Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7938 E. 2024/6201 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanma nedeni, kusur durumu, manevi tazminat ve tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1254 E., 2023/1244 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/257 E., 2021/269 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve birleşen davada karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın tarafından özel boşanma sebeplerine dayalı davalarının reddi, kusur belirlemesi yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları, kadın için hükmedilen tedbir nafakası, birleşen davanın reddi, manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın tarafından özel boşanma sebeplerine dayalı davalarının reddi, kusur belirlemesi ve manevî tazminatın miktarı yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları, kadın için hükmedilen tedbir nafakası, birleşen davanın reddi, manevî tazminat talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince hükmedilen manevî tazminatın miktarına ilişkin hüküm davacı-davalı kadın tarafından istinaf edilmediğinden onun yönünden kesinleşmekle davacı-davalı kadının İlk Derece Mahkemesince hükmedilen manevî tazminatın miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-davalı kadının reddedilen yön, davalı-davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin kadını sürekli aldattığını, evin ve tüm çocukların sorumluluğunu kadına attığını, ilgisiz olduğunu, 2013 yılından bu yana karı koca ilişkileri olmadığını, davacı-davalı kadının erkeğin cebinde cinsel gücü arttırıcı hap bulduğunu, erkeğin cinsel yoldan bulaşıcı hastalığı olduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebi ile boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, nafakalara artış uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya karşı dava dilekçesinde özetle; boşanma davası açtıktan sonra davalı-davacı erkeğin kadına tehdit, hakaret ve şiddet eylemlerinde bulunduğunu, kapısına dayandığını, Ağustos 2018 de şiddet uygulayarak protokol imzalattığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek fena muamele ve onur kırıcı davranış nedeni ile boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, nafakalara artış uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesi ile özetle; davacı-davalı kadının kıskanç olduğunu, baskıcı olduğunu, tartışma çıkardığını, evden kovduğunu, ne kadar para alsam kardır mantığı güttüğünü, çocukların babaya karşı düşmen edildiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, faizi ile 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı- davacı erkeğin iş yerini akşam saat 20:00 gibi kapatmasına rağmen müşterek konuta gece 23:00- 24:00 civarı geldiği, eve geldiğinde de kadınla ve ortak çocuklarla ilgilenmediği, ev içinde taraflar ve çocuklar arasında iletişim, sohbet olmadığı, davalı-davacı erkeğin ilgisiz olduğu, sadakatsiz davranışlarının bulunduğu ve iş yerinde çalışan bayanlarla yakınlaşmalarının olduğu, ortak çocuk ... liseye gittiği zamanlarda davalı-davacı erkeğin iş yerinde çalışan ... isimli bayana ‘’ beni seviyor musun , açık söyle, söylesen ne olur’’ şeklinde ve ... isimli bayandan da erkeğe ‘’evin anahtarı sende nasıl olsa görüşürüz‘’ şeklinde mesajlar gönderildiği, iş yerinde çalışan ... isimli bayandan ise ‘’şu an yataktayım, gel yanıma‘’ şeklinde mesajlar gönderildiği, mesajların ortak çocuklar tarafından görüldüğü, bu olaydan sonra davacı-davalı kadının ortak çocuklarla evi terk ettiği ve 4 ay kadar annesinin evinde kaldığı, akrabaların araya girmesi üzerine davacı-davalı kadının ve ortak çocukların müşterek konuta geri döndükleri, davalı-davacı erkeğin telefonuna bir gün Bahar ismiyle kayıtlı yabancı uyruklu bir bayandan ‘’ günaydın’’ şeklinde mesaj geldiği , bu bayandan bir kaç gün sonra da erkeğin yüzünden deport edildiğine yönelik mesajlar gelmesi üzerine mesajlardan haberdar olan davacı-davalı kadının davalı-davacı erkekten tahlil yaptırmasını istediği, dosya kapsamında davalı-davacı erkeğe ait tahlil sonuçları uyarınca davalıda frengi