Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8179 E. 2024/4155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının nafakadan feragat edip etmediği ve çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin uygunluğu hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadın vekilinin, vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi de bulunduğu gözetilerek, temyiz dilekçesinde müvekkilinin tedbir ve yoksulluk nafakasından feragat ettiğine dair beyanının feragat olarak kabul edilmesi ve bu yönde hüküm kurulması gerektiğinden, kararın nafakaya ilişkin kısmı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/524 E., 2023/639 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/763 E., 2021/13 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.05.2018 tarihinde evlendiklerini, düğün günü başlayan ve küçük ayrıntı gibi görünen takı merasimindeki tarafların görüş ayrılığının tarafların ayrılmalarında fitilin ateşlenmesine neden olduğunu, davalının ailenin tek çocuğu olduğunu, özellikle annesinin davalının üzerine titrediğini, bu durumun evlilik sürecinde de devam ettiğini, eşlerin ikamet edecekleri evi seçmelerinde bile müvekkilinin karşı çıkmasına rağmen baskın rol oynayarak kendisine yakın bir yerde ev kiraladıklarını, tarafların balayı dönüşü evlerine uğramadan davalının annesinin evine gittiklerini, bu durumun bir kaç gün devam ettiğini, müvekkilinin artık rahatsızlığını dile getirmesi üzerine davalının annesinin müvekkiline tavır aldığını, müvekkili tarafından getirilen halıları davalının annesinin beğenmediğini ve yeni halılar aldığını, bunun gibi davalının annesinin müdahalesinin olduğu bir çok olayın olduğunu, davalının annesinin tesirinde olduğunu onun dediklerinin dışına çıkmadığını, davalının annesi ile müvekkili arasındaki görüş farklılığı neticesinde davalının müvekkiline 20 Mayıs günü birlikte olamayacaklarına dair mesaj gönderdiğini, 26 Haziran günü ise gönderdiği mesajda davalının annesinin apartmanında boşalacak olan daireye taşınmalarını istediğini, davalının aralarındaki sorunun davalının annesine çok yakınlık olduğunu anlayamadığını, davalının annesinin tarafların evliliklerine birebir dahil olmak istemesi sonucu pek çok anlaşmazlık çıkarak evlilik birliğinin sorunlu hale gelip bitmesine neden olduğunu ileri sürerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili dilekçesinde özetle; davacının her ne kadar müvekkilinin annesinden kaynaklanan sorunlar yaşandığını bildirmişse de; davacının ailesinin davacıya evliliğini bitirmesi ve evi terk etmesi konusunda baskı yaptığını, bunun üzerine davacının 07.07.2018 günü ailesini ikna etmek üzere evlerine gittiğini, ancak ailesini ikna edemediğinden akşam eve geldiğinde müvekkiline evden ayrılacağını bildirdiğini ve o akşam evi terk ettiğini, ertesi gün davacı, davacının annesi ve abisinin eve gelerek tüm kıyafetlerini aldıklarını, buzdolabını boşaltıp kendi aldığı düdüklü tencereye kadar götürdüklerini, duvarda asılı tarafların düğün fotoğraflarını indirip ters çevirdiklerini, diğer fotoğrafları yırttıklarını, müvekkilinin hamileliği belli olunca 21.07.2018 günü hamileliğini davacıya ve ailesine bildirdiğini, davacı ve ailesinin çocuğu aldırması yönünde psikolojik şiddet uyguladıklarını, 05.08.2018 günü müvekkilinin yaşadığı evin boşaltıldığını, davacının ailesinin baskısı ve korkusundan onların dediklerini birebir uyguladıklarını, davacının 13.09.2018 tarihinde müvekkiline bir problemlerinin olmadığını, kendisini çok sevdiğini ama ayrılmak zorunda olduklarını bildiren mesaj gönderdiğini, tarafların düğünlerinde takı merasiminin daha önce anlaşılan şekilde yapılması sırasında davacının babasının misafirlerin önünde tarafları azarladığını ve küçük düşürdüğünü, düğünün ertesi günü davacının ailesinin evine gittiklerinde davacının annesinin müvekkiline takıların büyük çoğunluğunu kendilerinin taktığını söyleyerek rencide edici konuşmalar yaptığını, tarafların ortak altın hesabı açarak takılan takıları bu hesaba aktardıklarını, 20.08.2018 tarihinde bu hesabın yarı yarıya paylaşılarak kapatıldığını, evliliğin başından beri davacının ailesinin sürekli davacıya müdahale ettiklerini ve yönlendirmeye çalıştıklarını, müvekkilinin hamile olduğu için boşanmak istemediğini, evliliğin sürdürülmesinden yana olduğunu ileri, sürerek, davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde müvekkili için 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, çocuğun dünyaya gelmesinden sonra çocuk için de aylık1.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı kadının davacı erkeğe birden fazla kez ayrılmak istediğine yönelik söylemlerde bulunduğu, yine davacı erkeğin de davalı kadına karşı ayrılmak istediğine yönelik beyanının olduğu, tarafların evlilik süreçlerinde ailelerinin baskısı altında kaldıkları ve bu anlamda birlik sorumluluklarını yerine getiremedikleri, davacı erkeğin davalı kadının hamilelik sürecinde yeterli desteği de göstermediği anlaşılmış olup, evliliğin bu hale gelmesinde her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu anlaşılmakla, taraflar için evlilik birliği ortak yaşamı sürdürmesi kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığından davacının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medei Kanun'unun 166/1 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk velâyetinin davalı anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen küçük ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, doğum tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuk için takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına, bu nafakanın karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadın için, davalı kadının işten çıkış tarihi olan 12.09.2019 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, bu nafakanın karar kesinleşene kadar da devamına, bu nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davcı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın için takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden, istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuk için takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarları ile kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, kadın için takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, kendisi için taktir edilen tedbir ve yoksulluk nafakasını istemediğini, sadece çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının, lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesindeki beyanının feragat niteliğinde olup olmadığı, çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin şekli ve süresinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 169 uncu, 175 inci ve 323 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 307 nci vd. maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9/3, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 4/1-2.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile diğer fer'îlere karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir. Vekâletnamesinde davadan ve kanun yolundan feragat yetkisi bulunan davalı kadın vekili Av. ... temyiz dilekçesinde müvekkilinin kendisine bağlanan tedbir ve yoksulluk nafakasının istemediğini beyan etmiş olup vekilin kayıtsız ve şartsız olarak bildirdiği bu talebinin feragat beyanı olarak değerlendirildirilerek davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebi hakkında bu yönde hüküm kurulması gerekli olduğundan hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

3.Kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.