp soyut olduğu, zinaya dayalı davasının delilleri ile ispatlandığı, nafaka ve tazminat taleplerinin miktarı ile faiz talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmediği, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle, istinaf kanun yoluna başvurulmuş, erkek vekili tarafından kadının kusurlarının ispatlandığı halde reddedilen karşı davasını, kusur belirlemesinin, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile 6.000,00 TL tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesinin hatalı olduğunu zira 25.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında kadın lehine 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini 28.02.2020 tarihli celse itibariyle tedbir nafakasının 6.000,00 TL ye yükseltildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 05.04.2021 tarih ve 2020/1946 Esas Ve 2021/879 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece davacı kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasında ret gerekçesi, kararın gerekçe kısmında gösterilmediği gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının, kararın esası ve tarafların istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kabule göre de kadının maddî ve manevî tazminatlara faiz uygulanması yönündeki talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve kadın hakkında düzenlenen ekonomik sosyal durum araştırmasında kadının kira gelirinin olduğu belirtilmiş olup, tapu ve kadastro bilgi sisteminden, taraflara ait taşınmazların olduğu, Mahkemece davacının kira gelirinin olup olmadığı, var ise aylık ne kadar kira gelirinin olduğu araştırılmadan, tarafların üzerine kayıtlı taşınmazlar hakkında herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan ve davalının emekli maaşının miktarına ilişkin belgeler getirtilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 23.12.2021 tarihli ve 2021/8 Esas, 2021/245 Karar sayılı kararı ile; erkeğin kadına karşı sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, bu hususun tanık anlatımları ve kadın vekili tarafından dosyaya sunulan fotoğraflardan da anlaşıldığı, erkeğin kolunun bıçakla kesilmesi olayının 2017 yılında olduğu ancak tarafların 2018 yılında ayrı yaşamaya başladıkları, kaldı ki olayı bizzat gören tanıkların anlatımına göre bıçaklama kastının bulunmadığı bu haliyle bu konuda kadına kusur yüklenemeyeceği, kadının erkeğin şoförünü sık sık arayarak eşini sorduğu iddiası bakımından ise her ne kadar tanık kadının sık sık kendisini aradığını söylemiş olsa da erkeğin iş yerindeki çalışanları ile fazla samimi davranışları nedeniyle kadının erkeğe karşı güven problemi yaşadığı bu nedenle kadın tarafından yapılan bu davranışın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği kanaatine varılmakla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin sadakatsiz davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurunun bulunmadığı, zina, evli bir kadının başka bir erkekle, evli bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkiye girmesi olduğu, zinanın gerçekleşebilmesi için cinsel ilişkiye girilmesi veya buna teşebbüs edilmesi gerekli olup bu dereceye varmayan olayların zina olarak değerlendirilemeyeceği, cinsel ilişki olmaksızın başkasıyla flört etme ya da başka türlü cinsel yakınlıkta bulunmasının zina sayılamayacağı, somut olayda erkeğin davranışlarının sadakatsizlik mahiyetinde kaldığı yukarıda yazılan hususların ispat edilemediği gerekçesiyle kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle davasının reddine, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına davacı-karşı davalı kadın vekili İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davaya ilişkin kısmının kaldırılarak, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle, davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.06.2022 tarihli ve 2022/ 1322 Esas, 2022/1820 Karar sayılı kararıyla; kadın vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma kısmı hariç, asıl davaya ilişkin kısmının kaldırılarak, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle, erkek vekilinin ise kusur durumu, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğu belirtilerek; erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının ispatlanan bir kusurunun olmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre; İlk Derece Mahkemesince kadın lehine takdir edilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu, kadının zina davasının reddine ilişkin karanında ve nafakanın üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında artırılmasına ilişkin süresi içinde usulünce ileri sürülmüş bir talep olmadığından buna ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, erkek adına kayıtlı 2011 model Mercedes marka aracının, aktif ve pasif kayıtlarında toplam yedi adet taşınmazının olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirildiğinde kadın lehine verilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadın lehine yasal faiziyle birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek, kadının tazminat miktarları yönünden istinaf talebinin kabulüne, kadının diğer, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 10.01.2023 tarihli ve 2022/8742 Esas, 2023/105 Karar sayılı kararı ile; "kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı olarak ayrı ayrı boşanma kararı verilmesi talebi ile boşanma davası açılmış, erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı karşı boşanma davası açılmış, İlk Derece Mahkemesince kadının 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kadının zinaya dayalı davası ise ispat edilemediği gerekçesiyle reddedilmiş, erkeğin boşanma davasının da reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı, kadın vekili tarafından zinaya dayalı davasının delilleri ile ispatlandığı halde reddinin hatalı olduğu, nafaka ve tazminat taleplerinin miktarı, nafakanın üretici fiyat endeksi oranında arttırılmadığı, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle; erkek tarafından ise kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Hal böyle olunca boşanma hükmü kesinleşmemiştir. Buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince boşanma hükmünün istinaf incelemesi dışında tutulması doğru değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında tarafların ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin gösterileceği ve 355 inci maddesinin birinci fıkrasında incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı yapılacağı düzenlenmiştir. Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. O halde kadının zina nedenli davasında boşanma kararı verilmesi talebi nedeniyle boşanma hükmüne karşı da istinaf talebi bulunduğu halde, hatalı istinaf incelemesi yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir" gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiğini, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; dosyaya ibraz edilen erkeğe ait fotoğrafların dava tarihinden sonrasına ait olduğu, bu olayın yeni bir davanın konusunu oluşturduğu, dosyadaki delillerin erkeğin zina ettiğini ispatlamada yeterli olmadığı, erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı, kadın yönünden 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinin şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci maddesine dayalı asıl davanın kabulü ile karşı boşanma davası ile asıl zina davasının reddine ilişkin kararın doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücüne nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine takdir edilen tedbir/yoksulluk nafakasının miktarının makul olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ile nafakanın niteliğine, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, erkeğin tüm, kadının lehine hükmedilen tazminatların miktarları dışındaki istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; zinaya dayalı davasının delilleri ile ispatlandığı halde reddinin hatalı olduğu, nafaka ve tazminat taleplerinin miktarı, nafakanın üretici fiyat endeksi oranında arttırılmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davaya ilişkin kısmının kaldırılarak, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; başka kadınla ilişki dava tarihi itibariyle ispatlanamadığı, tarafların en azından eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiği, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakaların yersiz olup, kadının yoksulluğa düşmeyeceği, kaldı ki hükmedilen miktarların da fahiş olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında, erkeğin zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının zinaya dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının ispatlanan bir kusurunun olup olmadığı, kadının yoksulluğa düşüp düşmediği, kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, tazminatların ve nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci, 359 uncu maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 175 inci maddesi, 189 uncu, 190 ıncı maddeleri. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri.