hastalığının teşhis edildiği bunun üzerine davacı kadının boşanmaya karar vererek asıl davayı açtığı, taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine yönelik davanın İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2018/278 Esas sayılı dava dosyası ile derdest olduğu ve bu dava ile davalı-davacı erkeğin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbirler konulduğu, davalı-davacı erkeğin işyerine ve taşınmazlarına konulan ihtiyati tedbirler nedeniyle dava dosyasındaki taleplerinden ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik taleplerinden vazgeçmesi ve iş yeri üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması yönünde davacı-davalı kadının rızası hilafına işyerinde bir protokol imzalatıldığı, tanık beyanları ve davacı-davalı kadına ait dosya kapsamındaki protokol imza tarihinden 1 gün sonrası olan 12.08.2018 tarihli adli muayene raporu uyarınca davacı kadında darba bağlı ekimoz oluştuğunun sabit olduğu, davacı kadının iş yerinden kendisine zorla protokol imzalatıldığından bahisle ortak çocuk ...’ı aradığı ve müşterek çocuğun iş yerine gitmesi üzerine davacı olan annesinin kolundaki darba bağlı izlerinin ortak çocuk ... tarafından da görüldüğü, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalı-davacı erkeğin İstanbul İli Küçükçekmece İlçesi’nde bulunan tarafına tescilli 6 adet taşınmazı davacı-davalı kadın üzerine devrettiği ve dosya kapsamındaki çekler uyarınca yüklü miktarda para ödemesi yaptığı, davalı- davacı erkek her ne kadar davacı kadının aşırı kıskanç olduğunu, ortak yaşamı çekilmez hale getirdiğini, cinsel yönden davalı erkeğe yakınlık göstermediğini, devam eden mal rejiminin tasfiyesi davası kapsamında davacı kadının davalıya ait Zeytinburnu’nda bulunan iş yerine tedbir koydurduğu, tedbirin kaldırılmasına yönelik davacı kadına boş senet verildiği ve boş senetlerin işleme konulacağından bahisle davalı erkeğe tehditte bulunduğunu, davalı-davacı erkeğin aile üyelerine kötü muamelede bulunduğunu iddia etmiş ise de; bu iddiaların dosya kapsamındaki deliller uyarınca ispat edilemediği, davalı-davacı taraf her ne kadar davacı kadının amacının para olduğunu ve davacı kadın tarafından yapılan işlemlerin evlilik birliğini temelinden sarstığını beyan etmiş ise de; davacı kadının kanunun kendisine tanıdığı yasal hakkı uyarınca mal rejiminin tasfiyesi davasını açtığı ve dava uyarınca erkeğin taşınmazlarına ihtiyati tedbirlerin konulduğu, davacı kadının boşanma davası açıldıktan sonra yasal haklarını kullanmasının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektirir davranışlar olarak değerlendirilemeyeceği, davacı kadının erkeğe protokolün imzalatılmaya çalışıldığı gün iş yerinde şerefsiz, adi insan, pezevenk şeklinde hakarette bulunduğu sabit ise de; davacı kadının aynı gün erkek tarafından darp edildiği ve bundan bahisle davalı erkeğe hakaret ettiği, uğradığı darba karşı tepki mahiyetinde söylenen hakaretlerin davacı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği de anlaşılmakla; sadakatsiz davranışlarda bulunan, davacı kadına ve ortak çocuklara karşı ilgisiz olan, davacı kadını darp eden davalı-davacı erkeğin kusurlu hareketleriyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren taraf olduğu, davacı-davalı kadına ise atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, davalı-davacı erkeğe iş yerindeki çalışanı tarafından ‘’evin anahtarı sende nasıl olsa görüşürüz ‘’ mesajı gönderilmiş bu haliyle davalı erkeğin çalışanıyla cinsel birliktelik kurduğu sabit ise de; bu olaydan sonra evi terk eden davacı-davalı kadının erkeği affederek müşterek konuta geri döndüğü, her ne kadar davalı erkekte sonrasında yapılan test uyarınca frengi hastalığı teşhis edilmiş ise de; bu hastalığın aftan önce mi yoksa sonra erkeğe geçmiş olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, cinsel yolla bulaşmış olması halinde aftan önce erkeğin bu hastalığa yakalanmış olmasının imkan dahilinde olabileceği, kaldı ki frengi hastalığının tek geçiş yolunun cinsel birliktelik olmadığı, af olayından sonra davalı erkeğin başka bayanlarla cinsel