"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1481 E., 2022/1765 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 20. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/250 E., 2022/209 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeği eve bağlamak için muska yaptırdığını, ... Anadolu Aile Mahkemesinin 2013/106 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiğini, kararın 20.01.2014 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten bu yana tarafların ayrı yaşadıklarını, bir araya gelmediklerini, ... olmayan ortak çocuk Hatice'nin velâyeti konusundaki takdiri mahkemeye bıraktıklarını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava ve cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu olmadığını, ... Anadolu 10. Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasında müvekkilinin kusuru ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiğini, fiili ayrılık döneminde müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkil ile birlikte yaşamaktan kaçınarak fiili ayrılıktan ötürü boşanma sebebi yarattığını, erkeğin bu fiili ayrılık döneminde başka bir kadınla karı-koca ilişkisi yaşadığını, müvekkiline ve ortak çocuklara fiziksel ve psikolojik olarak şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, ekonomik olarak kadına baskı uyguladığını, destek olmadığını, müşterek çocukların eğitim, sağlık, gıda, giyim, vs. gibi ihtiyaçlarını karşılamadığını, evlilik birliği içerisinde edinilen birtakım malları üçüncü şahıslara devrederek malları kaçırdığını, müvekkil ve ortak çocukları kimi zaman döverek hastanelik ettiğini, ... güvenliklerinin bulunmadığını, öldürmekle tehdit ettiğini, evlilik birliğinin devamında bir fayda kalmadığını beyan ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, bu meblağın yıllık olarak ÜFE oranında her sene arttırılmasına, 300.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2018
tarih ve 2017/120 Esas, 2018/733 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında ... Anadolu 10. Aile Mahkemesinde görülen davanın ret ile sonuçlandığı ve verilen kararın 20.01.2014 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi olan 09.02.2017 tarihi itibarıyla üç yıllık sürenin geçtiği ve tarafların bu süre içinde bir araya gelmedikleri gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili tarafından savunma haklarının kısıtlanması, delillerinin toplanmaması ve tanıklarının dinlenmemesi, taleplerinin bazıları ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmemesi, kusur, tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesi, iştirak nafakası miktarının az olması, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin müvekkiline yüklenmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2021 tarih ve 2019/353 Esas, 2021/393 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin davalıya tebliğine ilişkin mazbatada, bilgi veren ve haber bırakılan komşunun isminin tespit edilmediği, bu haliyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu, davalı vekilinin 10.04.2017 tarihli dilekçesinin cevap dilekçesi olarak kabul edilmeyerek, davalı tarafın dilekçesinde tanık deliline dayanmasına rağmen, tanıklarının isimlerinin bildirilmesi için süre verilmeden, delilleri toplanmadan, tanıkları dinlenmeden yargılamaya devamla, karar verilerek davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince, gösterdiği takdirde kadının delilleri de toplanarak hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, esasa yönelik inceleme yapılmaksızın kadının istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklandığı şekilde yargılama yapılıp belirtilen eksikliklerin giderilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
1.Davalı- davacı kadın vekilinin Anadolu 17. Aile Mahkemesinde açmış olduğu 2019/343 Esas sayılı boşanma dava dosyasının 11.01.2022 tarihinde mevcut dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı olarak açtığı davasında taraflar arasında erkek tarafınan daha önce açılan boşanma davasında kadına bir kusur yüklenemediğinden davanın reddedildiği, kararın 20.01.2014 tarihinde kesinleştiği, dava tarihinin 09.02.2017 olduğu, ilk boşanma davasından sonra üç yıllık sürenin geçtiği ve bu arada tarafların bir daha bir araya gelmedikleri gerekçesiyle erkeğin davasının kabulüne, asıl dava bakımından tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin kadına şiddet uyguladığı, kadınlık görevini yapmıyor diye çocuklarının yanında aşağıladığı ve bu hususu da çocuklarına söylediği, köyüne eşim diye başka bir kadını götürdüğü, halihazırda başka bir kadınla imam nikahlı olarak yaşadığı, erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesiyle kadının birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların birleşen dava bakımından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve son fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Hatice dava sırasında ... olduğundan velâyet ve kişisel ilişki hususunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun ... olduğu 15.12.2019 tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve kusuru, geliri olmadığı ve yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasına Üfe oranında artış uygulanmasına, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları kadın lehine oluştuğundan kadın lehine 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ekonomik ve sosyal yönden eksik inceleme ile karar verilmesi, erkeğin tam kusurlu olmasına rağmen asıl davanın kabulüne karar verilerek vekâlet ücreti ve yargılama giderinden müvekkilinin sorumlu tutulması, nafaka ve tazminat miktarlarının az olması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında takdir olunan tazminat miktarlarının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, nazara alınarak kadın yararına verilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının tazminatlarına ve yoksulluk nafakasının miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kadın lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının kararın kesinleşme tarihinden itibaren her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle asıl davanın kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından eylemli ayrılık nedeniyle açılan asıl davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkeğin tüm, davalı- davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, evlilikte geçen süre ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı- davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı- davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı- davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın ve yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden davalı- davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı- davacı ...'e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davacı- davalı ...'a yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.