"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/531 E., 2023/150 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şarköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/423 E., 2019/342 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 09.03.2015 yılında evlendiklerini, tarafların bu evlilikten 2010 doğumlu ... ve 2016 doğumu ... isimli çocuklarının bulunduğu, davalının boşanmada tam kusurlu olduğunu, sürekli olarak alkol aldığını, davacı asile gerek huzurda, gerek sosyal medya üzerinden hakaret ettiğini, şeref ve saygınlığını zedelediğini, evlilik birliliğinin gerekli sorumluluklarını yerine getirmediği, ortak çocuklara karşı psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, davalının müşterek konutu terk ettiğini, yaklaşık 7 aydır tarafların ayrı yaşadığını, bu süreçte davacının evlere temizliği giderek kendisinin ve ortak çocuklarının ihtiyaçlarını karşıladığını, davalının ise çiftçilik yaptığını ancak müşterek hanenin geçimine katkıda bulunmaktan imtina ettiğini, tüm bu olaylar nedeni ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmasına, davacı lehine dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir ve boşanmadan sonra yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, ortak çocukların velâyetlerinin tedbiren ve boşanmadan sonra davacıya verilmesine, ortak çocukları için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına boşanma manevî tazminatı olarak 30.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu boşanma davasını kabul ettiğini ve kendisinin de boşanmak istediğini, davacının, davalının kendisine ait olan eşyalı evde oturduğunu, davacının ilk eşinden olma kızının bulunduğunu ve kendisinin hem bu kıza baktığını, hem de okuttuğunu buna rağmen kendisine ait olan evde davalıyı istemediklerini, davacının kendisine yalanlarla iftira atarak suçlama yaptığını, böylelikle evden uzak kalmasını sağladığını, ayrıca davalıya ait olan evde oturan davacının evdeki eşyalara zarar verdiğini, dengesiz hareketlerde bulunduğunu, eve kimin girip çıktığının belli olmadığını bu durumunda kendisini mahalle ortamında küçük düşürdüğünü, davacıya ve ortak çocuklara karşı darp eyleminde hiç bulunmadığını, aksine davacının psikolojisinin bozuk olduğunu ve çocukları onun dövdüğünü, kaldı ki davacının psikolojik ilaçlar kullandığını, aylık gelirinin ortalama 750,00 TL olduğunu, bu nedenle de tazminat ve nafaka ödeyecek durumunun olmadığını, aleyhine açılan davayı boşanma yönünden kabul ettiğini, manevî tazminat ile nafaka talebini reddettiğini, ortak çocukların velâyetinin ise kendisine verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların 09.03.2015 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak 31.05.2010 ve 07.06.2016 doğumlu iki kız çocuklarının bulunduğu, toplanan deliller ve tanık beyanlarından tarafların birbirleri ile anlaşamadıkları, aralarında geçimsizlik bulunduğu, daha önce de boşanma davası açtıkları, fakat davanın geri alınması sebebiyle boşanma davası sonuçsuz kaldığı, davacının davalının kendisine kasten yaraladığı ve kendisine hakaret ettiğinden dolayı Şarköy Cumhuriyet Başsavcılığına 2015 yılında suç duyurusunda bulunduğu, bunun üzerine davalı hakkında uzaklaştırma kararı verildiği, 2018 yılında iş bu davanın açıldığı, her iki tarafında boşanmak istediği, fakat nafaka miktarı konusunda ve ortak çocukların velâyeti konusunda anlaşamadıkları, davalı tanıklarının tarafların neden anlaşamadıkları konusunda bilgisinin olmadığı, davacı tanıklarından ise davalının alkol kullandığını, bu nedenle davacıya karşı hakaret ve şiddet uyguladığını belirttikleri, davacı vekilinin dava dilekçesinde davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve bununla ilgili dosyaya fotoğraf sunduğu, fakat fotoğrafta sadakat yükümlülüğüne aykırı bir görüntü yer almadığı davalı hakkında daha önce verilen uzaklaştırma kararı ve davacı tanıkların beyanları da dikkate alınarak boşanmayı meydana getiren olaylarda davalı erkeğin eylemleri de gözetilerek kusurlu olduğu, netice itibariyle evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı anlaşıldığından tarafların (TMK m. 166/1) boşanmalarına, boşanmayı meydana getiren olaylarda davalı erkeğin kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, tarafların evli oldukları süre ve hakkaniyet ölçüsünde davacı kadın yararına manevî tazminat isteminin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevî tazminata (TMK m.74/2) boşanma ile yoksulluğa düşecek davacı kadın yararına 250,00 TL tedbir ve devamı yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı erkek; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden istinafa başvurmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, somut olayda, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, alkol bağımlılığı olan erkeğin tam kusurlu olduğu; davacı kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanmadığı; Mahkemenin kusur belirlemesinin maddî gerçeğe ve dosya içeriğine uygun olmakla koşulları oluştuğu için kadın lehine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi miktarı da kadın tarafından istinafa getirilmediği de dikkate alındığında hakkaniyete uygun olduğu; 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunması doğru olduğu gibi yoksulluk nafakası miktarı ve 4721 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince velâyet kendisine verilmeyen ebeveynin çocukların giderlerine katılma zorunluluğu nedeniyle iştirak nafakasına hükmedilmesi ve bunların miktarlarının değişen koşullara göre nafaka arttırım davası açılabileceği de dikkate alındığında tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre makul olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının yüksek olup olmadığı; velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı ile çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.