Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8237 E. 2024/3360 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tanımanın iptali davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların tanıma ve tanıyanın çocuk babası olamayacağını öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle dava açma haklarının düşeceği gözetilerek, davacıların dava açma haklarının düştüğü gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/955 E., 2023/1174 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/561 E., 2022/688 K.

Taraflar arasındaki tanımanın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ...'un 21.08.2020 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin muristen kalan mal varlığına ilişkin tasarruf işlemlerini yapmak üzere almış olduğu mirasçılık belgesi ile ... adlı kişinin de mirasçı olduğunu öğrendiklerini, müvekkillerinin ... isimli kişinin tanıma yolu ile nüfus kaydında yer aldığını anladıklarını, müteveffa ...'un ...'un annesi ... ile evliliği olmadığını, bu nedenle ...'un ...'un babası olmasının mümkün olmadığını iddia ederek tanımanın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ...'ın babası tarafından doğduğu gün tanındığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 298 inci maddesi gereğince tanımanın iptali davasının ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tarafından açılabileceği, 300 üncü maddesiyle ilgililerin dava hakkının, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği, yasa maddeleri, dosya kapsamı, tanık ifadeleri bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde; davalılardan ...'ın müteveffa ... tarafından 28.06.2007 tarihinde tanınarak aralarında soy bağının kurulduğu, davacı ...'ın küçüklüğünden beri babası müteveffa ...'in yanına gittiği, onun evinde kaldığı, davalı ...'dan haberdar olduğu, davacı ...'ın davalı ...'ın varlığından haberdar iken hayatın olağan akışı göz önüne alındığında davacı ...'ın kardeşi ve annesi olan diğer davacıların aradan geçen uzun süreler boyunca davalı ...'dan haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrıca davacılarca gecikmeyi haklı kılacak sebebin varlığının da ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili, müvekkillerinin davalılardan ...'ın müteveffa ...'un kızı olmadığına dair şüpheleri olduğunu, yerleşik içtihatlara göre şüphe halinde yasal hak düşürücü sürenin babalık testi ile başlayabileceğini, tanık beyanlarının soyut ve yanlı olduğunu, kaldı ki müvekkillerin davalı ...'dan haberdar olmalarının tanıma işleminden haberdar olduklarını göstermediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, resen araştırma ilkesinin geçerli olduğunu, davanın kabulü gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin, delil değerlendirmesi, davacıların davayı süresinde açmamasına ilişkin haklı sebebinin olduğunun ispat edilemediğine, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığına dair tespitinin ve gerekçesinin isabetli olduğu, davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine dair verilen kararın isabetli olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, istinaf dilekçesini tekrar etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tanımanın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, tanımanın iptali davasının, her halde tanımanın üzerinden itibaren beş yıl içinde açılmasına ilişkin hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 297 nci, 298 inci, 299 uncu, 300 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü, 19 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.