Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8204 E. 2024/1086 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında eylemli ayrılık nedeniyle boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı, kusurların manevî tazminat gerektirip gerektirmediği, hükmedilen maddi tazminat miktarının düşük olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatler gözetilerek, maddi tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle Yargıtay kararı kısmen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/839 E., 2023/932 K.

DAVA TARİHİ : 29.11.2017

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Uzunköprü 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/221 E., 2023/53 K.

Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne tarafların boşanmalarına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak çelişki nedeniyle Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve kadın yararına yoksulluk nafakasına, tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak gerekçesizlik ve çelişki nedeniyle Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından hükmün tümü yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen 01.02.2023 tarihli son karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulur iken kusur belirlemesine itirazlarının olmadığını belirtmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin son kararına karşı kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmayan davalı kadının, kusur belirlemesi yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin kusur belirlemesi yönünden reddine karar vermek gerekir.

Davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin kusur belirlemesi yönünden reddine karar verilen konular dışında kalan yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.12.2010 tarihinde Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi'nde boşanma davası açtığını, bu davanın 30.09.2010 tarihinde açılan nafaka davası ile birleştirildiğini ve 17.09.2013 tarihinde reddedildiğini, anılan kararın 09.10.2013 tarihinde kesinleştiğini, boşanma davası açıldıktan itibaren 7 yıl, kararın kesinleşmesinden itibaren 4 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen tarafların arasında uzlaşma olmadığını, ortak hayatın yeniden kurulamadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin belirttiği fiili ayrılık süresinin gerçekleşmediğini, kadının açtığı nafaka davası sırasında davacının eve gelerek yaşamaya başladığını, barışma yönünde girişimlerinin olduğunu köye dönmeye ikna etmeye çalıştığını, tarafların halen birlikte olduklarını, dolayısıyla fiili ayrılığın kesintiye uğradığını, davacının içki ve kumar düşkünlüğü olduğunu, en küçük şeylerden bile sorun çıkartıp davalı eşine şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, eşi ve çocuklarından önce kardeşlerini düşündüğünü, eşinin ve çocuklarının hiçbir ihtiyaç ve giderlerini karşılamadığını haksız olarak ortak konutu terk ettiğini ileri sürerek davanın reddine, 1.000,00 TL nafakanın yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 22.06.2018 tarih ve 2017/497 Esas, 2018/381 Karar sayılı kararı ile daha önce açılarak reddedilen davanın kesinleşme tarihinden itibaren bu dava tarihine kadar 3 yıldan fazla süre geçtiği, kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verileceği amir hükmü gereğince ve süresi içinde talepte bulunulmadığından kadının tazminat ve nafaka talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin İlk Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 24.11.2020 tarih ve 2018/2613 Esas, 2020/1399 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince ön inceleme duruşma gününde davalı kadın vekilinin mazeret dilekçesi göndermesine rağmen davalı tarafın yokluğunda uyuşmazlık konuları tespit edilerek tahkikata geçildiği, davalı kadın vekilinin mazereti kabul edildiği halde duruşma gününü UYAP'tan öğrenmesine karar verildiği, bu haliyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesindeki emredici usul hükümlerine uyulmadığı; dosya kapsamına göre, kadının verdiği cevap dilekçesinde maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talep ettiği halde, Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında talep bulunmadığından maddî ve manevî tazminat nafaka hususlarında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinin belirtildiği, kararın gerekçesinde ise, davalının nafaka, maddî ve manevî tazminat talebine yönelik istemin şartlar oluşmadığından reddine karar verildiğinin gerekçe yazılmak suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davalının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 09.04.2021tarih ve 2020/313 Esas, 2021/86 Karar sayılı kararı ile daha önce açılarak reddedilen davanın kesinleşme tarihinden itibaren bu dava tarihine kadar 3 yıldan fazla süre geçtiği, kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verileceği amir hükmü gereğince ve süresi içinde talepte bulunulmadığından kadının tazminat ve nafaka taleplerinin şartları oluşmadığı gerekçesi 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesi’nin İkinci Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13.04.2022 tarih ve 2021/1119 Esas, 2022/544 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararda yoksulluk nafakasının koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir şeklinde yazılıp kısa karar ve hükümde ise aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, bu şekilde kısa karar ve hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratıldığı; yine Mahkemece davalı kadının maddî manevî tazminat ve nafaka taleplerinin red gerekçeleri ve boşanma davasındaki kusurlarının kararda gösterilmediği, Mahkemece, kararda davalının taleplerinin kabul ve red gerekçelerinin ve boşanma davasında tarafların kusurlarının istinaf incelemesine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklanması gerektiği gerekçesi ile gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğu 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davalının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

