"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/194 E., 2023/511 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/455 E., 2022/87 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında İstanbul 10. Aile Mahkemesinin 2014/338 E. 2015/497 K. sayılı kararı ile açılan boşanma davasının ret ile sonuçlandığını, bu kararın 02.06.2017 tarihinde kesinleştiğini, tarafların üç yıl boyunca bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin fiilen bittiğini, tarafların daha sonra Ümraniye 3. Aile Mahkemesinin 07.10.2011 tarihli kararı ile boşandıklarını, boşanmanın ardından evlilik birliği olmadan davalının hamile kaldığını ve tarafların 08.10.2013 tarihinde yeniden evlendiklerini, ortak çocuğun 19.03.2014 tarihinde evlilik birliği içinde doğduğunu, ancak tarafların hiçbir zaman ortak konutta yaşamadıklarını, çocuk doğduğundan beri ayrı yaşadıklarını, yeniden evlilik birliğinin kurulmadığını, 6 yıl önce sona erdiğini, Müvekkilinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen, eşine karşı duygusal, sosyal, ekonomik, görsel baskı, gerginlik kurgulayan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan kişinin davalı olduğunu, müvekkili üzerinde güvensizlik, endişe, gerginlik, baskı, karamsarlık, yılgınlık ve kızgınlık yaratan eylemleriyle evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, tarafların Ümraniye 3. Aile Mahkemesinin 2009/1156 E. sayılı dosyasından, 07.10.2011 tarihinde boşanmalarına karar verilmesinin ardından davalının hamile olduğunu müvekkiline söyleyerek yeniden bir araya gelmek istediğini; ancak daha sonra çocuk senden değil başkalarıyla birlikte olduğunu söyleyerek müvekkilini kışkırttığını, DNA testi sonucunda çocuğun müvekkilinden olduğunun anlaşıldığını, tarafların ortak çocuk sebebiyle yeniden evlendiklerini, aynı konutta hiç bir zaman yaşamadıklarını, eşler arasında evliliklerinin ilk zamanlarında başlayan anlaşmazlıkların, günden güne artarak devam ettiğini, tüm yaşananlar sonucu ortak hayatın çekilmez hal aldığını, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedenine ve fiili ayrılığa dayalı olarak boşanmalarına, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraf arasında İstanbul 10. Aile Mahkemesinin 2014/338 E. ve 2015/497 K sayılı dava dosyasında boşanmanın reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, karar altına alınan tedbir nafakalarının ödenmediğini, davacı-davalı tarafın kötü niyetli olarak nafakayı ödemediğini nafaka yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi dolayısı ile de İstanbul Mahkemelerinde dava açıldığını, tarafların ikinci kez nikah masasına oturduğunu anlaşamadıklarından Ümraniye 3. Aile Mahkemesi 2009 /1156 E. sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanmadan sonra tarafların birlikte olduklarını ve müvekkilinin hamile kaldığını, tarafların ikinci kez nikah masasına oturduklarını, nikahtan sonra oturulacak evi müvekkilinin annesinin bulduğunu, kirasını ise davacı-davalı tarafın ödeyeceğini ancak erkeğin kirayı ödemediğini, hatta kira parasını müvekkilinin ailesinin ödemesini istediğini, kısa süre içerisinde bile erkeğin müvekkilinin ailesinin önünde ağır hakaretlerde bulunduğunu, ''beyinsiz aptal salak mal'' gibi kelimelerle müvekkilini ailesi önünde küçük düşürdüğünü, çok ağır hakaretlerde bulunduğunu, sinkaflı küfürlerle çok ağır hakaretlerde bulunduğunu, müvekkilinin psikolojisini altüst ettiğini, müvekkilinin ailesinin karşısında boynu bükük kaldığını ve bu ağır şartlar dolayısı ile ailesinin evine gitmek zorunda kaldığını, hamilelik süresince hiç ilgilenmediğini, tüm masrafları müvekkilinin ailesinin karşıladığını, ortak çocuğun engelli olduğunu, 2 ayrı okula gittiğini, müvekkilinin yılladır erkeğin çeşitli şiddetlerine maruz kaldığını, engelli bir çocuk ile oradan oraya savrulduğunu, bu nedenlerle; asıl davanın reddi ile karşılık davalarının evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak kabulüne, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, işbu nafakanın boşanmadan sonra iştirak nafakası olarak devamına, müvekkili için 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, müvekkil ile ortak çocuğun barınma ihtiyacı olduğundan davacı tarafından bir ev verilmesine, Mahkeme aksi kanaatse ise tutulacak bir evin kirasının davacı tarafından ödenmesine (2.500,00 TL aylık kira bedeli olacak şekilde), çocuğun engelli olması dolayısı ile davacı taraf ile kişisel ilişkinin kurulma talebinin reddine karar verilmesine çocuğun engelli olması dolayı ile mahkemece kişisel ilişki kurulmasına karar verilecekse de müvekkil annenin gözetiminde olmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ... tarafından açılan davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince, karşı davacı ... tarafından açılan davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı ... tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan davanın reddine, tarafların ortak çocuğunun velayetinin anneye verilmesine, anneye verilen çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, velayeti davalı-karşı davacı anneye verilen ortak çocuk için 07.10.2021 tarihli duruşmada hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra nafakanın katılım nafakası olarak davacı-davalı babadan alınarak ortak çocuğa harcanmak üzere davalı-davacı anneye verilmesine, davalı-davacı için 07.10.2021 tarihli duruşmada hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, aynı nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı-davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı ile manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna müracaat etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 08.10.2013 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten 16.03.2014 doğumlu ortak çocuklarının olduğunun anlaşıldığı; erkek tarafından açılan boşanma davasının İstanbul 10.Aile Mahkemesinin 2014/338 Esas, 2015/497 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, 02.06.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 16.10.2020 tarihinde açıldığı ve tarafların bu sürede bir araya gelmedikleri anlaşılmakla erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; eşi ve engelli ortak çocuğuyla ilgilenmeyen, ve ortak çocuğun giderlerini karşılamayan, ortak çocuğun doğumu sırasında hastaneye gelmeyen, eşinin yanında olmayan, hastane masraflarını da karşılamayan ve reddedilen davayı açarak boşanma sebebi yaratan erkeğin tam kusurlu olduğu; Mahkemenin kusur tespiti doğru olduğu gibi kadın lehine koşulları oluşmadığı için manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve değişen koşullara göre arttırım davası açma hakkı bulunduğundan yazılı şekilde yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmolunmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, manevî tazminatın reddi ile ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki tesisi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına ve ortak çocuk yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, miktarları, kadın yararına manevî tazminatın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (4721 sayılı Kanun md.4, 6098 sayılı Kanun md. 50, 51) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen manevî tazminat talebi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine manevi tazminata hükmedilmemesi yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.