birliktelik kurduğuna dair dosya kapsamında kesin ve somut bir delilin bulunmadığı, yine davacı-davalı kadın tarafından hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış özel nedenine dayalı boşanma davası açılmış ise de; dosya kapsamı itibariyle bu bu özel boşanma davasının da şartarının oluşmadığı ve dosya kapsamındaki deliller uyarınca davacı-davalı yanca ispat edilemediği gerekçesi ile asıl davanın ve birleşen davada karşı davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, asıl davada zina ve birleşen davaya karşı davada hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış özel nedenine dayalı davaların ayrı ayrı reddine, birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olan tarafın davalı-davacı erkek olduğu, davacı-davalı kadının boşanmakla eşinin desteğini yitireceği, mevcut ve beklenen menfaatlerinin boşanmakla zedeleneceği, boşanmaya sebebiyet veren olaylar nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği gerekçesi ile asıl davada 35.000,00 TL, birleşen davada 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, davalı-davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, ortak çocuk ... yararına 10.04.2018 tarihli tensip zaptının 7 nolu ara kararı uyarınca hükmolunan aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamı ile karar kesinleştikten sonra aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamıyla hükmolunan aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davalı-davacı erkekten alınarak, davacı-davalı kadına verilmesine, iş bu nafakaya her yıl TUİK'in belirlediği ÜFE oranında zam uygulanmasına, ortak çocuk ... için talep olunan aylık 1.000,00 TL'lik yardım nafakası talebi ... ergin olmakla taraf sıfatı yokluğundan talebin reddine, davacı-davalı kadın yararına 10.04.2018 tarihli tensip zaptının 7 nolu ara kararı uyarınca hükmolunan aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 500,00 TL'ye indirilmesine, hükmolunan aylık 500,00 TL 'lik tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamı ile davalı-davacı erkekten alınarak, davacı-davalı kadına verilmesine, iş bu nafakaya her yıl TUİK'in belirlediği ÜFE oranında zam uygulanmasına, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili; kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları, kadın için hükmedilen tedbir nafakası, birleşen davanın reddi, manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı-davalı kadın; özel boşanma sebeplerine dayalı davalarının reddi, kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; manevî tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince davacı-davalı lehine asıl dava ve birleşen davadaki karşı dava yönünden ayrı ayrı manevî tazminata karar verilmesinin doğru görülmediği, diğer hususlarda hukuka aykırılık olmadığı gerekçesi ile davalı-davacının manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının (7 ve 8. bentler) kaldırılmasına, davacı-davalı kadın lehine 65.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-davacının diğer, davacı-davalının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili; kadının davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları, kadın için hükmedilen tedbir nafakası, birleşen davanın reddi, manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili; özel boşanma sebeplerine dayalı davalarının reddi, kusur belirlemesi ve manevî tazminat miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ve erkeğin davasının reddi kararlarının doğru olup olmadığı, kadının zina ve pek fena muamele ve onur kırıcı davranış nedeni açtığı boşanma davalarının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadın yararına manevî tazminat ve tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi kararının doğru olup olmadığı ve vekâlet ücretinin doğru hükmedilip hükmedilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun`un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı kadının manevî tazminatın miktarına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı kadının diğer, davalı-davacı erkek vekilinin tüm hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.