"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1373 E., 2022/3214 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/553 E., 2021/975 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ile cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; tarafların görücü usulü ile evlenmiş olduklarını, bu evliliklerinden 2013 Doğumlu ve 2017 Doğumlu iki çocukları bulunduğunu, müvekkili ile kadının yaklaşık olarak 5-6 yıldır evli olduklarını, her iki tarafın da 2. evliliği olduğunu, müvekkilinin ilk evliliğinden olma ... isimli bir çocuğu olduğunu, kadının müvekkili ile evlenirken iş bu çocuğun bakım ve sorumluluğunu da üstlenmek suretiyle hatta ve hatta yemin ederek yani bu durumu kabul ederek evlilik gerçekleşmiş olduğunu, müvekkilinin kadının bu fedakarlığı karşısında, annesi ve kardeşi adına olan dairenin parasını müvekkili tarafından annesi ve kardeşine ödenerek satın alınmak suretiyle kadına ferağ ettirilmiş olduğunu, hatta kardeşinin payını ödemek için kredi çektiğini ve bu krediyi ödemek zorunda kaldığını, davalının Ağustos 2016 tarihinde ortada haklı her hangi bir sebep ya da neden yokken müşterek konutu terk etmek suretiyle baba evine gittiğini, müvekkilinin araya aracılar koyduğunu bir yandan eşinin evden gitme nedenini öğrenmeye çalışırken, bir yandan da onu eve dönmeye ikna etmeye çalıştığını, davalının aracılara verdiği cevap “Eşi ile mutlu olduğu ancak üvey oğlu evden gitmeden o eve dönmeyeceği” şeklinde olduğunu, aracıların çabalarına rağmen eve dönmeye ikna olmayan kadının müvekkiline Gaziantep 2.Aile Mahkemesinin 2016/834 Esas sayılı dosyası ile tedbir nafakası davası açmış olduğunu, müvekkilinin ortak küçük çocuklarını görmek için kadının ailesi ile birlikte yaşadığı eve gittiğinde, kadının akrabaları tarafından darp edildiğini, buna rağmen pes etmediğini, Ancak 2017 yılı Mayıs ayı içerisinde kadın tarafından, müvekkiline akla mantığa ziyan bir suçlama olan (2013 doğumlu müşterek küçük erkek çocuğa yönelik cinsel saldırı suçlaması ile) isnat edilmiş ve avukatı kanalı ile müvekkilimden 200.000,00-400.000,00 TL bir meblağ talep edilmiş olduğunu, suçlamaya konu olarak gösterilen mağdurun tarafların ortak çocukları olduğu gibi aynı zamanda kadının kendisi ile birlikte kaldığını ve müvekkili ile görüşmesini kadının kendisi engellediğini, bu talebi ve suçlamayı kabul etmeyen müvekkilinin “İş bu evliliğin artık sabır sınırlarını zorladığını davalının artık kendisine eş olamayacağını ve bu birlikteliklerini sürdüremeyeceğini” kadına ifade etmesi üzerine kadının hem müvekkilini akrabalarına darp ettirmiş olduğunu hem de bu isnatlarını karakol aracılığı ile adli merciilere taşımaya çalıştığını, bu nedenlerle; taraflarına boşanmalarına, müvekkili yararına, kadın tarafından “Davalı yanın, müvekkiline yönelik akla mantığa ziyan ortak küçük çocuklarına yönelik cinsel saldırıda bulunduğu iddiası ve bu iddiasını adli mercilere taşımak için karakola şikayette bulunması ve müvekkilinin kişisel değerlerinin ağır surette ihlal edilmesi nedeniyle” 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin aleyhlerine açmış olduğu davada karşı tarafın dava dilekçesinde belirttiği tüm hususları reddettiklerini, müvekkili ile erkeğin yaklaşık 8 yıldır evli olduklarını, evlilik müesseseleri kurulurken erkeğin, kadının davacı olduğu dosyada iddia ettiği hususların tamamı hayali ve gerçeğe aykırı olmakla beraber, erkeğin, davacı bulunduğu dosyada, kendisinin ilk eşinden olma çocuğuna annelik etmesi karşılığında müvekkiline bir ev bağışında bulunduğunu iddia ettiğini, erkeğin bu iftira ile müvekkilimiz adına kayıtlı olan evi haksız bir şekilde geri almayı planlamakla birlikte kendince davadaki profilini fedakar bir baba ve