3.Değerlendirme

1.Davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı, davalı-karşı davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı açtığı davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesinin son kararı ile "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin sadakatsiz davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurunun bulunmadığı, zina, evli bir kadının başka bir erkekle, evli bir erkeğin başka bir kadınla cinsel ilişkiye girmesi olduğu, zinanın gerçekleşebilmesi için cinsel ilişkiye girilmesi veya buna teşebbüs edilmesi gerekli olup bu dereceye varmayan olayların zina olarak değerlendirilemeyeceği, cinsel ilişki olmaksızın başkasıyla flört etme ya da başka türlü cinsel yakınlıkta bulunmasının zina sayılamayacağı, somut olayda erkeğin davranışlarının sadakatsizlik mahiyetinde kaldığı" gerekçesiyle kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle davasının reddine, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, kararın kadın vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davaya ilişkin kısmının kaldırılarak, taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesi istemiyle, erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tazminatların miktarları yönünden kadının istinaf talebi kabul edilmiş, erkeğin tüm, kadının sair yönlerden istinaf talepleri esastan reddedilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.

2.Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadının zinaya dayalı davasının reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönden verilen kararın doğru olduğu belirtilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin zina eyleminin varlığının tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile sübut bulduğu, Dairemizin 10.01.2023 tarihli ve 2022/8742 Esas, 2023/105 Karar sayılı kararı ile de belirtildiği üzere boşanma kararının kesinleşmediği de gözetilerek, kadının zinaya dayalı boşanma davasının da kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda belirtildiği üzere kadının reddedilen zinaya dayalı davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale geleceğinden taraf vekilerinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.