Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8066 E. 2024/5842 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının fer'ileri olan maddi ve manevi tazminatlara hükmedilen faizin başlangıç tarihinin ne olacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davasının fer'i niteliğindeki tazminatların boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren muaccel hale gelmesi ve faiz talebi varsa bu tarihten itibaren işleyecek şekilde hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tazminatlara hükmedilen faizin başlangıç tarihini boşanma hükmünün kesinleşme tarihi olarak belirleyecek şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/751 E., 2023/808 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/614 E., 2020/646 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının müvekkilini eve almadığını, evden kovduğunu, evlilik birliği içerisinde alınan aracı kullanmasına izin vermediğini, zor günler için yatırım amacıyla tasarruf edilen altınları müvekkilinden habersiz harcadığını, ortak çocuğu müvekkiline karşı doldurduğunu, müvekkili tarafından defalarca eve gelmesi için çağırmasına rağmen 4 yılı aşkın süredir müşterek eve gitmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, mal rejimine ilişkin taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, erkek eşin evlilik süresi boyunca yükümlülüklerini yerine getirmediğini, eşine ve çocuklarına bakmadığını, evin giderlerini ve mutfak ihtiyaçlarını karşılamadığını, fiziksel şiddet uyguladığını, eve geç saatlerde döndüğünü, ailesinin müvekkilini ve müşterek çocukları küfürler ederek darp ettiklerini sonrasında evden kovduklarını iddia ederek; arafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili yararına 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına nafakanın her yılın başında %10 oranında artırılmasına ve kadın yararına yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin, kadına şiddet uyguladığı ve ailesi ile ilgilenmediği, çocukların anne ile kaldığı, kadının ise evin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kocasına yardımcı olmadığı, kocasından habersiz ziynetlerini eniştesine verdiği, kocası için eşek gibi bana bakacak şeklinde hakaret içeren beyanda bulunduğu, tarafların 4-5 yıldır ayrı yaşadığı, tarafların evlilik birliğinden doğan "Evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlama", "Çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine özen gösterme", "Birlikte yaşama", "Birbirine yardımcı olma" yükümlülüklerini ihlal ettiğini, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların her ikisinin de kusurunun olduğu, kadının erkekten daha az kusurunun bulunmadığı, eşit kusurlu oldukları, kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması gerekçesiyle, kadının geçim için olan zorunlu ihtiyaçları, kocanın mali gücü, hakkaniyet ilkesi gözetilerek, kadın lehine İstanbul Anadolu 11. Aile Mahkemesi'nin 2019/18 Esas 2019/801 Karar sayılı tedbir nafakası davası sonucu takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının, işbu karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye çıkarılmasına, karar kesinleştiğinde 2 yıl süreyle yoksulluk nafakası olarak devam etmesine, süre sonunda kendiliğinden sona ermesine, nafakaya müteakip yıllarda artış yapılmasına yer olmadığına, davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden ise bu hususta ayrı bir dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili katılma talepli istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada tefrikine karar vermesi gerekirken ayrı dava açmada muhtariyetine dair karar verilmesi, davalı-davacı kadının davasının reddine karar verilmesi gerekir iken kabulüne karar verilmesi, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakası miktarının az olması ve 2 yıl süre ile verilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkek eşe, kadına şiddet uyguladığı ve ailesi ile ilgilenmediği, kadına, evin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kocasına yardımcı olmadığı, kocasından habersiz ziynetlerini eniştesine verdiği, kocası için eşek gibi bana bakacak şeklinde hakaret içeren beyanda bulunduğu vakıalarının kusur olarak yüklendiği, erkeğe yüklenen ailesi ile ilgilenmediği vakıasının sabit olduğu, kadına yüklenen kadının evin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kocasına yardımcı olmadığı, kocası için eşek gibi bana bakacak şeklinde hakaret içeren beyanda bulunduğu vakıaları kusur olarak yüklenmiş ise de erkeğin dilekçelerinde bu vakıalara dayanmadığı bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kocasından habersiz ziynetlerini eniştesine verdiği, vakıasının ise erkeğin daha önce dava konusu yaptığı ve erkeğin bu davalardan feragat ettiği anlaşılmakla feragat tarihinden önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörüyle karşıladığı, bu nedenle kusur olarak kadına yüklenemeyeceği, feragat tarihinden eldeki dava tarihine kadar; erkeğin evlilik birliğini temelinden sarsacak, kadına yönelik kusurundan kaynaklanan yeni bir olayın ispat edilemediği, erkeğin ise kadına ayrıca tehdit ve hakaret içeren sözler söylediği taraflar arasındaki ceza dosyası ile sabit olduğu, tedbir nafakası davasında erkeğe yüklenen ve kesinleşen davacının davalının kusurlu davranışları nedeniyle evden ayrıldığı, davalının evine, eşine karşı ilgisiz olduğu, davacı ve çocuklar ile maddî ve manevî ilgilenmediği, barışma teşebbüsü olmadığı, 2 kez boşanma davası açtığı vakıalarının da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen şiddet vakıasının ise yine erkeğin dava açıp feragat ettiği ve tarafların bir araya geldikleri tarihten önce olduğu kadının bu vakıayı affetmiş, en azından hoşgörüyle karşıladığı, bu nedenle kusur olarak erkeğe yüklenemeyeceği, tespit edilen kusurlu davranışlara göre tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bunda da kadının kusurunun bulunmadığı evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin tam; kadının ise kusursuz olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi ve miktarı uygun olduğu ancak kadın lehine bağımsız bir davada tedbir nafakasına hükmedilmesine rağmen infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verildiği, kadının asgari ücretli çalışmasının kendisini yoksulluktan kurtarmayacağı, İlk Derece Mahkemesi tarafından yoksulluk nafakası miktarı az takdir edildiği ve tarafların evlilik süresi gözetilerek toplu yoksulluk nafakası verilmesinin de yerinde olmadığı, katılma yoluyla istinaf/temyiz, asıl istinaf/temyiz talebi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, davalı-davacı kadın tarafından kararın, boşanmanın fer'îleri yönünden istinaf edildiği davacı-davalı erkek tarafından ise katılma yolu ile mal rejimi tasfiyesi ve boşanmanın ferileri yönünden istinaf edildiği fakat davalı-davacı kadın mal rejiminin tasfiyesi yönünden hükmü istinaf etmediğinden erkeğin katılma yoluyla mal rejiminin tasfiyesi yönünden istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle; kadının kusur belirlemesine, reddedilen tazminatlar, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının infazı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur belirlemesi gerekçesinin düzeltilmesine ve erkek eşin tam kadının ise kusursuz olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 5.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı kadın için İstanbul Anadolu 11. Aile Mahkemesi'nin 2019/18 Esas 2019/801 Karar sayılı tedbir nafakası davası sonucu takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye çıkartılarak, mükerrer olmamak kaydı ile erkekten alınarak kadına verilmesine, kadın yararına aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaya kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda % 10 oranında artış uygulanmasına ve erkeğin tüm; kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı -davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanmanın fer'î niteliğindeki tazminatlar boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren muaccel (istenebilir) hale gelir. Faiz talebi varsa, belirtilen tarihten geçerli olarak faize hükmedilmesi gerekir. Kadının tazminatlar için faiz talebi bulunduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan tazminatlara kararın kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın ilgili bent yönünden düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı-davacı kadın vekilinin kadın yararına hükmolunan tazminatlara faiz uygulanmasına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 inci fıkrasının ikinci paragrafının hükümden çıkarılmasına, yerine "davalı-davacı kadının maddî tazminata yönelik istinaf talebinin KABULÜNE, manevî tazminata yönelik istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesi kararının 3 nolu bendinin KALDIRILMASINA, yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davalı karşı davacı kadın yararına 5.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı erkekten alınarak, davalı karşı davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE" cümlesinin eklenmek suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.