fedakar bir eş olarak konumlandırmak istediğini ancak gerçeklerin böyle olmadığını, müvekkilinin evlilik süresince psikolojik şiddete maruz kaldığını, kadının ilk eşinden olan çocuklarına olan diyaloğu nedeniyle müvekkili ile ortak çocuklarına baba olma duygusundan uzak kalmış olduğunu, müvekkilinin ikinci çocuğunu erkeğin evden kovması nedeni ile baba evinde doğurmak zorunda kaldığını, erkeğin bugüne kadar ikinci çocuğunun yüzünü dahi görmediğini, Müvekkilinin tüm baskı ve hakaretlere rağmen ilk çocuk ....'yi düşünerek erkeğe karşı bir boşanma davası açmadığını, müvekkilinin evden kovulduğu ancak aile içi nafaka davası açtığı sürecin sonlarına doğru, erkeğin, ortak çocuk ....'nin babasını görmek istemesi nedeniyle bir çok mazeret uydurup nadiren olarak çocuğu yanlarına aldığını, bu günlerden birinde ortak çocuğun annesinin yanlarına geldiğinde müvekkilimiz ortak çocuğun davranışlarında bir farklılık sezdiğini, müşterek çocuğun annesinden “pipisi emmesini” istediğini ve yatakta annesine tabiri caizse sürtünmeye başladığını, annesi olan müvekkilinin bu durumun üzerine gittiğinde ortak çocuğun babam öğretti bunları, babam pipimi emdi vs gibi sözler söylediğini, müvekkilinin bunun üzerine derhal psikologa başvurarak çocuğun beyanlarının doğruluğunu araştırmaya giriştiğini, bu süreç içerisinde erkeğe bu durum bildirildiğini ve erkek boşanma davası açtığını, ortak çocuğun Gaziantep 6. Aile Mahkemesinde devam etmekte olan davada yapılan pedagog incelemesi raporu ile de sabit olacağı üzere gelişimsel olarak bazı eksiklikler taşıdığını, erkek ile kadın arasındaki kan uyuşmazlığının yanı sıra erkeğe bu tür davranışları nedeniyle de ortak çocukta içe dönüklük ve kendini ifade edememe problemi söz konusu olduğunu, müvekkilinin erkeğin çocuğa cinsel istismarı şüphesiyle şikayetçi olduğunu ancak savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, bu tür vakıaların tek şahidi olan çocuğun ise belirttikleri gibi korku ögesinin de etkisiyle tamamen sustuğunu ve o iddiaları bir daha dile getiremediğini, davalının evliliklerinin ilk günlerinden bu yana müvekkiline ve ortak çocuğa gerek maddî gerek manevî olarak destek sağlamadığını, müvekkilleri olan eşine saygı duymayıp gerek fiziki gerekse de psikolojik şiddet uyguladığı gibi ortak çocuğa karşı da babalık duygusundan yoksun bir şekilde vazifelerini yerine getirmekten imtina ettiğini, bu nedenlerle; tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin şimdilik tedbiren kararla birlikte de yine müvekkilleri anneye verilmesine, müvekkili için aylık 3.000,00 TL, çocuklar için her biri için 1.500,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL dava sonuna kadar tedbir nafakası olarak, kararın kesinleşmesinden sonra ise her ay yoksulluk ve iştirak nafakası olarak erkekten tahsiline, müvekkilinin uğramış olduğu manevî çöküntü nedeniyle 200.000,00 TL manevî 200.090,00 TL maddî olmak üzere toplam 400.000,00 TL tazminatın erkekten alınıp kadına verilmesine, yargılama gider ve vekâlet ücretlerinin erkek üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş oldukları anlaşılmıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 12.11.2011 tarihinde evlendikleri, 2 ortak çocuklarının bulunduğu, ortak çocukların ergin olmadığı, bu evliliğin tarafların ikinci evliliği olduğu, ilk evliliklerinden erkeğin 2005 doğumlu ... isminde bir çocuğunun olduğu, fiili birliktelik devam ederken kadının, erkeğin ilk evliliğinden olan ...'e evliliğin ilk zamanlarında iyi davransa da ortak çocukları .... dünyaya geldikten sonra çocuk ...'i dışladığı, onu istemediği, çocuğa kötü davrandığı, çocukla ile ilgilenmediği, bu durumun erkek tanıkları beyanı ile sabit olduğu, kadının sonrasında 2016 