Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8312 E. 2024/7138 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının fer'ileri olan yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde usuli kazanılmış hak ihlali olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesince hükmedilen yoksulluk nafakası miktarına davacı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmaması sebebiyle erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, Bölge Adliye Mahkemesi'nin bu hakkı ihlal ederek yoksulluk nafakası miktarında değişiklik yapmasının hukuka aykırı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/774 E., 2023/939 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/732 E., 2023/72 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı davaların kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evliliğin ilk yıllarından itibaren sürekli olarak kadını borçlandırdığını, gereken sevgi ve saygıyı göstermediğini, sürekli olarak aşağıladığını, hakarette bulunduğunu, ortak çocukların bakımlarıyla da ilgilenmediğini, davalının tek başına bir hayat sürdüğünü, erkeğin 2017 yılında işini batırdığını, evin kirasını dahi ödeyecek durumda olmadığını, kadının annesinden borç aldığı paraları da geri ödemediğini, evliliği kafasında bitirdiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmaların karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devam etmek üzere ortak çocuklar için toplam 3.500,00 TL tedbir nafakasının, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere 2.000,00 TL tedbir nafakasının tensiple birlikte takdirine, 250.000,00 TL maddî ,250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;kadının ortak çocukların doğumu üzerine dizi çekimlerine son verdiğini, bu şekilde kariyerine ara vermek zorunda kaldığını ve depresyona girdiğini, kadının olumsuz olan herşeyden erkeği sorumlu tutmaya başladığını, erkeğin, kadının tüm lüks taleplerine karşılık vermek için elinden geleni yaptığını, kadına çocuk bakımında yardımcı olmak için bakıcı tuttuğunu, kadının tutumu nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek asıl davanın reddi ile karşı davalarının kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci zina nedeniyle veya 163 üncü maddesi uyarınca haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanmalarına, 500.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesininn 28.06.2019 tarih ve 2017/1014 Esas, 2019/597 Karar sayılı kararı ile erkeğin kadına yönelik "benden önce sürünüyordunuz" demek suretiyle küçümsediği, kadının lohusalık döneminde psikolojisinin olumsuz etkilendiği, ortak çocukların bakımı için bakıcı tutulduğu, masrafının kadının annesi tarafından karşılandığı, erkeğin, kadını arayarak "benim sizinle işim kalmadı, bundan sonra beni arama, facebook'tan sizi sildim" demek suretiyle evliliği kafasında bitirdiğini belirttiği, kadının ortak çocukların bakımı için özveride bulunmadığı, kadının ise erkeğe yönelik "koca götlü, senin gibi kocamı olur" dediği, yine "sen adam değilsin, erkekmisin, ne biçim babasın, ne ilgisiz babasın, gerizekalı, aptal, salak" şeklinde hakaret ve küçük düşürücü sözler söylediği, yine kadının, erkeğin kendisini götürdüğü yerleri beğenmediği, sürekli olarak menuniyetsizliğini dile getirtidiği, aralarında oluşan tartışmada kadının erkeğe yönelik "sen erkekmisin vuracaksan vur bana" şeklinde sözler söyleyerek kadını kışkırttığı, tüm bu yaşananlar ve tarafların birbirlerine karşı olan tutumları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve tarafların bundan sonra tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı gibi taraflar arasında yaşanan olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı-davalı anneye verilmesine, ortak çocuklar ile davalı-davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00'er TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ayrı ayrı 500,00'er TL arttırılarak aylık ayrı ayrı 1.000,00'er TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, karar kesinleştiğinde tedbir nafakasının kaldırılmasına, kararın kesinleşmesi halinde toplam 60.000,00 TL (60x1.000TL) yoksulluk nafakasının toptan olarak davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, taraflar eşit kusurlu olduğundan davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı vekili tarafından kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, iştirak nafakasına yıllık artış oranının belirlenmesi; davalı-davacı vekili tarafından kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf dilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.09.2021 tarihli 2020/1760 Esas, 2021/1174 Karar sayılı ilamı ile tarafların istinaf taleplerinin kabulüne, esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının asıl ve karşı davanın kabulü ve boşanma ile velâyete