Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8000 E. 2023/6132 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında yoksulluk nafakası miktarı, faiz başlangıcı, maddi tazminat miktarı ve evlilik soyadının kullanılması hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğu, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği ve maddi tazminat talebindeki ıslahın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenmediği gözetilerek karar, yoksulluk nafakası miktarı, faizin başlangıç tarihi ve maddi tazminat yönünden bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1018 E., 2023/1054 K.

...

...

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/1 E., 2023/5 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve evlilik soyadının kullanılmasına izin davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine evlilik soyadının kullanılmasına izin talebinin reddine, karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, evlilik soyadının kullanılmasına izin talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, nafakalara faiz uygulanmasına, evlilik soyadının kullanılmasına izin talebinin kabulüne, kadının diğer, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek zina yaptığını, müvekkilinin maddî ihtiyaçlarını diğer kadının insiyatifine ve kararlarına bıraktığını, müvekkilini diğer kadın ile kıyaslamadığını, cinsel hayatlarını ayrıntısına kadar anlatarak duygusal şiddet uyguladığını, diğer kadına şirketlerinde hisse sahibi yapmasına rağmen müvekkiline hiç pay vermediğini, onunla resmi eşi gibi yaşayıp iş yerinde beraber çalıştığını, uzun süredir eve gelmediğini, müvekkilini iki eşli yaşamaya zorladığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, ilgilenmediğini, hastalığında yanında olmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, mümkün olmadığı takdirde 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte aylık 60.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 2.000.000,00 TL maddî, 2.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli kaldırma kararından sonra sunulan 23.01.2023 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddî tazminat talebini 150.000.000,00 TL'ye, tedbir ve yoksulluk nafakası talebini ise aylık 250.000,00 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, kadının dengesiz bir yapısı olduğunu, intihar girişimlerinde bulunduğunu, sinir krizleri geçirdiğini, alkol bağımlısı olduğunu, sürekli sigara içtiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2021 tarih ve 2018/646 Esas, 2021/81 Karar sayılı kararı ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, 1.500.000,00 TL maddî, 1.500.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine, kadının evlilik soy ismini kullanmasına izin verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tazminatların ve nafakaların miktarı, nafaka ve tazminatlara faiz uygulanmaması, kadının evlilik soy ismini kullanmasına izin verilmesi isteminin reddi; davalı-karşı davacı erkek vekili ise asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 06.12.2022 tarih ve 2021/2130 Esas, 2022/2118 Karar sayılı kararı ile kadının fazi talepleri ile ilgili olumlu-olumsuz hüküm kurulmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile devam etmekte olan zina eylemlerinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, erkeğin zinasının sabit olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun ispatlanamadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, almakta olduğu emekli aylığının yaşamını normal koşullarda sürdürmesi için yeterli olmayacağı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, evlilik soy ismini kullanmasında haklı bir menfaatinin olmadığı gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, asıl davada 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanma talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık dava tarihinden 10.000,00 TL, 14.02.2023 tarihinden itibaren 15.000,00 TL tedbir, 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 2.000.000,00 TL maddî, 2.000.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine, kadının evlilik soyadını kullanmasına izin verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tazminat ve nafakaların miktarları, nafakaya faiz uygulanması talepleri ile soyadının kullanılmasına izin talebinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın şartları ve miktarları yönünden istinaf etmiş, kadının zina olayının uzun yıllardır biliyor olması nedeni ile bunun kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkek aleyhine belirlenen zina eyleminin sabit olduğu, kadının bunu yıllardır bilmesinin devam eden bu eylemi kabul ettiğini, başka bir ifade ile affettiğini, en azından hoşgörü ile baktığını göstermeyeceğini, kadına atfı mümkün hiç bir kusur ispat edilemediği, kadına isnat edilen kusurların bir kısmının yıllar önceye dayandığı, evliliğin devam ettiği, bu sebeple affedildiği, en azından hoşgörü ile bakıldığı, kadının alkol bağımlılığından tedavi gördüğü ve hastane kayıtlarına göre bu alışkanlıktan kurtulduğu, kadının çokça sigara içtiğinin ispat edilemediğini, gerçekleşen bu durum karşısında Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde ve maddî vakıa tespitinde bir usulsüzlük görülmediği, kadın yararına maddî-manevî tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu, tazminatların miktarının da makul olduğu, kadın yararına tedbir nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yasal koşulları oluştuğu, tedbir nafakası miktarının da dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olduğu ancak yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarına faiz uygulanması gerektiği, kadının evlendikleri 1975 yılından beri uzunca süre kullandığı "..." soyadını boşandıktan sonra da kullanmasında menfaati bulunduğu, erkeğin İzmir ve çevre ilçelerde tanınmış bir iş adamı olması nedeni ile kadının sosyal çevresini buna göre oluşturduğu, yıllarca devam eden tedavi kayıtlarında aynı soyadı kullandığı, sosyal çevresinde bu soyadı ile tanınıp bilindiği, ayrıca soyadını kullanmasının erkeğe bir zarar verdiğinin de ispat edilemediği, kadının bu talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kadın yararına muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aylık 15.000,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının "..." soyadını kullanmasına izin verilmesine, kadın lehine soyadı kullanılmasına izin davası nedeniyle maktu vekâlet ücretine, erkeğin tüm, kadının diğer yönlere yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili, ıslah dilekçesi ile taleplerini artırdıklarını bu talepleri dikkate alınarak nafaka ve tazminata karara verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; nafaka ve tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili, kadının zina olayının uzun yıllardır biliyor olması nedeni ile bunun kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin sayesinde kadının emekli olduğunu, tazminatların zenginleşme aracı olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar, soyadının kullanılmasına izin verilmesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin zina eyleminin ispat edilip edilmediği, af olup olmadığı, kadının boşanmaya sebebiyet verecek nitelikte kusurlu bir davranışının ispat edilip edilmediği, kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik olup olmadığı, kadının evlilik soyadını kullanmasına izin verilmesinin yasal koşullarının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 161 inci, 166 ncı, 169 uncu, 173 üncü, 174 üncü, 175 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Ayrıca yoksulluk nafakasına, nafakanın muaccel olduğu tarihten itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde kesinleşmeden itibaren yasal faiz uygulanması da doğru görülmemiştir. Bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Davacı-karşı davalı kadın tarafından, zina hukuki sebebi ile açılan boşanma davası devam ederken maddî tazminat taleplerini ıslah yoluyla arttırılmasına yönelik taleplerinin İlk Derece Mahkemesince incelenmediği ve ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın karar verildiği hususunda istinaf talebinde bulunulmuş olup, davacı-karşı davalı kadının bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının incelenmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle kadının maddî tazminat talebinin ıslahına yönelik istinaf incelemesinin yapılması gerektiğinden kararın maddî tazminat yönünden de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı, faizin başlangıcı ve kadın yararına hükmedilen maddî tazminat yönlerinden BOZULMASINA,

2.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, bozma sebep ve şekline göre maddî tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...