"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/39 E., 2023/94 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/173 E., 2022/578 K.
Taraflar arasındaki ödünç sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 20.04.2010 tarihinde evlendiklerini ve 23.03.2011 tarihinde Adana 5.Aile Mahkemesinin 2010/1336 Esas - 2011/219 Karar sayılı kararıyla boşandıklarını, davacının ise 2009-2017 yılları arasında muhtelif tarihlerde belli miktarlarda dolar cinsinden borç paralar verdiğini, söz konusu paraların bazen elden, bazen banka kanalıyla gönderildiğini, davalının davacıdan boşandıktan sonra 2016 yılında Amerika Birleşik Devletlerine gittiğini ve ara ara Türkiye'ye geldiğini, davalının Türkiye'de mukim bir adet taşınmazı bulunduğunu, davalının boşandıktan sonra da davacıdan borç para istediğini, davacının aracılar vasıtasıyla hem yurt içinde hem de yurt dışında borç para gönderdiğini, ancak söz konusu paraların davacıya ödenmemesi nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini, bu nedenle başlatılan Adana Genel İcra Dairesinin 2022/22014 Esas sayılı icra takip dosyasına davalının itirazı sonucu takip durdurulduğundan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamını ve alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın borç paraya dayandırılmaktaysa da ödünç işleminin ve prosedürünün kanunun aradığı şart ve usulün dava önce yerine getirilmediğini, kanun gereğince davacının iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden anılan süreye uyulmaksızın başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olmadığını, dava sebepsiz zenginleşmeye dayandırılıyor ise sebepsiz zenginleşmede zamanaşımının hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrenmesinden itibaren iki yıl olup bu sürenin geçtiğini, tarafların evli olduğu süreçte birbirlerine yaptığı giderlerin ahlaki ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklandığı için sebepsiz zenginleşmeye dayanarak istenemeyeceğini, ortada borç para istemi ya da gönderilmesinin söz konusu olmadığını, evlilik birliğinde eşlerin ortak yaşam alanının ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, bu nedenle eşlerin evlilik birliği içinde ortak konutun geçimi için yaptığı ve yapılmak üzere diğer eşe verdiği parayı evlilik birliği son bulduktan sonra isteme hakkı bulunmadığını, öte yandan müvekkilinin davacıdan ayrıldıktan sonra ... isimli davacının da tanıdığı Amerikan vatandaşı birisiyle evlendiğini, müvekkilinin evliliğinden sonra bildiği halde yardım kastıyla davacının para göndermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, takibin 2.947.000,00 TL üzerinden açılmasına karşı davanın 1.000.000,00 TL üzerinden açılmasının doğru olmadığını, iddiaların aksine müvekkilinin halen davacıdan alacaklı olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu nedenlerle davanın reddini savunmuş, %20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, davacı eski eşi olan davalıya 2011-2017 yılları arasında parça parça olmak üzere toplam 200.000,00 USD ödünç verdiğini belirterek davaya konu icra takibini başlatmış ve itiraz üzerine eldeki davayı açmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 392 inci maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödüncün ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekli olduğu, uyuşmazlığın miktarı dikkate alındığında davacının bu konudaki istemini davalıya ilettiğini yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, kaldı ki davacı vekiline yapılan ihtara verilen cevapta icra takibinin açılışının üzerinden 6 hafta geçtiği belirtilmişse de anılan süre takip tarihi itibariyle dikkate alınacak bir süre olduğu, dolayısıyla somut olayda, davacı iade talebinde bulunup ancak altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davacı vekiline, davaya konu ödünç verildiği iddia olunan para nedeniyle davalıya herhangi bir ihtar gönderip göndermediği konusunda açıklama yapmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilince verilen 20.06.2022 tarihli dilekçede; icra takibinin açılışının üzerinden 6 haftadan fazla geçtiğini, bilindiği üzere dava ve icra takiplerinin ihtar yerine geçtiğini beyan edildiği, taraflar arasında, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağının kararlaştırıldığına ilişkin herhangi bir delil ve iddia dosyada bulunmadığı, davacının, icra takibinden 6 hafta önce iade talebinde bulunduğuna dair de dosyada bilgi ve delil bulunmadığı, bu durumda, davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun olmadığı, davanın, usul ve yasaya uygun bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ödünç sözleşmesinden kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 392 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.