"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/468 E., 2023/1060 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/783 E., 2020/528 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, evin ve ailenin ihtiyaçlarına ilgisiz davrandığını, sorumsuz olduğunu, davacıyı bir yakını ile ilişkisi olduğu yönünde ağır bir itham altında bıraktığını, kıskanç olduğunu, sürekli davacıyı kontrol ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 500,00'şer TL, müvekkili yararına aylık 500,00 TL nafakanın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde, davacı iddialarının doğru olmadığını, davacının kendisinde olan olumsuz tavır ve davranışları davalının davranışları gibi dava dilekçesine yansıttığını, evlilik birliği içerisinde davalıya hakaret edip, aşağılayan davacının kusurlu olduğunu belirterek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu birlik görevlerini yerine getirmediği, çocuklar ile ilgilenmediği, davacının eşi ve ailesi ile görüşmediği, davacıya hakaret ettiği, evlilik birliği içerisinde düzenli olarak çalışmadığı, davacıya şiddet uyguladığı, erkeğin tam kusurlu olduğu 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuklarının velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına 19.10.2018 tarihinde belirlenen aylık 250,00'şer TL'den toplam aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden sonra aylık 350,00'şer TL'den toplam aylık 700,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı yararına 19.10.2018 tarihinde belirlenen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden sonra aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının mal rejiminin tefrikine, ayrı bir esasa kaydının yapılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma ve velâyet yönünden kesinleştirilmesini, nafaka miktarlarının arttırılmasını ve her yıl düzenli bir artışa tabi tutulmasını, belirlenen maddî ve manevî tazminat miktarlarının arttırılması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın sadece davacı tarafın tanıklarının gerçekdışı beyanları esas alınarak oluşturulduğunu, davacının kusurlu davranışlarının tanık beyanları ile kanıtlandığını, kusur tespitinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının "boşanma" dışındaki bütün taleplerinin reddine karar verilmesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan incelemede; davalı erkeğe yüklenen çocuklara karşı ilgisiz olduğu kusurunun somut olarak ispatlanamadığı, düzenli çalışmadığı ve davacının ailesi ile görüşmediği kusurlarına ise davacı tarafça dayanılmamış olup bu kusurların davalıya yüklenmesinin doğru olmadığı, davalı tarafça davacı kadın eşe yöneltilen eşine hakaret ettiği ve aşağılayıcı şekilde konuştuğu kusurlarının tanık beyanları ile doğrulandığı, sonuç olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkek eşin birlik görevlerini gereği gibi yerine getirmediği, davacı eşine hakaret ettiği ve şiddet uyguladığı için ağır; davacı kadın eşin ise, davalı kocaya hakaret ettiği ve aşağılayıcı şekilde konuştuğu için hafif kusurlu olduğu, kusur tespitinin düzeltilerek boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadın eşin hafif, davalı erkek eşin ağır kusurlu olduğuna karar vermek gerektiği, velâyetin anneye verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dilekçeler teatisi aşamasında hükmedilecek nafakalara yasal artış uygulanması talep edilmediğinden istinaf dilekçesinde ileri sürülen bu talebin dinlenmesinin mümkün olmadığı, ancak çocukların artan ihtiyaçları, paranın alım gücü, evlilik süresi, tazminata esas fiillerin ağırlığı dikkate alındığında ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası ile davacı yararına hükmedilen maddî ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı 500,00'er TL iştirak nafakası ile davacı yararına 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespitinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma ve velâyet yönünden kesinleştirilmesini, nafaka miktarlarının arttırılmasını ve her yıl düzenli bir artışa tabi tutulmasını, belirlenen maddî ve manevî tazminat miktarlarının arttırılması yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın sadece davacı tarafın tanıklarının gerçekdışı beyanları esas alınarak oluşturulduğunu, davacının kusurlu davranışlarının tanık beyanları ile kanıtlandığını, kusur tespitinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının "boşanma" dışındaki bütün taleplerinin reddine karar verilmesi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velayet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine.
Aşağıdaki temyiz giderinin Ali'ye yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.