E. İlk Derece Mahkemesi’nin Üçüncü Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davasının Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi'nin 2010/1719 Esas 2013/766 Karar sayılı 17.09.2013 tarihli ilâmı ile reddedilip 09.10.2013 tarihinde kesinleşmesinden sonra dava tarihi olan 29.11.2017 tarihine kadar 3 yıldan fazla süre geçtiği halde taraflar arasında ortak hayatın kurulamadığı; erkeğin açmış olduğu boşanma davasında, taraflar arasındaki aile birliğinin temelinden sarsılmasında davacı erkeğin kardeşlerinin de tesiri ile tam ve ağır kusurlu olduğu, davalı kadın eşe kusur atfının mümkün olmadığı sonucuna varıldığı; boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin asli ve tam kusurlu olduğunun sabit olduğu, davalı kadın eşin boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun bulunmadığı; kadının herhangi bir geliri olmayan, sosyal yardım ile geçindiği; boşanmaya neden olan olaylarda kusuru tespit edilemeyen davalı kadının boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, boşanmaya neden olan olayların davalı kadının kişilik hakları ve vücut bütünlüğüne ihlal niteliğinde olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, tazminatların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminatlara uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, miktarlarının yüksek olduğunu ileri kusur belirlemesi, sürerek kararın tazminat miktarları ile faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin yerinde olup buna ilişkin bir itirazlarının bulunmadığını, boşanma kararı verilmesinin yerinde olmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın davanın kabulü, tazminat ve nafaka miktarları yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan delillerden davacı erkek tarafından 2010/1719 Esas sayılı dosyada açılan boşanma davasının, davacının kardeşlerinin de tesiri ile eşler arasındaki geçimsizlikte tam kusurlu olduğu, davalıya yükletilecek bir kusurun varlığı ise ispat edilemediği gerekçesi ile reddedildiği; kadının tedbir nafakası davasının ise kabulüne karar verildiği, ret kararının 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği, tarafların önceki boşanma davasından sonra 3 yılı ... süredir ayrı yaşadıkları, tarafların evlilik birliğini yürütme amacıyla fiilen bir araya gelmedikleri, eylemli ayrılık nedeniyle boşanma şartların gerçekleşmiş olduğu; davalı kadın dilekçesinde 1.000,00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş olup İlk Derece Mahkemesince talebin tamamı kabul edilerek karar verildiği; Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında erkeğin, kadın lehine maddî tazminata hükmedilmesinin ve miktarının yerinde olduğu; davalı kadının cevap dilekçesinde faiz talebinde bulunmamasına rağmen davalının tazminat taleplerine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu ancak erkeğin faizin kaldırılması değil kesinleşmeden itibaren faize hükmedilmesi yönünde istinafı bulunduğu; İlk Derece Mahkemesince erkeğe manevî tazminat takdirinde kusur olarak yüklenilen kardeşlerinin de tesiri ile vakıasının manevî tazminatı gerektirir eylem olmadığı, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına hükmedilen maddî tazminata uygulanan boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilmesine; davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, fiili ayrılık şartının oluşmadığını, kusur belirlemesinin ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında eylemli ayrılık nedeniyle boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı, belirlenen kusurların manevî tazminat gerektirip gerektirmediği ile tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü madde, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Yukarıda (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.