yılının ağustos ayında ortak çocuk ....'yi alarak evden ayrıldığı, taraflar arasındaki fiili ayrılığın kadının evi terk etmesi ile başladığı, fiili ayrılık sürecinde kadının, 04.08.2017 tarihinde erkeğin ortak çocuk ....'ye cinsel istimarda bulunduğu iddasıyla suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturma sonucunda, delil yokluğu nedeni ile kavuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı verildiği, bunun yanında olay tarihinin 06.05.2017 tarihi olarak beyan edildiği, ancak yaklaşık 3 ay sonra suç duyurusunda bulunulduğu, suç duyurundan önce kadın vekilinin erkek ile telefonda iletişime geçtiği, kadının anlaşmalı boşanmayı istediklerini, maddî ve manevî tazminat ile nafaka taleplerinin olduğunu, bunların karşılanması durumunda kadının suç duyurusunda bulunmayacağını kadın vekilinin erkeğe beyan ettiği, bu durumu erkek tarafına sunulan 1 adet flash bellek içeriğine göre yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda hazırlanan 06.06.2018 tarihli bilirkişi raporu ile ortaya konan telefon görüşme içerikleriyle sabit olduğu, çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğunu iddia eden kişinin 3 ay beklemesinin ve suç duyurusunda bulunmamak için şartlar ortaya koymasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, be bu hususlar dikkate alındığında kadının bu iddiasını ispatlayamadığı, buna ilişkin somut bir delil ve tanık beyanının da bulunmadığı, bu iddianın itham boyutunda kaldığı, Mahkememize sunulmuş olan 17.08.2017 tarihli Sosyal İnceleme Raporunda da, ortak çocuk ....'nin babasını çok sevdiğini ve özlediğini, babasının kendisinin hoşuna gitmeyen herhangi bir şey yapmadığını beyan ettiği anlaşılmakla; kadının tüm bu davranışlarıyla evlilik birliğinin kendisine yüklediği sevgi, saygı, anlayış yükümlülüklerini ağır derecede ihlal ederek, erkeğin ilk evliliğinden olan kendileri ile birlikte yaşayan çocuğa kötü davranarak, çocuğu dışlayarak onu istemeyerek, evlilik birliğinin devamının çocuğun evden gitmesi koşuluna bağlı kılıp erkeği zor bir duruma düşürerek, sonrasında da evden ayrılarak, bu suretle birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davranarak kadının geçimsizliğin meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, buna mukabil erkeğe atfı kabil bir kusurun tespit edilemediği kabul ve kanaatiyle; erkeğin açtığı boşanma davasının kabulü ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, davalı- davacının kendisi için istemiş olduğu nafaka talebinin reddine, davalı- davacının ortak çocuklar için istemiş olduğu nafaka talebinin kısmen kabulü ile; birleşen dava tarihi olan 06.05.2019 tarihi itibaren aylık ayrı ayrı 250,00'şer TL tedbir nafakasının kararın kesinleşeceği tarihe kadar devamı (Gaziantep 2. Aile Mahkemesinin 11.04.2017 tarih 2016/834 Esas- 2017/404 Karar sayılı ilamı ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) ile kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı aylık 350,00'şer TL toplamda aylık 700,00 TL iştirak nafakasının ortak çocuklar yararına kullanılmak üzere davacı- davalı tarafından davalı- davacıya ödenmesine, davacı- davalının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevî tazminatın davalı- davacıdan alınarak davacı- davalıya ödenmesine, davalı- davacının karşı davasının nafaka ve maddî - manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu beyanla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, asıl davanın kabulü, karşı davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekil temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;asıl davanın kabulü, karşı davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddi şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.