ilişkin bölümünün dışında kalan kısımlarının kaldırılmasına, sonradan davacı-davalı erkek tarafından açılan İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2021/608 Esas sayılı dosyasının bağlantılı olduğu inceleme konusu işbu karşılıklı açılan İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesinin 28.06.2019 tarih ve 2017/1014 Esas - 2019/597 Karar sayılı boşanma dava dosyası üzerinde birleştirilerek birlikte görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının evlilikten sonra kariyerine ara vermek zorunda kaldığı, davalının ise son dönemlerde işlerinin kötüye gittiği, ortak çocukların doğumundan sonra taraflar arasındaki tartışmaların büyüdüğü, davalı erkeğin davacı kadına yönelik "benden önce sürünüyordunuz" demek suretiyle davacı kadını küçümsediği, davacı kadının lohusalık döneminde psikolojisinin olumsuz etkilendiği, ortak çocukların bakımı için bakıcı tutulduğu, masrafının davacının annesi tarafından karşılandığı, davalı erkeğin davacıyı arayarak "benim sizinle işim kalmadı, bundan sonra beni arama, facebook'tan sizi sildim" dediği, yine ortak çocukların bakımı için özveride bulunmadığı, davacı kadının ise davalıya yönelik "koca götlü, senin gibi kocamı olur" dediği, yine "sen adam değilsin, erkekmisin, ne biçim babasın, ne ilgisiz babasın, gerizekalı, aptal, salak" şeklinde hakaret ve küçük düşürücü sözler söylediği, ayrıca davalı eşinin kendisini götürdüğü yerleri beğenmediği, sürekli olarak menuniyetsizliğini dile getirtidiği, aralarında oluşan tartışmada davacı kadının davalıya yönelik "sen erkekmisin vuracaksan vur bana" şeklinde sözler söylerek davalıyı kışkırttığı, mahkememizce verilen ilk karardan sonra davalı ... tarafından açılan ve iş bu dava dosyası ile birleştirilen İstanbul Anadolu 6.Aile Mahkemesinin 2021/608 Esas, 856 Karar sayılı dava dosyasında ise, her ne kadar davalı-karşı davacı erkek, sosyal medya üzerinden paylaşılan bir kısım fotoğrafları dosyaya sunarak zina ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma talebinde bulunuş ise de, mahkemece verilen ilk kararın boşanma yönünden 01.10.2019 tarihinde kesinleştiği, boşanma kararının kesinleşmesi ile eşlerin birbirlerine yönelik sadakat yükümlülüğünün sona erdiği, dolayısıyla davacı-birleşen dosya davacısı erkek tarafından dosyaya sunulan bir kısım fotoğrafların boşanma kararının kesinleşmesinden sonra olduğu, bir kısım fotoğrafların ise ne zaman ve kimin tarafından ne şekilde çekildiğinin de tespit edilemediği, bu nedenle bu fotoğrafların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, ayrıca davalı-birleşen dosya davacının 24.11.2022 tarihli duruşmada alınan beyanında zina iddiasına ilişkin bir kısım eylemleri 2019 yılında öğrendiği halde, 2021 yılı Eylül ayına kadar dava açmadığını beyan ettiği, zina davası için 6 aylık hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava açılmış olması nedeniyle boşanma kararının kesinleşmesinden önce yaşanan bir kısım aldatma olayları olsa dahi bunların kusur belirlemesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı, kaldı ki; birleşen dosya yönüyle davalı-birleşen dosya davacısı tarafından dinlenen tanık beyanları ile dosyaya sunulan diğer delillerin zina ve haysiyetsiz hayat sürme iddiasının sübuta ermesi için yeterli olmadığı ve davalı-birleşen dosya davacısı tarafça bileşen dosya yönüyle genel boşanma nedenine dayalı dava da açılmadığı anlaşıldığından davalı-karşı davacı erkeğin birleşen dava dosyasında kusur belirlemesi talebinin reddine, taraflar arasında yaşanan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, davalı-davacı ... tarafından açılan ve iş bu dava dosyası ile birleştirilen İstanbul Anadolu 6.Aile Mahkemesinin 2021/608 Esas, 856 Karar sayılı davanın sübut bulmaması nedeniyle reddine, davalı-davacının birleşen dava dosyasında 4721 sayılı Kanun'un 161 ve ve 163 üncü maddelerinden kaynaklı kusur belirlemesinin sübut bulmaması nedeniyle reddine, davalı-davacının velâyet talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu olduklarından, davalı-davacının birleşen dosya yönünden manevî tazminat talebinin reddine, davacı-davalı ... tarafından açılan asıl dava yönünden davanın kısmen kabul-kısmen reddine, boşanma ve velâyet yönünden mahkeme kararı kesinleştiğinden, bu konularda karar verilmesine yer olmadığına, taraflar eşit kusurlu olduklarından, davacı-davalının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, ortak çocuklar için dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının 26.01.2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ve davacı-davalının talebiyle bağlı kalınarak, ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL arttırılarak, aylık 1.750,00'şer TL'ye yükseltilmesine, toplam aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davalı-davacı babadan