"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1634 E., 2023/524 K.
KARAR : İstinaf başvurularının usulden ve esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şarköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/413 E., 2020/65 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek vekilinin başvurusunun usulden reddine, davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkiline yönelik ve devamlılık arzeden incitici, tahkir edici söz ve davranışları, duyarsızlığı nedeni ile müvekkilinin zarar gördüğünü, müvekkiline karşı "Ben hayatım boyunca seni sırtımda taşıdım, senin ailende böyle, hepiniz tembelsiniz" şeklinde söylediğini, davalının aşırı cimri olduğunu, doğa ihtiyaçları kısıtladığını, bu nedenle tatile dahi gidemediklerini, müvekkilinden gizli para biriktirdiğinin öğrenildiğini ve güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 17.04.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, müvekkili lehine 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; eşinin iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediğini, eşinin yaklaşık yirmi yıldır bipolar mizaç ve duygulanım bozukluğu tedavisi görmekte olduğunu, eşini sevdiğini, eşine karşı incitici veya tahkir edici söz veya davranışlarda bulunmadığını, evliliklerinin ilk yıllarından itibaren her yaz tatile çıktıklarını, eşinin hastalığın nedeniyle aşırı harcama yapmaya yatkın olduğunu, hatta gereksiz harcamalar için kredi çektiğini, iddialarının bipolar hastası olmasından kaynaklandığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı hakkında Namık Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan sağlık kurulu raporunda, davacının ayırt etme gücünün yerinde olduğu ve akıl hastalığının bulunmadığı, duygu durum bozukluğunun ise evliliğini engelleyecek nitelikte olmadığının bildirildiği, raporun hüküm vermeye elverişli olduğunun görüldüğü, tarafların arasında geçimsizlik olduğu ve birbirleriyle anlaşamadığı, aralarında tartışmalar yaşandığı, fakat bu tartışmaların hangi taraftan kaynaklandığının ve neden meydana geldiğinin tespit edilemediği, tarafların evlilik birliği içerisinde eşit kusurlu olduklarının kabul edildiği, tarafları barıştırma çabalarının sonuçsuz kalması, ayrı yerlerde yaşamaya başlaması durumlarda dikkate alındığında ortak hayatın yeniden kurulamayacağının anlaşıldığı, taraflar eşit kusurlu kabul edildiğinden davacının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi gerktiği, davacının ekonomik sosyal durum araştırmasında emekli ve 2.400,00 TL gelirinin olduğu, davalının da emekli ve 1.500,00 TL - 2.000,00 TL arası gelirinin olduğu, davacının boşanmakla yoksulluğa düşecek bir durumunun olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının istinaf başvuru harcı yatırdığı, ancak istinaf karar harcını yatırmaması nedeniyle Mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için çıkarılan kesin süreli muhtıranın davalı vekiline 06.10.2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, süresinden sonra 14.10.2020 tarihinde istinaf karar harcının yatırıldığı, Mahkemece davalının istinaf talebi hakkında herhangi bir işlem yapılmaksızın dosyanın gönderildiğinin anlaşıldığı, davalının istinaf talebinde bulunmasına karşın, kanuni süresi içerisinde istinaf karar harcını yatırmaması nedeniyle istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesine rağmen, taraflara yüklenilen somut kusurlar gerekçeli kararda gösterilmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiş ise de, kadının iddiasında dayandığı ve erkek için öne sürülen kusurlara ilişkin maddî vakıaların dosya kapsamında sunulan delillerle şüpheden uzak bir biçimde kanıtlanmadığı gibi, başkaca bir delil ile desteklenmeyen davacı tanık beyanlarında bahsi geçen soyut geçimsizlik nedenlerine ilişkin vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenilmesi usul ve esas açısından mümkün olmadığından boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu bulunduklarına ilişkin Mahkemece yapılan sonuç kusur derecesinin tayininde usul ve esas yönlerinden bir isabetsizlik görülmediği, boşanmaya neden olan olaylarda eşit derecede kusurlu olduğu kabul edilen taraflar lehine maddî ve manevî tazminata ilişkin koşulların oluşmadığı, bu nedenlerle davacının boşanmanın fer'isi niteliğinde maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde sonuç itibarıyla bir isabetsizlik görülmediği, davacının sürekli ve düzenli geliri olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında da denklik bulunduğu belirlenmekle davacının koşulları gerçekleşmeyen yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin de doğru olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalı erkeğin istinaf başvurusunun usulden reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 344 üncü, 346 ncı ve 360 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.