Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8316 E. 2024/7080 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur oranı, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve yasal düzenlemeler değerlendirilerek, tarafların karşılıklı kusurlu olduğuna, velayetin annede kalmasına, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığına kanaat getirilerek istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/577 E., 2023/999 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/637 E., 2022/48 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile erkeğin karşı davasının reddi yönlerinden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan kadının ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarına yönelik temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; kadının temyiz isteminin bu yönlerden reddine karar vermek gerekir.

Davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının sair yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin ailesinin evliliğe müdahalesi olduğunu, erkeğin kadına evlilikleri süresince psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, ailesini kadını rahatsız edecek boyutta maddi ve manevi yardımda bulunduğunu, erkeğin çekirdek ailesini hiçbir zaman benimseyemediği için ailesi ile birlikte sosyal bir paylaşımı da bulunmadığını, kadını kendi haline terk ettiğini, aile içinde kalması gereken mahrem konuları dahi kendi ailesi ile paylaştığını, onların yönlendirmesi ile hareket ettiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için lehine aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların ayrı ve bağımsız evleri bulunduğunu, kadının evlilik öncesinde ailesinin aşırı baskıcı tutumu nedeniyle psikolojisi etkilendiğinden, müvekkilimize evliliğin ilk yıllarından beri hayatı adeta zindan ettiğini sürekli kavga çıkarmak için bahaneler ürettiğini, aile birliğinde huzur bırakmadığını, evlilik birliği boyunca maddîyatı hep ön planda tutarak çevresindekilere karşı aşırı kıskanç ve ön yargılı davrandığı, erkeğe, erkeğin ailesine ve arkadaşlarına karşı kaba ve kötü davrandığını, misafir olarak geldiklerinde surat asarak onların gitmesini istediğini, ortak hanede yaşanacak şeyleri dışarıdaki insanlara anlatarak, ailesini olumsuz etkilediğini, tehdit edilmesine sebebiyet verdiğini, sürekli kavga çıkardığını, hakaret ve rencide edici sözleri nedeniyle hırpaladığını, “Şerefsiz, adam değilsin, adi, sen de erkek misin?” şeklinde sürekli olarak sözler sarf ettiğini, hiçbir şekilde ilgilenmediğini, sürekli olarak gizli kapaklı işler çevirdiğini, herkesle kavga eden bir yapıya sahip olduğunu, tarafların son ayrılıklarında 2020 yılının kurban bayramından önce taraflar-ortak çocuk-kadının annesi ile birlikte erkeğin ailesinin memleketteki evlerine tatile ve aile büyüklerini ziyarete gittiklerini, kadının erkeğe ve ortak çocuğa karşı öfke kontrolü olmayan bir yapıya sahip olup hem sözel hem de psikolojik şiddet uyguladığını, erkeğin annesini arayarak "torununuzun yüzünü göstermeyeceğim" şeklinde tehdit ettiğini, 8-9 kez hiçbir sebep yokken ortak evi terk ettiğini, daha sonrasında pişman olarak ve ortak çocuğu da koz olarak kullanarak aile büyüklerini ve erkeğin arkadaşlarını araya sokarak barıştığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; köyde yaşananlar ve öncesine ait vakıaların kusur tasnifinde esas alınmadığı, köyden dönüldükten sonraki yaklaşık beş aylık süreçte ise; erkeğin ailesinin tarafların boşanmasını istediği ve nitekim tarafların anlaşmalı boşanmasını kadının annesine söyledikleri, bu şekilde evliliğe müdahale ettikleri, erkeğin evde ortak çocuğa bakan kadının annesine soğuk davrandığı ve ''ruh hastaları, sizi bu televizyondakiler gibi doğrayacağım'' şeklinde kadına ve annesine tehditte bulunduğu, ''kadını istemediği, ailesinin baskısıyla evlendiği'' şeklinde kadının annesi ve abisine söylediği, boşanma kastıyla hareket ederek kadının evden ayrılmasına sebep olduğu, kadının 16.01.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle dayandığı Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi' nin 2021/198 Esas, 2021/621 Karar sayılı dosyasından verilen kararla sabit olduğu üzere, iş bu dava açıldıktan sonra erkeğin evden uzaklaştırılması kararına rağmen kilidi değiştirerek kadının ortak eve girmesini engellediği, kötü muamele suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, erkeğin iddialarını somut şekilde ispatlayamadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, duyuma dayalı tanık beyanlarının dikkate alınmadığı, ortak çocuğun anneyle birlikte yaşadığı, idrak çağında olan ortak çocuğun Mahkemece velâyet hususunda görüşü alındığı ve tercihini anne yönünde kullandığı, uzman tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporu esas alınarak ortak çocuğun velâyetinin üstün yararları da dikkate alınarak anneye verilmesi gerektiği, kadının gelirinin olmadığı, boşanmayla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle erkeğin davasının ve taleplerinin reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 18.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın kadın olduğunu, bu anlamda kadının boşanma davasının reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, dava tarihinden sonraki olayların müvekkiline kusur olarak yüklenmesinin de doğru olmadığını, velâyetin babaya verilmesi gerekirken anneye verilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, reddedilen davası, velâyet, nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava tarihinden sonraki olayların ıslah yoluyla dahi mevcut davada boşanma nedeni olarak ileri sürülmesine yasal olanak bulunmaması karşısında, erkeğin evin kilidini değiştirerek kadının ortak haneye girmesini engellemesine yönelik olayın erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, bu kusur dışında Mahkemece kabul edilen kusurların gerçekleştiği, evliliğin devamı sırasında erkeğe hakaret edip başkalarının yanında erkeği aşağılayan, erkeği başkalarıyla kıyaslayıp huzursuzluk çıkaran kadının da kusurlu olduğu, kadının sigortalı olarak çalıştığı, düzenli bir işi ve geliri olduğunu, erkeğin tespit edilen mevcut sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında düzenli bir işi ve geliri bulunan kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun yaşı ve cinsiyeti itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaç bulunması, çocuğun yargılama sırasındaki beyanları, sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alındığında velâyetin anneye verilerek çocuk için iştirak nafakası takdir edilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği, kadın ve çocuk için yargılama sırasında tedbir nafakası takdir edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi takdir edilen tedbir nafakası miktarları da makul bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, erkeğin reddedilen boşanma davası, yoksulluk nafakası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının da kabulüne, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen yoksulluk nafakası ve ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, velâyet, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının kusurlarının erkek tarafından ispatlanıp ispatlanmadığı ve erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın için hükmedilen tazminatların miktarı ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile velâyet düzenlemesi ve çocuk için hükmedilen nafakaların çok olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-karşı davalı kadının ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Davacı-karşı davalı kadının diğer, davalı-karşı davacı erkeğin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.