alınarak, küçük çocuklara velâyeten davacı-davayı anneye verilmesine, davacı-davalı için aylık 1.000,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakası mahkemenin 14.01.2022 tarihli ara kararıyla boşanma yönüyle davanın kesinleştiği 23.09.2021 tarihi itibariyle kaldırıldığından, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı-davalının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile takdiren 120.000,00 TL (60 ayx2.000 TL) toptan yoksulluk nafakasının olarak davalı-davacıdan alınarak, davacı-davalıya verilmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili katılma yoluyla; kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili; birleşen davada 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 163 üncü maddelerinden kaynaklı davalarının reddi, kusur belirlemesi, davalı-davacının velâyet talebinin reddi, manevî tazminatın reddi ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararı, boşanma ve velâyet yönünden 01.10.2019 tarihinde kesinleştirildiği, davalı-davacı erkek tarafından açılan birleşen davada, davacı-davalı kadının zinası ve haysiyetsiz yaşam sürdüğü ispatlanamadığı ancak boşanma kararı kesinleştiğinden, birleşen davada, 4721 sayılı Kanun'un 161 ve 163 maddelerine dayalı boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı, davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına "Ankara'nın varoşları ben hep size baktım, benden önce sürünüyordunuz" diyerek aşağıladığı, davacı-davalı kadına çocukların bakımı konusunda yardımcı olmadığı, çocuklarla ilgilenmediği, davacı-davalıya"benim sizinle işim kalmadı, bundan sonra beni arama, facebooktan sizi sildim" dediği, davacı-davalı kadının da, davalı-davacının kendisini götürdüğü yerleri, aldığı şeyleri beğenmediği, sürekli olarak menuniyetsizliğini dile getirdiği, küçük şeylerden tartışma çıkardığı, davalı-davacının evi terk etmesini istediği evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı kadının az, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu bu bakımdan tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden karar gerekçesinin davacı-davalı kadının az, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerektiği, kadın lehine hükmedilen toptan yoksulluk nafakası miktarı hakkaniyet gereğince fazla olduğu ayrıca davacı-davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesine, davacı-davalı erkeğin birleşen davanın reddi ve yoksulluk nafakasına, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, davacı-davalı lehine 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, davacı-davalı kadın lehine 90.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasının davalı-davacıdan alınarak, davacı-davalıya verilmesine, boşanma kararı kesinleştiğinden davalı-davacının birleşen davadaki boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili katılma yoluyla; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı,vekâlet ücretinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı - davacı erkek vekili;kadının davasının kabulü, birleşen dava hakkında verilen karar, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, tutarı ve ödeme usulü, manevî tazminat taleplerinin reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın tanıklarının beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği, kadın yararına tedbir ve toptan yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, vekâlet ücretinin karar tarihi itibariyle miktar yönünden doğru hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı davalı kadın vekilinin tüm, davalı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince verilen 28.06.2019 tarihli kararda kadın yararına 60.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bu karara karşı davacı davalı kadın tarafından yoksulluk nafakasının miktarı yönünden istinaf yoluna başvurulmamış ve erkek lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Hükmün taraflarca istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrasında, İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci kararda toptan yoksulluk nafakası miktarında erkek lehine oluşan usuli kazanılmış hakka riayet edilmeden 120.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ve yine erkek lehine oluşan usuli kazanılmış hakka riayet edilmeden, kadın lehine 90.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmek suretiyle yoksulluk nafakası yönünden yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bu hale göre Bölge Adliye Mahkemesince yoksulluk nafakasının miktarı yönünden davalı davacı erkek lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı davalı kadın vekilinin tüm, davalı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Egemen'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Artemis'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.