"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/403 E., 2023/968 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 23. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/44 E., 2020/540 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve mehir alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, mehir alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları, mehir alacağı talebinin reddi, faiz başlangıç tarihleri ve vekâlet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak ve yoksulluk nafakası ile miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve miktarları yönünden temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Davacı-karşı davalı kadının davasının kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davalı-karşı davacı erkek vekilinin kadının davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin ilgisiz olduğunu, bazı geceler eve dahi gelmediğini, sadakatsiz olduğunu, çocukla ilgilenmediğini, çocuğa doğumunda takılan takıları gizlice alıp bozdurduğunu, ihtiyaçları karşılamadığını belirterek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, davacı kadın için 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuk için 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, faizi ile 100.000,00 TL maddî, 200.00,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, mehirinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı kadının iddialarının doğru olmadığını, kadının aşırı kıskanç olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sık sık evi terk edip ailesinin evine gittiğini, erkeğin kanser hastası olan babasını evde misafir etmek istemediğini, eve misafir kabul etmediğini, telefonuna şifre koyduğunu, telefonun hep meşgul çaldığını, aşırı harcamaları olduğunu, müvekkilini bıçakla tehdit ettiğini, çocuğa şiddet uyguladığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalı kadından alınarak davalı karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-karşı davacının eşini ve çocuğunu sık sık annesinin evine bırakıp arayıp sormadığı, ilgisiz olduğu, yapılan programlara katılmadığı, eşini dava dışı üçüncü kişi olan ... isimli başka bir kadınla aldattığı, ona hediyeler gönderdiği, telefonuna farklı bir isimle kaydederek aşkım, hayatım şeklinde hitaplar ile mesajlaştığı ve yoğun şekilde telefonla konuştuğu, davalı-karşı davacının evlilik dışı ilişki yaşadığı ancak eyleminin güven sarsıcı eylem niteliğinde kaldığı bu hali ile evlilik birliğini temelden sarsılmasında davalının tam kusurlu olduğu, davacı-karşı davalının davasını zina yönünden ispatlayamadığı, davalı-karşı davacının iddialarını ispatlayamadığı, davacı-karşı davalının kusuruna ilişkin hiç bir delil bulunmadığı gerekçesi ile asıl davanın zina yönünden reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ortak çocuk lehine olmak üzere dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasının, (08.01.2020 tarihli 2 numaralı ara karar ile yapılan artış üzerine) 08.01.2020 tarihinden itibaren aylık 450,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesine kadar devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, tarafların evlilik süresi, sosyal ekonomik durumları, davalı-karşı davacının kusurlarının ağırlığı dikkate alınarak davacı-karşı davalının çalışmadığı, boşanmanın mevcut veya beklenen menfaatlerine etkisi ve kişilik haklarının zedelendiği gerekçesi ile tahsilde tekerrür olmakmak kaydı ile; davacı-karşı davalı lehine olmak üzere dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasının, (08.01.2020 tarihli 2 numaralı ara karar ile yapılan artış üzerine) 08.01.2020 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesine kadar devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, aylık 500,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, 30.000,00 TL manevî tazminatın hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte ve 20.000,00 TL maddî tazminatın hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, davalı-karşı davacının yasal koşulları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalının mehir alacağı talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı-karşı davacı erkek vekili; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak ve yoksulluk nafakası ile miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı-karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları, mehir alacağı talebinin reddi, faiz başlangıç tarihleri, vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe başka bir kadınla güven sarsıcı nitelikte ilişkisinin olduğu, eşini dava dışı üçüncü kişi olan ... isimli başka bir kadınla aldattığı, ona hediyeler aldığı, gönderdiği, eşini ve çocuğunu sık sık ailesinin evine bırakıp arayıp sormadığı, ilgisiz olduğu, çocuğu ile ilgilenmediği, eşinin ailesi ile yapılan programlara katılmadığı, vakıalarının kusur olarak yüklendiği, eşinin ailesi ile yapılan programlara katılmadığı ve eşini ve çocuğunu sık sık ailesinin evine bıraktığı vakıalarına kadının dilekçelerinde açıkça dayanmaması nedeni ile erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğe başka bir kadınla güven sarsıcı nitelikte ilişkisinin olduğu, vakıası yüklenmiş ise de erkeğin eyleminin sadakatsizlik olduğu, erkeğin ayrıca kadın ailesinin yanına gittiğinde arayıp sormadığı vakıasının da sabit olduğu, erkeğe ilk derece mahkemesince yüklenen diğer vakıaların sabit olduğu, kadının erkeğe yönelik diğer iddialarını ispat edemediği, erkeğin kadına yönelik iddialarını ispat edemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya yol açan olaylarda davalı-davacı erkeğin yine de tam, davacı-davalı kadının kusursuz olduğu, hükmedilen iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, boşanma davalarında vekâlet ücreti davanın kabul ve reddine göre belirlenmekte olup davalı-karşı davacı tarafın davası red edilmiş olmakla davacı karşı davalı kadın lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince maktu vekâlet ücreti hükmedilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin doğru görülmediği gerekçeleri ile tarafların yüklenen vakıaya yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadının iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 4 nolu bendinin iştirak nafakası yönünden kaldırılmasına, ortak çocuk Asude Elif için boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 750,00 TL iştirak nafakası takdiri ile her ay davalı-karşı davacı erkekten tahsil edilerek davacı-karşı davalı kadına verilmesine, kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6 nolu bendinin kaldırılmasına, davacı-karşı davalı kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminat takdiri ile boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 5 nolu bendinin yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, davacı-karşı davalı kadın için boşanma kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası takdiri ile her ay davalı karşı davacı erkekten tahsil edilerek davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı-karşı davalı kadının vekâlet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüne, davacı-karşı davalı kadın erkeğin davasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili; kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ve erkeğin davasının reddi kararlarının doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, iştirak nafakası ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin kadının davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.