Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8159 E. 2024/6660 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayetin kime verileceği, maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi ve iştirak nafakası miktarı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Her iki tarafın ailelerinin de evlilik birliğine müdahalelerinin bulunduğu ve tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1213 E., 2023/886 K.

KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ağrı 2. Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi

SAYISI : 2020/826 E., 2022/339 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine ve kadının davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlendiği günden itibaren evlilik birliğinin taraflara yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getiremediğini ve evlilik süresince kendi ailesini ön plana koyarak eşini ve çocuğunu ikinci plana attğını, kadının her mesai çıkışında kendi evine dahi gidemeden erkeğin ailesinin evine gidip gece 00.00 a kadar orada bulunup, ailesine hizmet etmek zorunda bırakıldığını, ailesinin evinde kadının konuşmasının, yemek yemesinin, su içmesinin dahi yasak olduğunu, baskı nedeniyle ancak gün aşırı kendi evine gelebildiğini, tarafların kendi evlerine geldiği günlerde ise erkeğin eve gelmediğini, dışarıda kendi arkadaşları ile zaman geçirdiğini, erkeğin maddî ve manevî olarak kadını yalnız bıraktığını, erkeğin babalık yükümlülüklerini de yerine getirmediğini, hastanede yatarken erkeğin kadına refakat etmediğini, doğum sürecinde yaşananlarla birlikte boşanmaya karar verdiğini, ancak boşanma hususunu erkekle konuşacağı zaman erkeğin lenf kanseri olduğunu öğrendiğini ve boşanma kararını eşine söylemekten vazgeçtiğini davacının davalının tüm tedavi süreci boyunca yanında olduğunu, eş ve ortak çocuğu sosyal hayattan soyutlayarak adeta köle gibi bir hayat yaşamaya zorladığını, taraflar arasında yaşanan en son olayın ise; erkeğin hastalığını atlatmış olmaları sebebiyle yakın bir ile gezmek için gitmeyi teklif ettiğini ve erkeğin parası olmadığı gerekçesiyle bu teklifi reddettiğini, ancak daha sonra erkeğin ailesi ile birlikte Karadeniz tatili planı yaptığını öğrendiğini, kadının da kendi ailesi ile tatile gitmek istediğini belirtmesi üzerine "Sen eşek gibi bu evde benim başımı bekleyeceksin, başını pencereden bile çıkarmayacaksın" demesi şeklinde gerçekleştiğini, kadını süründüreceğini belirterek ortak konuttan kovduğunu daha sonra taraflar ailelerin bir araya gelmesi ile barıştırıldığını, erkeğin müvekkilini evden ayrılmaya zorladığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına 30.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının evlilik birlikteliği içerisinde sorumlulukları yerine getirmediğini, eş olarak görmediğini, kendisine ve ortak çocuklarına gereken sevgi ve saygıyı göstermediğini, kadının öz ailesini eş ve ortak çocuktan üstün gördüğünü ve aileler arasında ayrım yaptığını, evlilik akdi kurulurken verilen söze kadının riayet etmediğini ve geçirdiği hastalıkta kadının yanında olmadığını, kadının kendi maddî durumuna ilişkin hesaplarını hiç bir zaman söylemediğini, ayrıca her ay kendi annesine 1.000,00 TL tutarında para verdiğini, kadının ev kredisi öncesi veya sonrasında davacının maaşından bir kuruş dahi harcama yapmadığını, davacının kendi gelirini kendi dilediği gibi kullandığını, hakaret etiğini, işe giderken düşük tehlikesinin bulunmadığını ancak geçmiş olsun ziyaretinde bu hususu bahane ettiğini, çocuğa piç dediği hususunu velayet konusunda kullanmak amacı ile kadın tarafından atılan bir iftira olduğunu, kadının ev yaşantısında sorumsuz ve sadakatsiz bir yaşam sürmeye başladığını, ortak çocuğu dahi ihmal etmeye başladığını,kadının annesinin tarafların yanına geldiğini ve anlaşamıyorsanız sessiz sedasız boşanın şeklinde sözler söylediğini, kadının, evde olmadığı bir sırada evdeki tüm altınları, kişisel eşyalarını, ortak çocuğun fotoğraflarını, şampuanı ve kumbarası da dahil olmak üzere tüm eşyalarını alarak evden ayrıldığını ve bunu erkeğe mesaj yolu ile bildirdiğini belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya bırakılmasına, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğin hastalığı sürecinde yeterince destek olmadığı, ortak çocuk ile iletişim ve bakımında daha az ilgili olduğu, ailesinin evlilik birlikteliğine müdahale etmesine engel olmadığı belirtilerek evlilik birliğini sona erdiren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadının davasının reddine, davalı-davacı erkeğin davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, anneyle kişisel ilişki tesisine ve erkek yararına 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek erkeğin davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, manevî tazminat ve velayet yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın eşin çalışan bir kadın olması karşısında iş saatleri içinde ortak çocuğun kadın eşin annesi tarafından bakılması ve bu dönemde kadın eşin çocuğu ile ilgilenememesi kadın eşe kusur olarak izafe edilemeyeceği değerlendirilerek kadından ortak çocuk ile iletişimde, bakımında ve gözetiminde daha az ilgili olan taraf olduğu kusurunun ve kadının ailesinin evlilik birlikteliğine müdahalelerde bulunduğu ve kadının bu duruma engel olmadığı kusurunun da kadından çıkartılmasına erkeğin ise kadının hamilelik sürecinde ve yüz felci geçirdiğinde destek olup yanında bulunmadığının ispat edildiği belirtilerek erkeğe kusur olarak yüklenmesi ve kadının davasının da kabulü gerektiği, ortak çocuğun yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç oluşu gözetilerek velâyetin anneye verilmesi gerektiği, belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanma davasının kabulüne, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, babayla kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına 1.500,00 TL iştirak nafakası belirlenmesine, tarafların manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve tazminatların reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, velayet ve iştirak nafakası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velayetin düzenlenmesi, tarafların tazminat taleplerinin reddinin hukuka uygun olup olmadığı ve iştirak nafakasının miktarının doğru belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 331 inci ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50, 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle her iki tarafın ailelerinin evlilik birliğine müdahalelerinin bulunduğunun yine de tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.